O zaman köyleri yerle bir eder ve şehirleri bir enkaz halinde bırakır. Sarsıntı yarım dakikada yoklayıp özü parçalara ayırarak insanları yüzüstü bırakabilir. Sarsıntı, volkan patlaması ve yerden lavların fışkırmasıyla birleşirse, o zaman acı daha da artar.
‘Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı, yer (bağrındaki) ağırlıklarını (hazineleri, madenler, yahut ölüleri dışarı) çıkardığı ve insan: ‘Ona ne oluyor!’ dediği zaman (Zilzal Süresi 1-3)’
Ne olmuştur ona! Bize ne verilmek istenmektedir?
‘İşte o gün (yer),haberlerini söyler.Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir (Zilzal Süresi 4-5)’
O gün insanlar, va’dedilen günün ve insanların sunduklarına hesap verme anının geldiğini hissederler.
‘O gün insanlar ayrı ayrı gruplar halinde (ilahi divana) çıkarlar ki, yaptıkları kendilerine gösterilsin (Zilzal Süresi 6)’
Onların olanlar karşısındaki hisleri güçlüdür, galiptir: “O gün her nefis yaptığı her hayrı hazır bulacaktır; işlediği her kötülüğü de. İster ki o kötülükle kendisi arasında uzak bir mesafe bulunsun (A’li İmran 30)”. O gün bir zerrenin hesabı kritiktir.
Bir hadiste rivayet edildiğine göre Peygamber’e (s.a.v) eşeklerin zekatı sorulunca o şöyle buyurur: Allah bu hususta şu eşsiz kapsamlı ayet dışında başka bir şey indirmemiştir:
‘Artık kim zerre ağırlığınca hayır yapmışsa onu görür. Ve kim zerre ağırlığınca şer yapmışsa onu görür. (İnsana ameli gösterilir, insan yaptığını görür) (Zilzal Süresi 7-8)’
Kaynak: Muhammed Gazali Kur’an’ın Konulu Tefsiri / bkz: 881-882