Muhterem Müslümanlar !
Dinimiz, Müslümanları kardeş ilan etmiş ve bu kardeşliği imandan kaynaklanan bir sevgi ve saygı esasına bağlamıştır. Bu esasın bozulmaması için de onları karşılıklı bir takım vazifelerle mükellef kılmıştır. Bu vazifelerden biri de selamlaşmaktır!
Selam, bir Müslümanın diğer Müslüman kardeşi için hayır temennisinde bulunmasıdır. Selamlaşmak, karşıdaki kişi ile ilgi kurmak ve o kişi için emniyet ve güven vermektir.
Sevgili Peygamberimiz: “Amellerin hangisi hayırlıdır” diye soran kimseye “Yemek yedirmen ve tanıdığına – tanımadığına selam vermendir” cevabını vermişlerdir.
Aziz Müslümanlar!
Selamlaşma; tanışmamıza, kaynaşmamıza vesile olmakta; aramızdaki kırgınlık ve dargınlıkları kaldırarak, birbirimize yaklaşmamızı sağlamaktadır. Nitekim bir gün Peygamberimiz; “Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de gerçek manada iman etmiş olmazsınız; ben size yaptığınız takdirde birbirinizi sevebileceğiniz bir şeyi söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız” buyurmuşlardır.
Müminlerin; İki kişi karşılaştığı zaman selam vermeleri dinimize göre sünnet, verilen selamı almak ise Müslüman için yerine getirilmesi gereken bir haktır.
Yüce Allah’ın ve meleklerinin Cennet’e giren müminlere ilk hitabı selam olacaktır. Kur’an, bunu şöyle ifade eder:
“Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup Cennet’e sevk edilirler. Cennet’e vardıklarında oranın kapıları açılır ve Cennet bekçileri onlara şöyle der: Size selam olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi, ebedi kalmak üzere buraya girin”
Değerli Müminler !
Enes bin Malik’in rivayetine göre Peygamberimizin yolda oyun oynayan çocuklara bile selam verdiği ifade edilmektedir
Hutbemizi bir ayet meali ile bitirmek istiyorum:
Size bir selam verildiği zaman, ondan daha güzeli ile veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır (Nisa Süresi 86. ayet)
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı / Minberden Öğütler / bkz: 242-243