Tesettürün El Ve Yüz Dışında Bütün Bedeni Örtmesi: Kadınların el-yüz ve ayakları dışında, sarkan saçları dahil bütün bedenleri namazda veya yabancı erkeklerin yanında örtülmesi gerekli olan avret yerleridir. El ve yüzün bir fitne korkusu bulunmadıkça namazda da namaz dışında da örtülmesi gerekmez. Sağlam görüşe göre ayakların da örtülmesi gerekir.
Örtünmenin gayesi zinadan ve yabancı erkeklerin sarkıntılık yapmasından sakındırmak olduğuna göre -ki böyle bir tehlike benim için mevcut değil diyecek olsanız bile kapanma zorunluluğu mevcuttur-,
Giysinin parça sayısına bakmaksızın aşağıda açıklayacağımız nitelikleri taşıması gerekir. Altını göstermemesi, bol olması, karşı cinsin giysisine benzememesi (kadının erkeğe, erkeğin de kadına benzemesi) bu nitelikler arasında sayılabilir.
Örtünün sık dokunmuş ve altını göstermeyen kalınlıkta olması gerekir. Ten rengini gösterecek derecede ince olan giysi ile kadın örtünmüş sayılmaz. Bu yüzden derinin beyazlığı veya kırmızılığı belli olan elbise ile kılınan namaz geçerli olmaz ve bununla örtünmesi gerçekleşmez.
Eğer giysi kalın olmakla birlikte uzvu belli ederse ve hacmi ortaya koyarsa, bu çirkin görülmekle birlikte namaz geçerli olur. Çünkü bundan kaçınmakta güçlük vardır.
Şu hadis-i şerifte giyimli fakat çıplak kadınların dünya ve ahiretteki sıkıcı halleri anlatılır: Ümmetimin son dönemlerinde giyimli fakat çıplak bir takım kadınlar olacak, bunların başlarının deve hörgöcü gibi bulunacaktır. Bunları lanetleyin, çünkü onlar lanetlenmişlerdir. Başka bir rivayette cennete giremez ve cennetin kokusunu bile alamazlar ilavesi vardır.
Örtünmenin gayesi ve örtünme ayetlerindeki genel anlam dikkate alındığında hür veya köle ayrımı yapılmaksızın, bütün mümin kadınların örtünme hükmü kapsamına girdiği de söylenmiştir.
Nitekim Hz Peygamber (s.a.v): ‘Allah’ın kullarının mescitlere gitmelerine engel olmayınız’ buyurduğu halde, onun vefatından sonra, ashab-ı kiram kadınları beş vakit namaz için mescide çıkmaktan menetmişlerdir. Hatta Hz Aişe (r.a)’nın şöyle dediği nakledilmiştir: Hz Peygamber (s.a.v) günümüze kadar yaşasaydı, İsrail oğulları kadınlarının menedildiği gibi, bugün ki kadınları mescitlere çıkmaktan menederdi.
Sonuç olarak;
Eğer giysi ince veya dar olup vücut hatlarını belli ederse, üstüne bolca bir dış giysi veya sabahlık gibi bir örtü giymeleri tesettürü tamamlar. Evden dışarı çıkarken veya evde yabancı erkeklerin yanında baş örtüsü ve cilbab denilen dış giysilerini örtünmeleri İslam’ın öngördüğü örtü şeklidir. Bu da el-yüz ve topuklardan alt kısım ayaklar dışında tüm bedenin altını göstermeyen ve bolca giysilerle örtülmesinden ibarettir.
Hz Peygamber (s.a.v) güzel kokuyu sever ve ashabına da kokulanmalarını tavsiye ederdi. Hadislerde şöyle buyrulmuştur: ‘Bana dünyadan kadın, güzel koku ve gözümün aydınlığı namaz sevdirildi’. ‘Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Utanma, kokulanma, diş temizliği ve evlenme’
Kadınlar aile içinde veya kendi cinslerinin topluluklarında koku sürünebilir. Ancak evden dışarı çıkarken, mescitte ya da yabancı erkeklerin bulunduğu yerlerde kokulanmaları, bu erkeklerin dikkatlerini kadınların üstüne çevirmesine yol açar.
