Kur’an-ı Kerim de, vahyin üç türünden bahsedilir.:
“Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından hitap ederek yada aracı bir melek göndererek, dileklerini onun vasıtasıyla elçisine vahyeder (Şura Süresi 51)”.
İslam Dini de vahiy, ayette bildirildiği üzere şu üç husustan birine irca ile gerçekleşe gelmiştir;
Cenab-ı Hak emir ve mesajlarını, fevkalada donanımlı insanlar olan perygamberan-ı izame, bu üç yoldan biriyle duyurmuş ve çoğunluk itibariyle bu konuda bir melek istihdam ederek kendi sistemini insanlara talim buyurmuştur. Kur’an ve Sünnet-i Sahiha, vahiy meleğinin Cibril (cebrail a.s) olduğunu bildirmişlerdir.
Kendilerini ve şuurlarını kaybetmek değil, bilakis şuurlarının teksifi (sırf şuur kesilmeleri) söz konusudur. Peygamberlerle alakalı bu duruma, Peygamber Efendimizin (s.a.v) şahsında, Allah şöyle dikkat çekiyor.:
“….Vahyi çarçabuk bellemek için dilini kımıldatma, onu toplamak ve kıraatini sabit kılmak, Bize aittir. Biz sana Kur’an-ı okuyunca, sen de onun okunuşuna tabi ol (Kıyame Süresi 16-18)”. Bu ayet vahiy esnasında bir peygamberin bütün dikkat ve şuurunu muhafaza ettiğini gösterir.
Kaynak: Akademi Araştırma Heyeti / Bir Müslüman’ın Yol Haritası / Sayfa: 108