Sebe Süresi 1. Ayetin Meali: Göklerde olanlar da yerde olanlar da yalnız kendisine olan Allah’a hamd olsun. Ahirette de hamd yalnız O’nundur. O Hakimdir, Habirdir.
Sebe Süresi 2. Ayetin Meali: Yere gireni, ordan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. O rahmet buyurandır, bağışlayandır
Sebe Süresi 3. Ayetin Meali: Kafirler, Saat bize gelmeyecek dediler. Deki: Hayır, gaybı bilen Rabbin hakkı için elbette o size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca bir şey ona gizli kalmaz. Bundan küçük yahut büyük ne varsa muhakkak apaçık bir kitaptadır
∟ Bu iman edip, salih amel işleyenleri mükafatlandırması içindir. İşte onlar için mağfiret ve kesin bir rızık vardır
Sebe Süresi 5. Ayetin Meali: Ayetlerimiz hakkında aciz bırakmak için çalışanlar işte onlara elem verici kötü bir azap vardır
Sebe Süresi 6. Ayetin Meali: Kendilerine ilim verilenler bilir ki: Rabbinden sana indirilen hakkın ta kendisidir ve o her hamde layık, aziz olanın yoluna iletir
∟ Bu sürenin üçüncü ayeti, Kur’an-ı Kerim de dördüncüleri olmayan üç ayetten birisidir. Bu ayetlerde yüce Allah Resulüne ölümden sonra dirilişin gerçekleşeceğine dair Rabbi azimuşşana yemin etmesini emretmektedir. Çünkü küfür ve inat ehli inkarcılar ölümden sonra dirilişi inkar etmişlerdi.
Bu üç ayetin biri Yunus (a.s) süresindedir. O da yüce Allah’ın ‘O gerçek midir? diye senden haber almak isterler. Deki: Evet, Rabbim hakkı için o elbette haktır ve siz Allah’ı aciz bırkacak değilsiniz (Yunus 53).
İkincisi bu: ‘Kafirler Saat bize gelmeyecek dediler. Deki: Hayır, gaybı bilen Rabbim hakkı için elbette o size gelecektir (Sebe 3)’ buyruğudur.
Üçüncüsü de Teğabun süresinde yer alan şu ayet-i kerimedir: ‘ O kafir olanlar öldükten sonra asla diriltilmeyeceklerini ileri sürdüler. Deki: Hayır, Rabbim hakkı için elbette diriltileceksiniz. Sonra da işlediğiniz mutlaka size haber verilecektir. Hem bu Allah’a göre pek kolaydır (Teğabun 7).
Sebe Süresi 7. Ayetin Meali: Kadirler dediler ki: Siz çürüyüp, paramparça olduktan sonra muhakkak yeniden yaratılırsınız diye size haber veren bir adam göstereli mi size?
Sebe Süresi 8. Ayetin Meali: Acaba o Allah’a karşı yalan mı uydurdu yoksa onda bir delilik mi vardır? Hayır, asıl ahirete inanmayanlar azap içinde ve uzak bir sapıklıktadırlar.
