Hz. İbrahim’in Allah’a olan derin bağlılığının ve Hz. İsmail‘in teslimiyetinin sembolü olan bu kıssa, kurban ibadetinin temelini oluşturur.
İbrahim (a.s) çocuk sahibi olma dileğinde bulununca bu dileği yerine getirilmişti. Evlat sevgisi İbrahim’in kalbinde yer etmiş, kalbinin bir bölümün kaplamıştı. Habibi Allah (c.c), Halil-i İbrahim (a.s)’ın kalbinde kendisinden başkasının bir yeri olmasını uygun görmedi ve evladını boğazlamasını emretti.
Yerine getirilmesi daha büyük bir sınav / imtihan olsun diye bu emir kendisine rüyada verildi. Maksat, evladın boğazlanması değil, kalbinin halisane olarak Allah’a ait olması için evladının kalbinden kesilip boğazlanmasıydı. Hz. İbrahim (a.s) emre uygulamaya koyup Rabbinin sevgisini evladının sevgisinin önüne geçirdiğinde maksat hasıl oldu. Boğazlama emri kaldırıldı ve evladı yerine muazzam bir kurbanlık, fidye olarak verildi.
Rab Teala bir şey emredip de onu toptan iptal etmez. Aksine emrinin bir kısmını olduğu gibi bırakır veya alternatifini getirir. Bu hususla ilgili olarak söz konusu fidye uygulaması, münacaatın önünde sadakanın müstehap olması, sevabı baki olmakla birlikte elli vakit namazın kaldırılmasından sonra beş vakit namaz uygulamasını olduğu gibi bırakması örnek olarak verilebilir.
Namazla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: ‘Benim nezdimde söz, bir başkasıyla değiştirilmez. O (namazlar) uygulamada beş, ecirde ellidir.
Not: Bu durumda herkes kimi kimden üstün tuttuğuna, kimi kimden fazla sevdiğine dikkat etsin ve gözden geçirsin.
Kaynak: İbnu’l Kayyım el-Cevziyye / ed-Dua ve’d Deva (Kalbin İlacı) / bkz: 393-394