Bütün kulların mebde ve maada (ahirete ve hayatin başlangıcına) dönüşleri farklı farklı, grup grup ve mertebe mertebe olacaktır. Bunlar da genel olarak şu üç kısımda toplanabilir:
Bir kısmı; karanlık ve imkan perdeleri ile hakikatten perdelenmiş olanlardır. Onlar, dünyevi lezzet ve zevklere dalmış oldukları için huzur-i ilahinin ve vuslatın zevkinden kesinlikle mahrum kalacaklardır. Bunlar şimal erbabı (solcular), ezeli ve ebedi olarak mahrumiyeti hak etmiş olanlardır.
Bir kısmı; nurani perdelerle, ahiret ve oradaki türlü türlü nimetler, kendilerine vaat edilmiş olan ruhani ve cismani birtakım lezzetlerle perdelenmişler olanlardır.
Bunlar yemin erbabı (sağcılar), sonsuz ikram ve bereketi, ezeli ve ebedi mutluluğa hak etmiş olanlardır.
Bir kısmı da; Hak tarafından tamamen cezbedilmiş, kendisine çekilmiş, kendi nasuti (cismani) elbiselerinden tamamen soyutlanmış, Hakkın lahuti (manevi) hüviyetinde fani olmuş, onunla mülaki olmak zevkinde müstağrak olmuş olanlardır.
Bunlar Hakka koşuşan, onun cinibine yürüyen, hiç tereddüt göstermeksizin beşeri elbiselerinden bir çırpıda soyutlanan, dünyevi ve uhrevi zevklerin hiçbirisine en küçük bir iltifat göstermeyen şuttar (şatırlar) yani gönül ehlidir.
İşte Cenab-ı Hak bu sürede bu üç gruba işaret etmekte, kendisine tabi olan marifet ve iman ehlini irşat etmesi içn habibine onlarla ilgili bilgiler vermektedir.
Kaynak: Abdülkadir Geylani – Geylani Teffsiri – C: V / bkz: 497