▬ Ve bir gün ;-Kapı çalıyor Anne. Bakar mısın ?
▬ Tamam Kızım.
▬ Kim o ?
▬ Postacıyım efendim.
Öss sonuçları gelmişti. Daha haberdar değildi , En güzel üniversitelerden birini kazanmıştı.. Heyecanla Açtılar zarfı. Ve peşinden tahmin edileceği gibi sevinç çığlıkları vs..
Yaşadığı şehrin dışındaydı Üniversite’si. Ama fark etmezdi. Başörtü sorunu da vardı okullarda. Amaaan diyorlardı Ailece 3-4 seneden bir şey olmaz , Ne yapalım Mecburuz.
Bavullar hazırlandı, yola çıkıldı. Bir eve yerleştirdi babası ve geldi.
Bundan güzel bir şey mi olabilirdi Sevda için. Okulu tamam istiyordu ama daha önemlisi Aileden uzak olmanın verdiği rahatlık olacaktı. Sevgilileri olacaktı , İstediği vakitte dışarı çıkacaktı.. Okulda x Cemaatine bağlı biriyle karşılaştı. Çok iyi anlaştılar. Aradan 2 yıl geçmişti ki okulu bırakıp evine döndü Sevda. Ailesi şaşırdı.
‘’Kızım Gözlerin kızarmış, Hayırdır Hastalandın mı ?’’ diye sordular. Cevap vermedi.
Odasına kapanıyordu sürekli vs. Doktora götürdüler bir şey çıkmadı. Ama gözleri sürekli kızarık. Seneler geçti, çok talipleri çıktı ama her gören bir hastalığı vardır diye Vazgeçti.
Nihayet bir gün delikanlının biri aman ne olacak sanki düşüncesiyle kabul etti. Sevda önemsemiyordu güzelliği. Babası sordu ne iş yapıyorsun? diye Hammallık yapıyorum Efendim dedi. Babası başlarda istemedi ama sonra başkasıyla evlendiremem diyerekten verdi.
Evleneli 1 ay olmuştu. Sevda Eşi uykuya daldıktan sonra ortadan kayboluyordu. Fatih bunu fark etti. Benim Hatun ne iş çeviriyor , yoksa Eroin mi kullanıyor diye sorular belirdi beyninde, Şeytan vesveseler veriyordu her gün . Belki de aldatıyor seni, Boşa gitsin, Sana kız mı yok diye.. Takip etmeye karar verdi.
Sevda kalktı Banyoya gitti.
Sonra da odaya. Fatih’i hemen korku kaplamıştı. Kesin, Kesin Eroin kullanıyordu.
Kapıyı açtı. Sevda Ağlıyor; Elleri Sema’da Seccadenin üzerinde.
İşte o vakit anladı her şeyi. Sordu sen neden gizli gizli buraya geliyor, NAMAZ kılıyorsun; Gözlerin bu yüzden mi kırmızı hep ?
Anlattı Sevda. Dünyanın Boş olduğunu fark edememiştim. Başımda ALLAH’ın Ayeti varken, Üstümde Şeytanın Vesvesesini taşıdım yıllarca. Üniversiteye başladım. Erkek arkadaşlarım oldu , Ellerini tuttum. Zina’da dolandım yani. Sonra bir gün Bir arkadaşım bana Ölümü Anlattı, Azab’ı anlattı AYET AYET.. Korktum , çok korktum.. Uyudum RABBİM öyle bir çekti ki Dünya’dan beni Uykumda Anlayamadım. Yanıyordum Ateşler içinde Yanıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Yardım istiyordum. Örtüm bana yakın duruyordu uzanıyordum tam elimi tutup çıkaracakken beni Pantolonum giriyordu devreye , vuruyordu ellerime, Tekrar düşeyim diye.. Dönüyordum Diğer tarafa uzatıyordum elimi Sevaplarıma. Bir şimşek gibi çakıyordu Günah Avuçlarıma.. Uyandım.. AFF diledim RABBİM’den.
Ama öylesine çok Günaha daldım ki.. Silmeye çalışıyorum Ahiret defterimin sol yanını Yaşlarla, Gözümden dökülen.. Annemler bilse Riya olur , Sen bilsende. İşte böyle. Niyetim bir Nebze pay almaktır Rıza-i RABB’den. Peygamber Efendimiz buyurmuş hem (sav) ;
‘’Sinek başı kadar bile olsa, gözünden ALLAH korkusuyla yaş çıkan ve bu yaşı yanak yumrusuna değecek kadar akan hiçbir mümin kul yoktur ki, ALLAH onu (ebedi) ateşe haram etmesin!”
Aradan 1 hafta geçti..
Sevda’nın Anne ve babası Oturmaya gittiler.
Ve Babası şunu fısıldadı Hanımının kulağına ;
Hatun Bizim kızın hastalığı bulaşıcıymış , Damada da geçmiş..