Övünmek, kendini beğenmek, şaka yapmak, alay etmek, ayıplamak, tartışmak, zıtlaşmak, aldatmak, ve fazladan mal ve makam elde etme konusunda çok hırslı olmak. Bütün bu saydıklarımız adi huylar olup, şeriat tarafından yerilmiştir
Bu sebeplerin olduğu yerde öfkeden kurtulmak mümkün değildir. O yüzden bu sebeplerin, zıtları kullanılmak suretiyle ortadan kaldırılması gereklidir.
Bunu göre övünme huyunu tevazu, kendini beğenmeyi kibir bölümünde açıklandığı üzere nefsini tanıma, iftihar etmeyi senin de kölen gibi aynı babadan gelen bir insan olduğunu ve gerçek iftiharın ancak faziletler sayesinde olduğunu bilme vasıtasıyla ortadan kaldırabilirsin.
İftihar ve kendini beğenme ayıpların en büyüğü, onların başı ve esasıdır. Eğer bunları bırakmazsan senin başkasına bir üstünlüğün söz konusu olamaz. Bünye, soy, zahiri ve batın, uzuvlar yönünden kölen ile aynı cinsten olduğun halde boşuna iftihar etme
Şaka yapmaya gelince; bu huyu da bütün ömrü kaplayan ve eğer bilirsen ömrün bile yetmeyeceği dinin önemli saydığı işlerle meşgul olarak ortadan kaldırabilirsin.
Komiklik yapıp eğlenmeye gelince; Bunu da faziletli amelleri, güzel huyları ve seni ahiret saadetine ulaştıracak dini ilimleri talep etmede ciddi bir şekilde gayret ederek ortadan kaldırabilirsin.
Alay etmeye gelince; Bunu da insanlara eziyet vermemek ve nefsini seninle alay edilmekten korumakla ortadan kaldırabilirsin.
Ayıplamaya gelince; Onu da çirkin söz söylemekten kaçınmak ve nefsi cevabın acısından korumakla ortadan kaldırabilirsin.
Fazladan geçim vasıtaları elde etmeye karşı çok hırslı olmamaya gelince; bunlar da kimseye muhtaç olmamanın izzetini talep edip başkasına muhtaçlığın zilletinden kurtulmak yoluyla zaruret miktarı olan geçim vasıtalarıyla yetinmek sayesinde ortadan kaldırabilirsin.
Bu huylardan ve sıfatlardan her birinin tedavisi için eğitime ve meşakkatle katlanmaya ihtiyaç vardır. Söz konusu huyların düzeltilmesinin kazancı da nefsin onları istemez hale gelip çirkinliklerinden kaçması için onların gailelerini bilmesine bağlıdır.
Sonra da nefsin alışkanlığı haline getirip ona kolay gelinceye kadar uzun bir süre bu kötü huyların zıtlarını yapmaya devam etmelidir. Bunun sonucunda kötü sıfatlar nefisten silinip gittiği zaman, söz konusu ayıplardan temizlenmiş ve arınmış olur. Aynı zamanda nefis, bu ayıpların bir sonucu olarak ortaya çıkan öfke illetinden kurtulmuş olur
Cahillerin çoğunda öfkeye sebep olan şeylerin en büyüğü öfkelenmeyi yiğitlik, erlik, izzetinefis ve azimlik olarak adlandırmalarıdır. Öfkenin, ahmaklık ve cahillik eseri olarak birtakım övgü lakaplarıyla nitelendirilmesi sonucu, nefis öfkeye meyletmeye ve onu hoş görmeye başlar.
Bu husus, büyük kimseleri yiğit duruşlarıyla övme sadedinde anlatılan bazı hiddetle öfkelenme hikayeleriyle iyice pekişir. Nefis, büyük insanlara benzemeye meyillidir ve bundan dolayı kalpte öfke kaynayıp köpürmeye başlar. Böyle bir duyguyu izzetinefis ve yiğitlik olarak nitelendirmek tam bir cahilliktir. Hata böyle yapmak kalbin hasta ve aklın noksan olduğunu gösterir. Bu ise nefsin zayıf ve noksan olmasından kaynaklanır.
Öfkenin nefsin zayıflığından kaynaklandığının alameti, hasta bir kişinin sağlıklı olandan, kadının erkekten, çocuğun ve zayıf ihtiyarın gençten ve orta yaşlı olandan, kötü huy ve çirkin davranış sahiplerinin fazilet sahibi olanlardan daha çabuk kızıp öfkelenmesidir.
Sefil kişi, yeme arzusuna yenik düştüğünden dolayı lokmayı elden kaçırdığında ve cimriliğinden dolayı küçücük bir şeyi elinden kaçırdığında kızıp öfkelenir. Hatta eşine, çocuklarına ve arkadaşlarına bundan dolayı kızar. Oysa gerçek yiğit, kızdığında kendisine hakim olan kişidir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: Yiğit, hasmının sırtını yere getiren değildir. Gerçek yiğit, kızdığı zaman nefsine hakim olandır
vesselam…!
Kaynak: İbnu’l Kayyım el-Cevziyye / ed-Dua ve’d Deva (Kalbin İlacı) / bkz: 685-687