Bu durumda da erkeğin kalbi onunla meşgul olmaya başlar. Bu durumun mescitte meydana gelmesi, namazda ki huşu’ya engel olabilir. Saflar dolusu kadınların çeşitli parfümler sürünerek mescide geldiği düşünülürse, mescidin havasını bu kokuların sarması İslam’ın hoş karşılamadığı bir durumdur.
Hz Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: ‘Bir kadın koku sürünerek dışarı çıkarsa ve koku ulaşsın diye bir topluluğun yanına giderse, zinaya bir adım atmış olur’
Allah Resulü (s.a.v): Giyim, beden veya davranışları ile erkeğe benzemeye çalışan kadına, kadına benzemeye çalışan erkeğe lanet etmiştir. Hadislerde şöyle buyrulur: Kadınlardan erkeklere benzeyenlerle, erkeklerden de kadınlara benzeyenler bizden değildir. Yine bir başka hadis-i şerif de buyuruyor ki:
Üç kimse vardır ki cennete giremez ve kıyamet günü Allah onlara rahmet nazarı ile bakmaz. Ana-babasını dinlemeyen kimse (şeriat kanunlarına aykırı olmadığı sürece), Erkeklere benzemeye çalışan kadın ve eşini kıskanmayan koca’
Çocukla uzun süre birlikte olan, onun eğitim ve terbiyesi ile yakından ilgisi bulunan anne de ikinci derecede sorumludur. Ayette şöyle buyruluyor: ‘Ey iman edenler! Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden kendinizi ve ailenizi koruyun (1)’. Hadis-i şerif de ise şöyle buyrulmuştur:
Sizin hepiniz birer çobansınız ve hepiniz yönettiğiniz kişilerden sorumlusunuz. Erkek ailesinin çobanıdır ve kıyamet gününde onlardan sorumlu olacaktır’
İmam Şafii (ö:204 / 819) anne-babanın bu konudaki sorumluluğunu şöyle belirtir: Babaların ve anaların çocuklarını terbiye etmeleri, onlara temizliği ve namazı öğretmeleri, eğer bu konuda ihmal gösterirlerse onları hafifçe dövmeleri gerekir. Bunun yanında çocuklara diğer dini görevleri, zina, eşcinsellik, içki, yalancılık ve gıybet gibi fiillerin haramlığını da öğretirler.
Erkeğin Tesettürü
Elmalılı Hamdi Yazır (ö: 1358 / 1939) erkeğin avret mahalli ile ilgili olarak şöyle der: İnsanın avret mahalli, bilinen cinsel organdan ibaret değildir, apış arası denilen açıklık boyunca uzar ki, bunun azamisi topuklara kadar varırsa da en yakın bilinen azı, diz üstü oturulduğunda belirleneceği üzere göbek altından dizlere kadardır. Bunun için erkeklerde korunması ve örtülmesi farz olan bir avret mahalli, bu bilinen en az miktardır. Fazlasını örtmek ise müstehaptır.
Bunun sınırı dört yaşa kadardır. Bu yaştan küçük olan erkek veya kız çocuklarının bedenine bakmak veya dokunmak mübahtır. Sonra kendilerine cinsel istek duyulabilecek çağa kadar, yalnız haya yerleri avret yeri sayılır ve örtülmesi gerekir.
Daha sonra erkeğin olmadıkça, on yaşına kadar sadece ön ve arka uzuvları ve bunların çevresi ile uyluklar avret yeri kabul edilir. Çocukların on yaşından sonra erkek olsun, kız olsun, avret yerleri, namazda ve namaz dışında, erginlik çağına ulaşmış kimselerin avret yeri gibi sayılır.
Şafii’lere göre: Küçük kız çocuğunun avret yerleri namazda ve namaz dışında büyük kadınlar gibidir.
Kaynak: Hamdi Döndüren / Delilleriyle Aile İlmihali / bkz: 54-62 (1-Tahrim 6)