Tekasur süresi Mekki bir süre olup; Hz Peygamber’in elçi olarak gönderilmesinin birinci yılında bir bütün halinde indirilmiş olup tamamı 8 ayetten ibarettir. Adını birinci ayetindeki, nüfus çokluğuyla yarışmak anlamına gelen tekasur kelimesinden almıştır. Hz Osman’ın Mushaf’ındaki kronolojik sıralamaya göre 16, Hz Ebu Bekir’in cem ettirdiği elimizdeki Kur’an’a göre ise 102. süredir.
Bu süre Allah’ın elçisini yalanlayan ve ona mecnun, şair, kahin diyen; ayetlerdeki uyarılara kulak asmadan iman edenleri aşağılayıp bir kısmına ağır işkenceler yapan, Utbe b. Rebi’a,As b. Vail, Ebu Leheb, Ebu Cehil gibi Kureyş’in azgın önderlerine; özellikle hayırda, iyilikte ve insani konularda değil de nüfus ve mal bakımından çoklukta birbirleriyle yarış etmekte olan kimselere hitap etmektedir.
Böylesi kimselerin bütün arzuları mal biriktirmek, yaptıkları ve yığdıklarıyla övünmek, o çağda en geçerli değer olan mal, oğul ve kabile gücüyle başkalarına karşı üstünlük sağlamaktır. Öyle ki bunlar, hangisinin daha çok olduğunu tespit için hayattaki kabile fertlerini tekrar tekrar sayıp arzu ettikleri sonuca ulaşamayınca,
“Haydi ölülerimizi de sayalım” diyerek mezarlığa koşarak ve çoklukta birbirleriyle yarış gafletine kendilerini kaptıracak kadar beyinsizdirler.
Bunlar Allah-ı, dolayısıyla akıbetlerini tamamen unutmuş ve dünyaya dalmış gafil kimselerdir. Yaptıkları şeylerdeki meşguliyetleri, hayrı, iyiliği, insani yükümlülük ve sorumluluklarını da onlara tamamen unutturmuştur. İşte bu kimseler; böyle bir durumda gelmiş, kendilerine hakkı, dünya ve ahiret gerçeklerini, insani yükümlülüklerini hatırlatan seçkin bir insana zulüm ediyorlar, onu nasıl ortadan kaldıracaklarının planlarını yapıyorlar, iman edenleri işkence yoluyla imanlarından caydırmaya çalışıyorlar.
Eğer, onlar bu yaptıklarının insanlık dışı işler olduğunu ve hırs, kin ve nefretlerinin esiri olarak asıl yapmaları gereken insani işlerini, bireysel ve sosyal görevlerini terk ettirdiğini; en nihayetinde içinde bulundukları nimetten sorgulandıktan sonra, akıbetlerinin yakıcı çılgın bir ateş olacağını düşünselerdi hiç bunları yaparlar mıydı ?
Kaynak: M. Zeki Duman / Beyanu’l-Hak / C:1 / bkz: 141