1-) Adına haccedilecek kişi vefat etmiş veya yaşlılık, iyileşme ümidi olmayan hastalık, kadının birlikte yolculuk yapacağı mahreminin bulunmaması gibi sebeplerle, bizzat haccetmekten ölünceye kadar aciz olmalıdır. Bir mazeret dolayısı ile kendi adına haccettiren bir kimsenin söz konusu mazereti ölümünden önce kalkması durumunda yeniden hac yapması gerekir. Körlük ve yatalaklık gibi mazeretler bu hükmün dışındadır.
2-) Adına haccedilecek kişiye hac, önceden farz olmuş olmalıdır. Üzerine hac farz olmayan kişi adına vekaleten yapılan hac nafile olur. Bu kişiye daha sonra hac farz olursa, bizzat haccetmesi, hac etmekten aciz olması halinde ise, tekrar bedel göndermesi gerekir.
3-) Bedel gönderilecek kişini Müslüman, akıllı, ergenlik çağına ulaşmış veya mümeyyiz olmalıdır. Henüz buluğa ermemiş mümeyyiz çocuk, bedel olarak başkası adına haccedebileceği gibi kadının da başkası adına vekâleten haccetmesi caizdir. Bedel gönderilecek kişinin, daha önce haccetmiş olması efdal ise de şart değildir.
4-) Vekil, ihrama girerken sadece gönderen adına niyet etmelidir. Vekil kendisi için de niyet ederse, kendi adına haccetmiş olur, aldığı paraları iade etmesi gerekir.
5-) Vekil için ücret şart koşulmamalıdır. Çünkü hac ibadettir. İbadetler ücretle değil ancak Allah’ın rızasını kazanmak için yapılır. Vekil, masrafları için kendisine verilen parayı israf etmeden ve aşırı kısmadan, normal şekilde harcar artan miktarı dönüşünde iade eder. Bunun geri alınmayıp hediye olarak vekile bırakılmasında bir sakınca yoktur.
6-) Bedel gönderilen kişinin hac masrafının tamamı veya çoğu, gönderen tarafından karşılanmalıdır.
7-) Adına haccedilen kişi, kendisi için haccetmesini vekilden istemiş olmalıdır.
Ancak varis, ölenin vasiyeti olmasa bile onun yerine kendi malından hac yapsa ölü hac borcu düşmüş olur. Ancak varis ölenin vasiyeti olmasa bile onun yerine kendi malından hac yaparsa ölü bu borçtan kurtulur.
😎 Vekil, haccı bizzat kendisi yapmalıdır. Hastalık, tutuklanma gibi bir mazeretle gönderenin bilgi ve izni dışında, vekil görevi başkasına devrederse, aldığı parayı iade etmesi gerekir. Ancak bu konuda yetkili kılınmışsa, yerine başkasını vekil edebilir.
9-) Vekil, gönderenin isteğine uymalı, onun istediği haccı yapmalıdır.
İfrad haccı istenildiği halde, vekil temettu haccı yaparsa, gönderen adına değil, kendi adına haccetmiş olur, aldığı parayı iade etmesi gerekir. İfrad haccı istenildiği halde, kıran haccı yaparsa İmam-ı Azam’a göre hüküm yine aynıdır. İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed’e göre ise, istihsanen gönderen adına haccetmiş sayılır.
Gönderen, ifrad, temettu veya kıran haccından birini ismen belirtmeksizin, sadece “hac yapılmasını” istemişse, ifrad haccı istenmiş olduğu kabul edilir. Ancak “dilediğini yap” gibi bir ifade ile seçimi vekile bırakmışsa, vekil dilediği haccı yapabilir.
10-) Adına haccedilmesini vasiyet eden kişi, sarfedilecek paranın miktarını ve vekilin nereden gönderileceğini belirlemişse, buna uymak gerekir. Şayet belirlememişse, vasiyet edilen para veya mirasın üçte biri yeterli ise, vekil adına haccedilecek kişinin memleketinden, yeterli değilse yettiği yerden gönderilir.
11-) Vekil, gönderen adına yapılacak menasiki tamamlamadıkça kendisi için umre yapmamalıdır.
12-) Vekil, yürüyerek değil, vasıtaya binerek haccetmelidir. Vasıta ücretini kendisine alıkoymak için, yürüyerek haccederse, kendisi adına haccetmiş olur.
Başkası adına yapılacak nafile hac için, vekilin Müslüman, akıllı ve mümeyyiz olması, adına haccettiği kişi için ihrama girmesi ve haccı ücret karşılığı yapmaması şartları yeterlidir.
İradi olarak işlediği cinayetler için ödenecek fidye ve ceza kurbanlarının bedellerini kendisi karşılayacağı gibi, gönderenin izniyle bile olsa, temettu veya kıran haccı yaptığı takdirde, kıran ve temettu hedylerini de kendi parasıyla keser. İhsar kurbanı ise, gönderenin parasından kesilir. Çünkü bunda vekilin kusuru ve dahli yoktur.