Üçüncüsü: (Allah’ın şiddetli azabına karşı) zayıf ve kuvvetsiz olduğunu hatırlamaktır. Güneşin hararetine, polisin vurmasına ve karıncanın ısırmasına tahammül edemeyen kimse, cehennemin hararetine, zebanilerin demir kamçılarla vurmasına -gazabından Allah’a sığınırız- cehennemde ateşten halk edilen katır gibi akreplerin ve deve boynu gibi yılanların sokmasına nasıl tahammül edebilir?
Şu zikreilenlere devam eder ve (tekrar tekrar) gece gündüz ona müraat edersen, bunlar (üç hatırlatma) seni günahlarından tövbe-i nasuh ile tövbe etmeye götürür. Allah fazlıyla muvaffak edicidir..
Eğer ‘Peygamberimiz (s.a.v): Pişmanlık tövbedir dememiş midir? Sizin zikrettiğiniz şartları ve çetinleştirdiğiniz şeyleri halbuki o zikretmemiştir denilirse, cevaben şöyle denilir; Pişmanlık kulun kudretinde değildir. Görmez misin ki, pişmanlık bazı emirlerinden dolayı kulun kalbine girer. Halbuki kul kalbine bu pişmanlığı sokmak istemez. Fakat tövbe kulun kudretindedir ve onunla da emredilmiştir.
Sonra biz biliyoruz ki, kul günahları işlemekle halk arasındaki rütbesinin yahut (Allah yolunda) infak etmekle malının gideceğinden korkarak pişman olursa, şüphesiz bu pişmanlık tövbe değildir. Sen biliyorsun ki, zikredilen hadiste öyle bir mana vardır ki, onun zahirinden bu manayı anlayamazsın
Hadisteki pişmanlığın manası, Allah’ın tazimden ve azabından korkmadan dolayıdır. İşte bu, insanı tevbe-i nasuha götürür. Bu durum ise tövbe edenlerin sıfatı ve hallerindendir.
Gelecekte de kalbinde pişmanlığı baki kalır .Bu pişmanlık kulu tazarru’ya sevk eder. Bu pişmanlık tövbenin sebeplerinden ve tövbe edenin sıfatlarından olunca, Hz Peygamber (s.a.v) bunu tövbe olarak isimlendirdi. Sen bunu iyice anla; inşallah muvaffak olursun.
Eğer sen ‘İnsan için küçük veya büyük günaha kat’i olarak düşmemeye sabretmek nasıl mümkün olur? Mahlukatın en şereflileri oldukları halde peygamberlerin bile bu dereceye nail olup olmadıkları hakkında alimler ihtilaf etmişlerdir dersen;
Bil ki bu husus mümkündür, sonra kolaydır. Allah dilediğine merhamet eder.
Ayrıca günaha dönmemeyi kast etmek de tövbenin şartlarındandır. Eğer o günaha, hata ile ve unutarak düşerse Allah’ın fazlıyla bu affedilir. Allah’ın muvaffak ettiği kimse için bu durum kolaydır
Eğer sen ‘Beni tövbeden men eden şey, tövbemde sabit olamayacağın mı ve tekrar o günahı işleyeceğimi bilmemdir. O zaman bunun faydası yoktur dersen….;
Bil ki bu, şeytanın hilelerindendir.
Günaha dönme korkusuna gelince.. Senin için azim ve sadakat lazımdır. Allah Teala da onu fazlıyla tamamlar. Eğer bu maksadı tamamlarsa fazlındandır. Eğer tamamlamazsa, geçmiş günahların hepsi mağfiret edilir. Bunlardan temizlenir ve halas olursun. Şu anda (tövbeden sonra) yaptığın günahlardan başka üzerinde bir şey kalmaz. Bu da büyük kazanç ve büyük faydadır. Günaha tekrar dönme korkusu seni tövbeden menetmesin. Sen tövbede iki güzel şeyin arasındasın. Allah tevfik ve hidayet sahibidir. Bunlar ne büyük sözlerdir.
Tazarru: Kendini küçülterek yalvarıp yakarma
Muvaffak: Başarmış, becermiş, hedefine ulaşmış
Kaynak: İmam Gazali / Minhacü’l Abidin -Abidler Yolu- / bkz: 44-45