Sebe Süresi 9. Ayetin Meali: Gökte ve yerde, önlerinde ve arkalarında ne olduğuna bakmazlar mı? Dilersek onları yere geçirir yahut gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Muhakkak bunda yönelen her kul için elbette bir ayet vardır
Sebe Süresi 10. Ayetin Meali: Andolsun ki biz nezdimizden Davud’a bir üstünlük verdik. Ey dağlar, siz de onunla tesbih edin ve ey kuşlar, siz de. Ona demiri de yumuşatmıştık
Sebe Süresi 11. Ayetin Meali: Uzun geniş zırhlar yap, dokumada işini sağlam tut. Salih amel işleyin, çünkü ben yaptıklarınızı çok iyi görenim diye emrettik
∟ Süleyman’ın emrine de rüzgarı verdik. Sabah esişinde bir aylık yol alırdı. Akşam da bir aylık yol giderdi. Biz ona erimiş bakır pınarını sel gibi akıttık. Cinden bir kesim de Rabbinin emri ile eli altında iş görürlerdi. Onlardan kim verdiğimiz emirden saparsa biz ona alevli ateş azabından tattırırdır
Sebe Süresi 13. Ayetin Meali: Onlar kendisine köşklerden, heykellerden, büyük havuzları andıran çanaklardan ve yerlerinde sabit kazanlardan istediğini yaparlardı. Ey Davud hanedanı, siz de şükrederek çalışın. Kullarımdan şükredenler ise azdır
Sebe Süresi 14. Ayetin Meali: Biz, ölümüne hükmedince asasını yiyen ağaç kurdundan başkası onlara ölümünü göstermedi. Nihayet yıkılıp yere düşünce açıkça ortaya çıktı ki eğer cinler gaybı bilmiş olsa idiler, bu horlayıcı azap içinde devam etmezlerdi
Sebe Süresi 15. Ayetin Meali: Andolsun ki Sebe’liler için kendi meskenlerinde bir ibret vardır. Sağ ve solda ikişer bahçe vardı. Rabbinizin rızkından yiyin ve ona şükredin. Hoş bir belde ve bağışlayıcı bir Rabb
Sebe Süresi 16. Ayetin Meali: Fakat onlar yüz çevirdiler. Biz de onlara Arim selini gönderdik ve onların iki bahçelerinin yerine buruk yemişli, acı ılgınlı ağaçları olan ve içinde arabistan kirazından da az bir şey bulunan iki bahçe verdik
Sebe Süresi 17. Ayetin Meali: İşte nankörlük etmeleri sebebi ile biz onları böyle cezalandırdık. Zaten biz nankörlük edenden başkasını cezalandırır mıyız ki?
Sebe Süresi 18. Ayetin Meali: Onlar ile bereket verdiğimiz memleketler arasında ardarda kasabalar var ettik. Oralarda gidip gelmelerini takdir ettik. Oralarda güvenlik içinde geceler ve gündüzler boyunca gezin demiştik
Sebe Süresi 19. Ayetin Meali: Rabbimiz yolcularımız arasını uzaklaştır diye dua ettiler ve kendi nefislerine zulmettiler. Biz de onları anlatılan masallar kıldık ve onları darmadağın ettik. Şüphesiz bunlarda çok sabreden, çok şükreden herkese ibretler vardır.
Sebe Süresi 20. Ayetin Meali: Andolsun İblis onların aleyhindeki zannını gerçekleştirmişti de müminlerden bir kesim dışında ona uymuşlardı
Sebe Süresi 21. Ayetin Meali: Halbuki onun onlar üzerinde bir hakimiyeti yoktu. Ancak biz ahirete iman eden kimse ile ondan yana şüphede olanları ayırt etmek için böyle yaptık. Rabbin her şeyin üzerinde görüp gözetendir
Hasan-ı Basri dedi ki: Allah, beraberinde Havva ile birlikte Adem’i cennetten indirince İblis de onlara gelip çatan bu hale oldukça sevinerek indi ve: Ben anne baba olacakların başına bu musibeti getirebildiğime göre, onların soyundan gelecek olanlar bunlardan daha da zayıf olacaktır dedi. Bu İblis’in zannı idi. Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah da: Andolsun İblis onların aleyhindeki zannını gerçekleştirmişti de müminlerden bir kesim dışında ona uymuşlardı buyruğunu indirdi.
Yüce Allah’ın ‘Halbuki onun onlar üzerinde bir hakimiyeti yoktu’ buyruğu ile ilgili olarak İbn Abbas onlara karşı bir delili yoktu diye açıklamıştır. Hasan-ı Basri de dedi ki: Allah’a yemin ederim ne bir sopa ile onları dövdü, ne de herhangi bir şeyi yapmaya onları zorladı. Onun bütün yaptıkları aldanış ve kuruntulara boğmaktan ibarettir. O onları bunlara çağırdı, onlar da çağrısını kabul etti.
‘Ancak biz ahirete iman eden kimse ile ondan yana şüphede olanları ayırt etmek için böyle yaptık’. Yani bizim onu Ademoğullarına salmamızın tek sebebi ahirete, ahiretin gerçekleşeceğine, ahirette hesap ve cezanın ortaya çıkacağına iman ederek dünyada iken aziz ve celil olan Rabbine güzel bir şekilde ibadet eden mümin kimseler ile ahiret hakkında şüphe ve tereddüt içerisinde olanların durumlarını ortaya çıkarmak istedi.
Sebe Süresi 22. Ayetin Meali: Deki: Allah’tan gayrı (ilah diye) iddia ettiklerinize dua edin, bakayım. Onlar göklerde de, yerde de zerre ağırlığınca bir şeye sahip değildirler. Onların bu ikisinde hiçbir ortaklığı da yoktur ve onun bunlardan hiçbir yardımcıları da yoktur.
