!-- Petal Search Webmasteer -->
Haccın eda edilmeden yapılamayacağı bir rüknü olan Arafat vakfesi, Mekke’nin yaklaşık 25 km güney doğusunda bulunan ve harem bölgesi dışında kalan, sınırlarında işaretlenmiş olan Arafat bölgesinde yapılır.
Vakfe Ne Demektir ?
Bir yerde bir süre oturmak veya beklemek demektir. Peygamber Efendimizin (s.a.v): ‘Hac Arafat’tan ibarettir’ beyanı, Arafat vakfesinin hac için ne kadar önemli olduğunu bildirmekte ve kaçırılmaması gerektiğine dikkatlerimizi çekmektedir. Bu itibarla hac esnasında Arafat’ı kaçıran insanlar, onu ancak yıl sonu yakalayabilirler.
Vakfenin Sahih Olmasının Şartları Nelerdir ?
Arafat bölgesinin Mekke tarafındaki sınırı Urene Vadisidir. Urene vadisi dışında Arafat bölgesinin her yerinde vakfe yapılabilir. Bu vadi Arafat bölgesinden değildir. Burada bulunan ‘Nemire Mescidinin kıble tarafından (Kuzeybatı) bir kısmı da vakfe yerinin dışında kalmaktadır. Vakfenin Cebel-i Rahme denilen tepenin eteklerinde yapılması ise sünnettir.
Zilhicce ayının dokuzuncu günü olan Arefe günü güneşin tepe noktaya gelişi ile birlikte vakfenin vakti de girmiş olur. Bayramın ilk günü tan yerinin ağarması ile birlikte de vakti çıkmış olur. Bu konuda ittifak vardır.
Vakfenin sahih olması için niyet etmek, Arafat’ta bulunup vakfe yaptığını bilmek şart değildir. Belirtilen süre içinde, şuuru yerinde veya değil, uykuda veya uyanık, abdestli veya abdestsiz, her ne halde olursa olsun kısa süre Arafat sınırları içinde bulunan, hatta o bölgeden geçen kimse Arafat vakfesinin yapmış sayılır.
Arefe günü gündüz Arafat’ta bulunanların güneş batmadan önce Arafat’tan ayrılmamaları vaciptir. Mazeretsiz olarak güneş batmadan o bölgeden ayrılan kimse, henüz güneş batmadan geri dönerse bir şey gerekmez; aksi halde ceza, yani dem -koyun veya keçi kurban etmesi- gerekir. Şafiilere göre, güneş batmadan önce ayrılanlara ceza gerekmez.
Arefe günü Arafat’ta vakfe yapanların öğle ve ikindi namazlarını öğle vaktinde peş peşe kılmalarıdır. Böyle yapılması da sünnettir. Öğle ve ikindi namazları cem-i takdim ile kılınırken ezan okununca önce öğle namazının ilk sünneti kılınır.
Sonra kamet getirilerek öğlenin farzı kılınır. Tekrar kamet getirilir ve ikindinin farzı kılınır. İkindi namazı için ayrıca ezan okunmaz ve iki farz arasındaki sünnetler kılınmaz. Her iki farzdan sonra telbiye ve teşrik tekbirleri okunur.
Kaynak: Akademi Araştırma Heyeti / Bir Müslümanın Yol Haritası / bkz: 532-534