Vakı’a Süresi 1. Ayet Meali: Kopacak kıyamet koptuğu zaman
Vakı’a Süresi 2. Ayet Meali: Artık onu yalanlayacak hiç kimse yoktur
Her canlının, her insanın, her milletin belirli bir ömrü olduğu gibi, kainatın da belli bir ömrü ve eceli vardır. Evrenin eceli, kıyametin kopma anıdır. Artık, gayba iman edenler inanmış, yalanlayıp inkar edenlerse, yalanladıkları korkunç gerçekle ve dünya hayatının mahsulünü elde etme durumuyla yüz yüze gelmişlerdir.
Allah’a ve ahiret gününe iman edip sırat-ı müstakim üzere mütevazi bir hayat yaşayan müminler, orada en değerli konuklar olarak en değerli köşk ve saraylarda ağırlanacaklar.
Peygamberleri ve kitapları tekzip edip dine karşı çıkan, sahip oldukları dünya hayatının geçici zenginlik ve imkanlarına aldanarak kendilerini aziz bilip büyüklenenlerse, orada en aşağı kimselerdir.
“Zakkum ağacı, günahkarların yemeğidir. O, karınlarında kaynayan maden eriği gibidir; tıpkı sıcak suyun kaynaması gibi kaynayacaktır. Zebanilere: Tutun bunları da cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başlarının üzerinden kaynar su boşaltarak azap edin denilecek. Tat! Muhakkak ki sen aziz ve kerim bir kişisin(!) sizin şüphe edip tartıştığınız şey işte budur (Duhan 43-51)”
Vakı’a Süresi 3. Ayet Meali: O kimini alçaltacak, kimini de yükseltecektir.
Vakı’a Süresi 4. Ayet Meali: Yer şiddetle sarsıldığı
Vakı’a Süresi 5. Ayet Meali: Dağlar parçalanıp
Vakı’a Süresi 6. Ayet Meali: Toz halinde savrulduğu zaman
Vakı’a Süresi 7. Ayet Meali: Siz üç sınıfa ayrılacaksınız
Vakı’a Süresi 8. Ayet Meali: Meymenetliler; onlar ne mübarek, ne hayırlı kişilerdir!
Vakı’a Süresi 9. Ayet Meali: Meymenetsizler; bunlar da ne uğursuz / hayırsız kimselerdir
Vakı’a Süresi 10. Ayet Meali: Sabikun ise, hep önde gideceklerdir.
Vakı’a Süresi 11. Ayet Meali: Sabıkun, Allah’a en yakın olanlar işte bunlardır
Vakı’a Süresi 12.Ayet Meali: Bunlar, nimeti bol cennetlerde ağırlanırlar
Vakı’a Süresi 13.Ayet Meali: Sabikun’un çoğu önceki ümmetlerdendir
Vakı’a Süresi 14. Ayet Meali: Azı ise sonrakilerden
Vakı’a Süresi 15. Ayet Meali: Bunlar, altın ve değerli taşlarla işlenmiş tahtlar üzerinde,
Vakı’a Süresi 16. Ayet Meali: Karşılıklı olarak yaslanmış otururlarken,
Vakı’a Süresi 17. Ayet Meali: Yaşlanıp yıpranmayan gençler
Vakı’a Süresi 18. Ayet Meali: Ellerinde membaından doldurulmuş testiler, sürahiler ve kaselerle onların etrafında döner dururlar
Vakı’a Süresi 19. Ayet Meali: İçtiklerinden dolayı ne başları ağırır ne de sarhoş olurlar
Vakı’a Süresi 20. Ayet Meali: Onlara tercih ettikleri meyveler,
Vakı’a Süresi 21. Ayet Meali: Arzu ettikleri kuş etleri ikram edilir.
Vakı’a Süresi 22. Ayet Meali: Onlar için ceylan gözlü güzeller vardır
Vakı’a Süresi 23. Ayet Meali: Onlar, sedefinde gizli inci taneleri gibidirler
Vakı’a Süresi 24. Ayet Meali: Dünya hayatında yaptıklarına karşılık bir mükafat olarak sabikun’a sunulurlar
Vakı’a Süresi 25-26. Ayet Meali: Orada, selam, selam! şeklinde hoş bir sedadan başka ne boş bir söz ne de günaha sokacak bir laf işitirler
Vakı’a Süresi 27. Ayet Meali: Amel defteri sağından verilenler. Ne mutlu o amel defteri sağından verilenlere!
Vakı’a Süresi 28. Ayet Meali: Onlarda dikensiz kirazlar,
Vakı’a Süresi 29. Ayet Meali: Üst üste istif edilmiş muzlar,
Vakı’a Süresi 30. Ayet Meali: Uzun gölgelikler,
Vakı’a Süresi 31. Ayet Meali: Şelalelerden dökülen sular,
Vakı’a Süresi 32-33. Ayet Meali: Arkası hiç kesilmeyen ve hiç yasak edilmeyen çokça meyveler ortamında
Vakı’a Süresi 34. Ayet Meali: Ve kabartılmış döşekler üzerinde eşleriyle birliktedirler
Vakı’a Süresi 35. Ayet Meali: Biz, eşlerini yeniden yaratmışızdır;
Vakı’a Süresi 36. Ayet Meali: Hepsi de bakiredirler.