Sebe Süresi 23. Ayetin Meali: Onun nezdinde şefaat kendisine izin verdiklerinden başkasına fayda vermez. Nihayet kalplerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu diyeceklerdir. Onlar Hakkı diyeceklerdir. O çok yüce, çok büyüktür.
Sebe Süresi 24. Ayetin Meali: Deki: Göklerden ve yerden sizi rızıklandıran kimdir? Sen: Allah’tır. Şüphe yok ki biz yahut siz ya hidayet üzereyiz ya apaçık bir sapıklıkta de
Sebe Süresi 25. Ayetin Meali: Deki: İşlediğimiz günahlardan sorumlu olmazsınız. Biz de işlediklerinizden dolayı sorumlu olmayız
Sebe Süresi 26. Ayetin Meali: Deki: Rabbimiz bizi bir araya toplayacak sonra aramızda hak ile hüküm verecektir. O adaletle hükmedendir, her şeyi en iyi bilendir
Sebe Süresi 27. Ayetin Meali: Deki: Ona koştuğunuz ortakları bana getirin. Haşa, bilakis o mutlak galip, sonsuz hikmet sahibi Allah’tır
Sebe Süresi 28. Ayetin Meali: Biz seni ancak bütün insanlar için müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler
Sebe Süresi 29. Ayetin Meali: Eğer doğru söyleyenler iseniz bu tehdit ne zaman gerçekleşecek derler
Sebe Süresi 30. Ayetin Meali: Deki: Sizin vaat olunan bir gününüz vardır. Ondan ne bir an geri kalırsınız, ne de ileri geçersiniz
Sebe Süresi 31. Ayetin Meali: Kafir olanlar dediler ki: Biz bu Kur’an’a da, bundan önce gelen kitaplara da inanmayız. Sen o zalimleri Rableri huzurunda durdurulmuş, sözü birbirlerine döndürülürken bir görsen. Güçsüz bırakılan, büyüklük taslayanlara: siz olmasaydınız, biz elbette iman edenlerden olurduk derler
∟ Kafir olanlar dediler ki: Biz bu Kur’an’a da, bundan önce gelen kitaplara da inanmayız. Sen o zalimleri Rableri huzurunda durdurulmuş, sözü birbirlerine döndürülürken bir görsen. Güçsüz bırakılan, büyüklük taslayanlara: siz olmasaydınız, biz elbette iman edenlerden olurduk derler
Sebe Süresi 32. Ayetin Meali: Büyüklük taslayan önderler, güçsüz bırakılanlara derler ki: Size geldikten sonra sizleri hidayetten biz mi alıkoyduk? Hayır, siz zaten günahkar kimseler idiniz
Sebe Süresi 33. Ayetin Meali: Güçsüz bırakılanlar, büyüklük taslayanlara derler ki: Hayır, gece gündüz hilekarlıklar, çünkü siz bize Allah’ı inkar etmemizi, ona ortaklar koşmamızı emrederdiniz. Azabı göreceklerinde ise pişmanlıklarını gizleyeceklerdir. Biz de kafirlerin boyunlarına tasmalar koyarız. Ya onlar işleye geldiklerinden başkası ile mi cezalandırılacaklar?
Sebe Süresi 34. Ayetin Meali: Biz herhangi bir ülkeye bir nezir gönderdi isek mutlaka oranın refah içinde şımaran zenginleri: Biz seninle gönderilen şeyleri inkar edenleriz demişlerdi
Sebe Süresi 35. Ayetin Meali: De dediler ki: Biz malca da, evlatça da daha çokluğuz, biz azap edileceklerden de değiliz
Sebe Süresi 36. Ayetin Meali: Deki: Muhakkak Rabbin rızkı dilediğine genişletip,yayar ve daraltır. İnsanların çoğu bilmezler
Sebe Süresi 37. Ayetin Meali: Sizi bize yaklaştıracak olan mallarınız da değildir, evlatlarınız da değildir. İman edip salih amel işleyenler müstesna. İşte onların amellerine karşılık mükafatları kat kattır. Hem onlar yüksek köşklerde emniyet içindedirler
∟ Bizleri aciz bırakacaklarını sanırlar. Ayetlerimizden alıkoymaya yarışanlar işte onlar azapta hazır edileceklerdir
Sebe Süresi 39. Ayetin Meali: Deki: Gerçekten Rabbim rızkı kullarından dilediğine genişletip, yayar. Dilediği kimseninkini de daraltır. Her ne harcarsanız o bu harcadığınızın yerine başkasını verir. O rızık verenlerin en hayırlısıdır.
