Dünya üzerinde yetişen bitkilerin birçoğu, özellikle, sanayi öncesinde çok daha büyük oranda olmak üzere, yetiştiği bölgenin insanları tarafından başta yiyecek olmak üzere, boya, parfüm, tılsım, kozmetik maddesi, ilaç, v.s. olarak kullanılmıştır.
Sanayi devrimi ile birlikte başlayan sentetik imalat treni şirketlerin yoğun propagandaları ile hem de yeninin moda olması sebebiyle insanların doğaya olan dikkatinin dağılmasına neden olmuştur.
Bu yıllarda doğal ilaçların küçümsenerek, sentetik ilaçların her türlü hastalığı tedavi edebilecek gibi lanse edilmesine rağmen ilerleyen yıllarda söz konusu beklentiye tam olarak cevap verememesi, sentetik ilaçların da birçok yan etkilere sahip olduğunun görülmesi, alışkanlık yapması ve fiyatlarının pahalı olması gibi sebepler özellikle Almanya ve İngiltere’den başlamak üzere tekrar doğal ilaçlara karşı bir ilgi başlatmıştır.
Ayrıca yine son zamanlarda çevrecilik ideolojisinin yaygınlaşmasıyla, sanayinin çevreyi kirletmesi bu ilginin desteklenmesine yol açmıştır. Çeşitli Avrupa Üniversiteleri’nde şifalı bitkiler ile ilgili bölümler kurulmuş, akademik eğitim vermektedirler.
Günümüzde bitkilerin insan sağlığına olan etkileri ve etki mekanizmaları bilimsel çalışmalar ile araştırılmaktadır. Modern tıpta bitkisel tedaviyi ne şekilde uygulamamız gerekir diye düşününce konunun uzmanları buna şu şekilde cevap vermektedir:
Psikolojik yöntemlerle tedavi edilemeyen fakat ilaç kullandırmayı gerektirecek kadar da ağır olmayan rahatsızlıklarda örneğin mide bağırsak gazlarında, ilaçlar yerine rahatlıkla bitkiler kullanılabilir. Yine yüksek tansiyonda eğer tansiyon çok yüksek değil ve bitkisel ilaçlar ile kontrol edilebiliyorsa doğal ilaçlar uygulanabilir. İleri dönemlerde doğal ilaçlar ile kontrol edilemez hale gelirse o takdirde ilaç kullanımına geçilir. Kısaca bitkisel tedavinin başlıca uygulama alanını hafif rahatsızlıklar olarak belirleyebiliriz.
Bitkisel ilaçlarda da, sentetik ilaçlarda olduğu gibi hafif tesirliden, zehirliye kadar bir yelpaze söz konusudur. Bunun için satın alırken ve kullanırken azami dikkat gösterilmelidir. Sadece aktarların tavsiyesi ile tehlikeli olabilecek bitkileri kullanmak yanlış olabilir. Bu konuda eczacılara ve hekimlere danışmak, tedaviyi onların kontrolünde yönlendirmek en doğru davranış olacaktır.
Gereksiz yere ve amacından farklı şekilde kullanılan her şey zararlıdır. Bunun da kökeninin doğal olması zararlı olmasını değiştirmez. Hatta gereksiz yere ıhlamur içmek bile zararlıdır. Çünkü vücut buna bağışıklık kazanır ve herhangi bir hastalıkta ıhlamur içildiğinde artık bunun bir etkisi görülmez. (Özelikle bitkisel çay içenlerin bu konuda dikkat etmesi gerekiyor)
Hatta ilaç yaparken kullandığımız bitkinin bütün kısımlarını, içeriğinin hepsini kullanamayız. Bitkinin içinde etkili olan madde olduğu gibi, zehirli maddeler de bulunur. İlk önce bu maddeler ayrılır ve çalışma sadece etkili madde üzerinde olur.
Bitkiler çok kompleks yapıya sahiptir. İçinde çok çeşitli maddeleri bir arada bulmak mümkündür ve insanlarda yapacağı yan etkilerinin neler olacağı hemen bilinemez. Bunun için uzun süre çalışma yapılması gerekmektedir.
Hatta her insandaki etkisi farklı olabilir. Metabolizma işleyişi farklı olduğundan etki de farklı farklıdır. Bu çalışmaların ve phytotherapinin mutlaka o konuda uzman olan kişiler tarafından yapılması gerekmektedir.
Bitkisel ilaçlara yönelim 1980’den itibaren fazlalaşmıştır. Bunun nedeni de modernleşme ve çalışma, sentez malzemeleri ve tekniklerinin artmasıdır. Daha önce de belirttiğim gibi phytotherapy çok eski bir kavramdır. Fakat bu konuda çalışmaların uzun sürmesi, imkanların az olması nedeniyle çok fazla ilerleyememiştir. Bizim amacımız modern tıbba destek olmak ve bitkilerin de alternatif tıbba destek olduğunu göstermektir. Fakat bu konunun gündemde olması bazı kişilerin işine yaramış, ekmeklerine yağ sürmüştür.
Nitekim gazetelerde veya elime geçen broşürlerde görüyorum. “Her derde deva. Bütün hastalıkların çözümü” gibi bitkisel ilaçlar flaş başlıklar altında sunuluyor. İçeriğinde çok fazla bitkinin olması, o ilacın her derde deva olacağı anlamına gelmez. Bir etki görülüp görülmemesi çevre koşullarına, yaşam tarzı, kişinin metabolizması gibi birçok faktöre bağlıdır.
Böyle abartılar ve tamamıyla ticari amaç için yapılan bu işler halkın güveninin de sarsmaktadır. Bunlar bilinçli ve uzman kişilerce yapılmalıdır.
Bitkisel ilaçların kimyasal kaynaklı ilaç üretimini etkilemesi diye bir şey yoktur. O ilacın yerine şu bitkisel ilacın kullanılması diye bir şey olmaz. Önceden belirttiğim gibi biz modern tıbba destek olmak istiyoruz. Kemoterapi ile birlikte olmak istiyoruz. Bu da hiçbir şekilde kimyasal kaynaklı ilaç üretimini etkilemez.
Kaynak: Dr. Asım Asımgil / Aile Rehberi / Yeni Dünya Dergisi / bkz: 344-345