1 ▬ Peygamber Efendimiz (s.a.v): Alışveriş yapan bazı kimseleri görünce onlara hitaben şöyle seslendi: Ey tüccarlar… Allah’a itaat ediniz, iyilik eden ve doğru söyleyen kimse müstesna bütün tüccarlar kıyamet günü facir ve günahkar olarak diriltileceklerdir
2 ▬ Alıcı ve satıcı birbirlerinden ayrılmadıkça akdi bozmak hususunda serbesttirler. Alıcı ile satıcı -alışverişlerinde- doğrusunu söyleyip, durumu olduğu gibi açıklasalar alışverişieri bereketli olur. Yalan söyleyip satılık şey ile bedelinin durumunu gizleseler alışverişin bereketi gider.
3 ▬ Satarken ve satın alırken ve haklarını isterken müsamahakar olarak davranan kimseye Allah rahmet edip ihsan etsin.
4 ▬ Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki; Allah Teala durumu sıkışık olan kimse için süre tanıyan veya alacağından vazgeçen kimseyi kıyamet günü gölgesinden başka gölge bulunmayan Arş’ın gölgesinde bulundurur.
5 ▬ Bir kimse, bir Müslümanın bozulmasını istediği akdi bozup onu affederse Allah da onu affeder.
Yukarıda zikrettiğimiz hadis-i şeriflerden şu dersleri çıkarmamız mümkündür.
1 ▬ Ticaret, İslam’a uygun olarak icra edildiğinde ibadet sayıldığından, ticaret yaparken Allah rızası göz önünde bulundurulmalıdır .Ticaret insan hayatının vazgeçilmez bir parçasıdır. Herkes doktor veya mühendis olmak zorunda değildir.
Buna rağmen herkesin alış-veriş yapmak zorunda olduğu muhakkaktır. Çiftçi ürününü, sanatkar eserini, doktor kabiliyet ve hünerini, eczacı ilaçlarını satmağa mecburdur. Aynı şekilde her insan evine yiyecek içecek ve giyecek gibi şeyleri almak ve zaruri ihtiyaçlarını karşılamak üzere alışveriş yapmak zorundadır.
İşte bütün bu ihtiyaçların giderilmesinde tüccar büyük bir hizmeti ifa etmektedir. Güvenilir tüccarın kıyamet günü şehit ve sıddıklar ile birlikte haşrolunmasındaki sır burada yatmaktadır.
2 ▬ Tüccarın doğru olanı söylemesi, haktan ayrılmaması ve yalanı bir kenara bırakması lazımdır. Satılık şeyin kalitesi düşük olduğu halde kalitesi yüksektir, demek ya da satışa arzedilen mal yerliyken onu ithal malı diye takdim etmek, yalan ve gerçek dışı beyanlarla malın gerçek mahiyetini saklamak ağır bir suç ve büyük bir günahtır. Böylesi bir davranış ağır bir cezayı gerektirmektedir.
Bu ve benzeri yalan beyanlar Resulüllahın fasık ve facir olarak haşrolunacaklarını belirttiği tüccarlardan sudur edebilir. Ancak Allah’a itaat edip, ihsan eden ve doğru söyleyen kimseler bunun dışındadır.
3 ▬ Tüccarların hoşgörülü ve müsamahakar olmaları gerekir. Tüccar olan kimse kendisiyle alışveriş yapan kimseye karşı yumuşak olmalı ve kaba davranışlardan sakınmalıdır. Bir şey satarken, bir şey satın alırken veya hakkını isterken haşin davranmamalıdır. Doğruluk, dürüstlük. ahde vefa ancak güzel ahlak, güzel muamele ve hoşgörüyle süslenebilir.
4 ▬ Tüccar olan kimse alışveriş yaparken bir şeyler kazanmaya dikkat etmelidir. Zaten ticaretten maksat, insanların ihtiyaçlarını karşılamanın yanında bir de kazanç sağlamaktır. Ancak bu kazanç hiç bir tüccara müşterisini yıkmak ve kandırmak hakkını vermez. Bu konuda hassasiyet göstermelidir. Çünkü bir kimse kendi nefsine arzu ettiği bir şeyi mü’min kardeşine arzu etmedikçe tam manasıyla iman etmiş olamaz.
5 ▬ Müşteri yapılan akidden dolayı pişmansa, tüccar söz konusu akdi bozup müşterisinin sıkıntısını gidermelidir.
6 ▬ Verecekli olan kimsenin durumu müsait değilse borcunu silmek veya bir kısmını bağışlamak ya da söz konusu borcu ertelemek suretiyle ona yardımcı olmalıdır. Çünkü sıkıntılı bir insana yardım edip sıkıntısının giderilmesi hususunda yardımcı olan birisine de Allah yardım ederek kıyamet gününde sıkıntısını giderecektir.
7 ▬ Bir şeyi vadeli olarak satın alan kimse tam zamanında borcunu ödeyip sözünü yerine getirmelidir. Borcunu zamanında ödemeyen kimse zalim sayılır ve ağır cezaya müstahak olur.