Vakı’a Süresi 37. Ayet Meali: Aynı yaşta ve işvelidirler.
Vakı’a Süresi 38. Ayet Meali: Bunlar da ashabu’l-yemin / meymenetliler içindir.
Vakı’a Süresi 39. Ayet Meali: Ashabu’l-yemin den bir çoğu önceki ümmetlerdendir,
Vakı’a Süresi 40. Ayet Meali: Bir çoğu da sonrakilerden.
Vakı’a Süresi 41. Ayet Meali: Amel defterleri soldan verilenler. Ne hazin durumdadır ve hayırsızlar!
Vakı’a Süresi 42. Ayet Meali: Onlar sıcak bir atmosfer, kaynar bir su içerisinde
Vakı’a Süresi 43-44. Ayet Meali: Ve serinletici olmayan kötü, simsiyah bir dumanın yarattığı gölgeliktedirler.
Vakı’a Süresi 45. Ayet Meali: Zira onlar, daha önce bol nimetle şımartılmış kimselerdi.
Vakı’a Süresi 46. Ayet Meali: Büyük günah işlemekte ısrar edenler ve
Vakı’a Süresi 47. Ayet Meali: Biz, öldükten, toprak ve bir yığın kemik haline döndükten sonra mı? Gerçekten mi diriltileceğiz!
Vakı’a Süresi 48. Ayet Meali: Ya önceki atalarımız! derlerdi.
Vakı’a Süresi 49. Ayet Meali: De ki: Evet, öncekiler de sonrakiler de diritilecektir;
Vakı’a Süresi 50. Ayet Meali: Belli bir gün ve belli bir yerde hepiniz toplanacakasınız,
Vakı’a Süresi 51. Ayet Meali: Sonra da siz, ey sapık yalanlayıcılar,
Vakı’a Süresi 52. Ayet Meali: Zakkum ağacından yiyeceksiniz
Vakı’a Süresi 53. Ayet Meali: Onunla karınlarınızı dolduracak,
Vakı’a Süresi 54. Ayet Meali: Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz;
Vakı’a Süresi 55. Ayet Meali: Hem de susuz develerin, suya üşüşüp içtikleri gibi.
Vakı’a Süresi 56. Ayet Meali: İşte, ceza günü onların ziyafetleri (!) bu olacaktır
Vakı’a Süresi 57. Ayet Meali: Sizi Biz yarattık, peki tasdik etmeniz gerekmez miydi?
Vakı’a Süresi 58. Ayet Meali: Siz, akıttığınız meniye hiç baktınız mı?
Vakı’a Süresi 59. Ayet Meali: Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa onun yaratıcısı Biz miyiz?
Vakı’a Süresi 60-61. Ayet Meali: Aranızda ölümü Biz takdir ettik; sizin yerinize benzerlerinizi getirmekten ve hiç bilmediğiniz bir yapıda sizi tekrar yaratmaktan da aciz değiliz.
Vakı’a Süresi 62. Ayet Meali: Andolsun ki siz, ilk yaratılışı bilmişsinizdir; tekrar yaratılacağınızı da ona kyasla düşünmeli değil miydiniz?
Kendi izlenimlerinizle, topraktan, meniden ve ana rahmindeki yaratılışınız hakkında bilgi sahibisiniz. Peki, sizi hiç yoktan yaratıp size göz, kulak, akıl, beyan ve benzeri kabiliyetleri veren Allah’ın öldükten, çürüyüp toprağa karıştıktan sonra da sizi tekrar yaratmaya kadir olacağını düşünüp kavramanız gerekmez midi? Sizce, ilk defa yaratana, aynı şeyi tekrar yaratmak daha kolay olmaz mı?
“Sizin için gökten su indiren O’dır. Sizin içeceğiniz de o sudandır, hayvanları saldığınız otlakların ki de. Sizin için ekinleri, zeytinleri, hurmaları, üzümleri ve rengarenk meyveleri de onunla bitirip yetiştiren Allah’tır. Bunlar da düşünen kimseler için elbette bir delil vardır (Nahl 10-11)”
Vakı’a Süresi 71 Ayet Meali: Hiç, yakmakta olduğunuz şu ateşe baktınız mı?
Vakı’a Süresi 72. Ayet Meali: Onun ağacını siz mi yetiştirdiniz yoksa Biz mi yetiştirmekteyiz?
Vakı’a Süresi 73. Ayet Meali: Biz onu hem bir mesaj hem de çöldekiler için bir fayda olsun diye öyle yaptık
Vakı’a Süresi 74. Ayet Meali: O halde Ey Muhammed! Ulu Rabb’inin ismini tesbih et.
