Allah Teala ‘Fakat Allah sizi tertemiz kılmak ister (Maide’6)’ ayeti ile teyemmümü hükmi temizlik kılmıştır. Bu ayetin umumi manası teyemmümün namaz vaktinin girmesinden önce yapılabileceğini gösterir.
Nasıl ki vakit girmeden önce abdest almak caizdir, aynı şekilde teyemmüm etmek de caizdir. Çünkü teyemmüm abdestin yerine geçmektedir.
Sağlıklı kimse yerleşim biriminde iken velisi olmadığı birinin cenaze namazı kılınacağı zaman, su ile abdest almakla meşgul olması durumun da namazı kaçıracağından endişe ederse teyemmüm edebilir. Çünkü cenaze namazının kazası olmaz.
Böylesi durumda olan kişi için acziyet gerçekleşmiş demektir. Aynı şekilde bayram namazına giden ve abdest almakla meşgul olması durumunda namazın geçeceği endişesini taşıyan kimse de teyemmüm edebilir.
Çünkü bayram namazı tekrar kılınmaz. Ancak cenazenin velisi olan kimse teyemmüm edemez. Çünkü onun tekrar cenaze namazı kılma hakkı vardır. Dolayısıyla onun cenaze namazını kaçırması söz konusu değildir.
İbn Abbas Hz Peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: ‘Abdestsiz bir halde iken kılınmak üzere olan bir cenaze namazı ile karşılaşırsan teyemmüm et’ buyurmuştur.
Aynı şekilde yara abdest organlarının birinde ise,kişi yara yeri hariç abdest organlarını yıkar ve teyemmüm etmez. Eğer kişinin yarası vücudunun büyük kısmına yayılmışsa bu durumda o, teyemmüm eder ve vücudunun yarasız yerlerini yıkamasına gerek kalmaz.
Kişinin vücudunun %50 si yara için de,% 50 sinin ise yara içinde olmadığı durumda ne yapacağı konusunda bir rivayet yoktur. Bu durumda bazı alimler böyle birinin teyemmüm etmesi gerektiğini söylemişlerdir.
Çünkü teyemmüm tam bir hükmi temizliktir.
Bazıları da yarasız yerin yıkanmasına ve hastaya zarar vermediği sürece yaralı yerin meshedilmesine hükmetmiştir. Çünkü yıkamak ham hakiki hem de hükmi temizliktir. Bu bakımdan daha uygundur. Ancak ilk görüş daha güzeldir.
Kişi bir yerde hapsedilmiş ise, su ve temiz toprak bulamazsa Ebu Hanife’ye göre namaz kılmaz.
İki eli ve iki ayağı kesilmiş kimsenin yüzünde yara varsa abdestsiz olarak namaz kılar ve kıldığı bu namazı tekrar kılmaz. Doğru olan görüş budur. Bazı alimler ise bu durumdaki kişinin namaz kılma yükümlüğünün kalktığını söylemişlerdir. Sahih olan görüş de budur.
Felçli kimse yüzünü ve kollarını yere sürer ve namazı terk etmez.
İmran b.Husayn (r.a) Hz Peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: ‘Allah Teala abdestsiz kimsenin namazını, cimri kimsenin de sadakasını kabul etmez’
Kaynak: Esad Muhammed Said es-Sağirci / Delilleriyle Hanefi Fıkhı / bkz: 98-100