Çocuk terbiyesi asırlar boyunca insanlığı en çok meşgul eden mühim bir konudur. Şekli üzerinde görüş ayrılıkları olmakla beraber lüzumunda ve milletlerin bekası için zaruri olduğunda ittifak edilmiştir. Omuzlarında sorumluluk duyan herkes bu konu ile ilgilenmiş; sonraki nesilleri yetiştirmekte itina göstermiştir.
Çeşitli terbiye ve eğitim sistemleri var ise de bugüne kadar değerini koruyabilen tek sistem İslam Dininin getirmiş olduğu terbiye sistemidir. Araplar İslam’dan önce her bakımdan dünyanın en geri milleti idi. Kendini idare edemeyen bu milletin İslam terbiyesini aldıktan sonra dünyayı idare edebilecek bir hale geldiği; ahlak bakımından çok düşük bir seviyeden fazilet örneği olabilecek bir dereceye yükseldiği görülmüştür.
Terbiye, milletlerin geleceğinin garantisidir. Terbiyede yanlış bir tatbikat milletin istikbalini tehlikeye atmaktan farksızdır. Nitekim, eğitimi öğrencilere bâzı konularda, yalnızca bilgi vermek tarzında anlaşılıp ahlak konusuna önem verilmediği takdirde milletlerin başına nice gaileleri, bizzat kendi çocukları açmışlardır.
Ahlak konusunda kendisini sorumlu kabul etmeyen ve o tarz terbiyeyi klasik diye kınayanlar, hizmet etmekle mükellef oldukları milletlerine kötülük yapmış olurlar. Ahlaktan yoksun ilim, insanlık için bir tehlikedir. Onun faydalı hale gelebilmesi için ahlakla birleşmesi şarttır.
İlmin, fen ve tekniğin fena niyetle birleşmesi ise insanlık için tehlikelerin en büyüğüdür. Bu gerçeği acı misallerine rağmen hala göremeyenlerin bulunuşu cidden üzücüdür.
Resul-i Ekrem (s.a.v) Cenab-ı Hakk’a dua ederken; “Ya Rabbi! Faydasız ilimden, ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten ve kabul edilmeyen duadan Sana sığınırım” buyurmuş olması çok manidardır.
İlim ve tekniğin ahlak mefhumu tanımayan bir insanın eline geçmesi; hunhar bir katilin eline verilmiş en modern silahtan çok daha tehlikelidir. Ahlakın tek dayanağı vardır, o da dindir. (Dine önem vermeyen kimsede ahlak aramak abesle iştigal etmekten başka bir şey değildir ve sonu mutlaka hüsrandır.)
İnsanlık, Cenab-ı Hakk’ın Peygamberi vasıtasıyla gönderdiği terbiye sistemine dönmekten başka çare olmadığını er-geç anlayacaktır. Bugünün gelişen ilim ve tekniği, temeli hak dine dayanan sağlam bir ahlak anlayışıyla el ele vermedikçe insanlığın istikbali parlak görülmemektedir.
Zîra Cenab-ı Hak insanı fıtraten dindar yaratmıştır. Onun için temeli dine dayanmayan bir çocuk terbiyesi düşünülemez. Çünkü daha doğuştan dindar olacak kabiliyette yaratılan insana en uygun gelen terbiye sistemi de budur. Bu sistem kaynağı ilahi oluştan dolayı orijinalitesini ve yeniliğini hiç kaybetmemiştir.
İlahi olan bu terbiye sistemi insan tabına en uygun sistem olduğundan değerini de hiçbir zaman kaybetmeyecektir. Din-i İslam kıyamete kadar baki olduğu gibi O’nun getirdiği terbiye sistemi de kıymet ve değerini aynen muhafaza edecektir.
Kaynak: Ahmet Baltacı / Diyanet İlmi Dergisi / Haziran 1970 / bkz: 139-140