Yüce Allah “Şimdi yakmakta olduğunuz ateşten bana haber verin” buyurmaktadır. Yani sizler çakmakta olduğunuz ve ağaç kökünden çıkardığınız o ateşten haber veriniz. “Onun ağacını sizmi yarattınız yoksa yaratanlar bizler miyiz?. Yani o ateş yakma imkanını ona yerleştiren bizleriz. Arapların birisi merh, öbürü afar denilen iki tür ağaçları vardır. Bunların her birinden bir dal alınıp, biri diğerine sürtülecek olursa aralarından ateş kıvılcımları çıkar
Vakı’a Süresi 75. Ayet Meali: Hayır! Yıldızların düştüğü yerlere yemin ederim ki,
Vakı’a Süresi 76 Ayet Meali: Eğer bilirseniz bu gerçekten büyük bir yemndir
Vakı’a Süresi 77. Ayet Meali: Bu, son derece değerli bir Kur’an’dır;
Vakı’a Süresi 78. Ayet Meali: Korunmuş bir Kitaptadır / Levh-i Mahfuz’dadır
Vakı’a Süresi 79. Ayet Meali: Temizlerden başkaları ona dokunamazlar
Vakı’a Süresi 80. Ayet Meali: O, alemlerin Rabbi’nden indirilmiştir.
Vakı’a Süresi 81. Ayet Meali: Bu sözümü? Siz mi küçümsüyorsunuz!
Vakı’a Süresi 82. Ayet Meali: Siz ondan payınızı yalanlayarak mı almış oluyorsunuz!
Şöyle rivayet edilmiştir: Hudeybiy’de yağmur yağdığı bir gecenin sabahında bize sabah namazını kıldırdı. Namaz bittikten sonra insanlara yüzünü dönerek Rabbinizin ne buyurduğunu biliyor musunuz? dedi. Ashabı: Allah ve Resulü en iyi bilendir dediler. Şöyle buyurdu: Allah buyurdu ki: Kullarımdan bir kısmı bana mümin, bir kısmı da beni inkar eden kafir olarak sabahı etti. Allah’ın lütfu ve rahmeti ile bize yağmur yağdırıldı diyen kimse bana iman edip, yıldızları da inkar eden mümin kişidir. Filan yıldız doğduğu için bize yağmur yağdırıldı diyen kimse ise beni inkar edip, yıldızlara iman eden kişidir.
Vakı’a Süresi 83. Ayet Meali: Can boğaza dayandığında;
Vakı’a Süresi 84. Ayet Meali: -ki o zaman siz sadece bakıp duracaksınız.
Vakı’a Süresi 85. Ayet Meali: Oysa Biz ona sizden daha yakınız, ama siz görmezsiniz-
Vakı’a Süresi 86. Ayet Meali: Eğer siz kanunlardan bağımsız, dolayısıyla ezalandırılmayacaksınız (!)
Vakı’a Süresi 87. Ayet Meali: Ve bu iddianızda da sadıksanız, çıkmakta olan o canı geri çevirsenizya!
Vakı’a Süresi 88. Ayet Meali: Can vermekte olan kişi, eğer Allah’a yakın olanlardan ise,
Vakı’a Süresi 89. Ayet Meali: Ona da rahatlık, ferahlık ve sırf nimet olan cennetlerde hoş bir hayat vardır
Vakı’a Süresi 90. Ayet Meali: Eğer amel defterleri sağından verilenlerden ise,
Vakı’a Süresi 91. Ayet Meali: Sana da selam olsun ey Ashabu’l-Yemin denilir
Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurdu: Allah ölüm meleğine: Sen benim velimin yanına git, onu Bana getir çünkü Ben bolluk ve rahatlık zamanlarında da, darlık ve sıkıntılı zamanlarında da onu halden hale geçirdim, her ikisinde de onu sevdiğim halde buldum. Şimdi artık onu Bana getir, andolsun ki onu rahata kavuşturacağım (devamla) dedi ki: Ölüm meleği beraberinde 500 melek ile birlikte onun yanına gider.
Melekler ile birlikte de cennetten (getirilmiş) kefenler ve hanutlar (hoş kokular) bulunur. Beraberlerinde Reyhan demetleri de vardır. Reyhanın kökü aynı olup tepesinde de 20 tür vardır. Onun her bir türünün kokusu diğerinin kokusundan farklıdır. Meleklerle birlikte içinde misk bulunan beyaz ipek de olacaktır.
Vakı’a Süresi 92. Ayet Meali: Fakat, yalanlayıcı sapıklardan ise,
Vakı’a Süresi 93. Ayet Meali: Ona da kaynar sudan bir ziyafet
Vakı’a Süresi 94. Ayet Meali: Ve cehenneme tam bir giriş vardır.
Vakı’a Süresi 95. Ayet Meali: İşte, kesin gerçek budur.
Vakı’a Süresi 96. Ayet Meali: O halde, ulu Rabb’inin adını tesbih et
Kaynak: M. Zeki Duman / Beyanu’l-Hak / C: 1 / bkz: 476-481
Kaynak: İbn Kesir / İbn Kesir Tefsiri / C:10