Sebe Süresi 39 Ayetin Tefsiri: Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Müslüman olup, yeteri kadarıyla kendisine rızık verilen ve Allah’ın kendisine verdikleriyle kendisini kanaatkar kıldığı kimse, umduğunu elde etmiş, kurtulmuştur
Sebe Süresi 40. Ayetin Meali: O günde onların hepsini haşredecek sonra da meleklere şöyle diyecek: Bunlar mı size ibadet ederlerdi?
Sebe Süresi 41. Ayetin Meali: Melekler diyecekler ki: Tenzih ederim seni! Bizim velimiz onlar değil, sensin. Aksine onlar cinlere ibadet ediyorlardı. Bunların çoğu onlara inanmıyorlardı
Sebe Süresi 42. Ayetin Meali: Bugün kiminiz kiminize ne bir fayda sağlayabilir ne de bir zarar verebilir. Zulmedenlere diyeceğiz ki: Haydi yalanladığınız ateş azabını tadınız
Sebe Süresi 43. Ayetin Meali: Ayetlerimiz açık açık onlara okunduğunda dediler ki: Bu ancak atalarınızın ibadet ede geldiği şeylerden sizi alıkoymak isteyen bir adamdır. Yine dediler ki: Bu uydurulmuş bir yalandan başka bir şey değildir. Kafir olanlar hak kendilerine geldiğinde: Bu ancak apaçık bir büyüdür dediler
Sebe Süresi 44. Ayetin Meali: Halbuki biz onlara okuyacakları kitaplar göndermiştik. Senden önce onlara bir nezir de göndermemiştik
Sebe Süresi 45. Ayetin Meali: Bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hem bunlar onlara verdiğimizin onda birine asla ulaşamamışlardır. Fakat yine de Peygamberlerini yalanladılar. Ya benim azabım nasılmış?
Sebe Süresi 46. Ayetin Meali: Deki: Ben size ancak bir öğüt veriyorum. Yalnızca Allah için ikişer ikişer, birer birer kalkınız. Sonra bu arkadaşlarınızda bir delilik olmadığını düşününüz. O ancak -şiddetli bir azabın öncesinde öncesinde- sizin için bir korkutucudur.
Sebe Süresi 47. Ayetin Meali: Deki: Sizden istediğim herhangi bir ücret varsa o sizin olsun. Benim mükafatımı vermek ancak Allah’a aittir. O her şeye tanıktır
Sebe Süresi 48. Ayetin Meali: Deki: Rabbim muhakkak hakkı yerleştirendir. O gizlilikleri çok iyi bilendir
Sebe Süresi 49. Ayetin Meali: Deki: Hak geldi, batıl ne yeniden bir şey var edebilir, ne de geri getirebilir
Sebe Süresi 50. Ayetin Meali: Deki: Eğer ben sapmışsam ancak kendi aleyhime sapmış olurum. Şayet hidayet bulmuşsam o Rabbimin bana vahyetmekte olduğundan ötürüdür. Muhakkak o işitendir, pek yakındır
Sebe Süresi 51. Ayetin Meali: Onları korkuya kapıldıklarında bir görsen! Artık kurtuluş olmayacak ve yakın yerde yakalanmış olacaklar
Sebe Süresi 52. Ayetin Meali: Ona iman ettik diyecekler ama onlar için uzak bir yerden ona el atmaları ne mümkün!
Sebe Süresi 53. Ayetin Meali: Halbuki önceden onu inkar etmişlerdi. Üstelik uzak bir yerden gayb hakkında rastgele zanlarda bulunuyorlardı
Sebe Süresi 54. Ayetin Meali: Daha önceden benzerlerine yapıldığı gibi onlar ile arzuladıkları şeyler arasına bir engel konacaktır; çünkü onlar endişeye düşüren bir şüphe içindedirler
Kaynak: İbn Kesir / İbn Kesir Tefsiri (Tefsiru’l Kur’an’il Azim) / C: IX / bkz: 61-120