Sevgili Peygamberimiz evinde, işinde ve Ashabı ile olan münasebetinde daima kerim bir Peygamber, sevilen, mütevazı bir lider, büyüklüğünü yüce ahlakından alan büyük bir insan olmuştur. Peygamberimiz hayatının her merhalesinde tevazuunu aynı şekilde devam ettirmiştir. Baskı altında iken de, insanlar arasında yalnız bulunurken de, galip ve muzaffer olduğu zamanda, hatta Arabistan’da yegane hakim bulunduğu zamanda da hep aynı büyüklüğün, aynı tevazunun içindeydi.
Peygamberimiz kendi işini yapmaktan çekinmezdi. Daha önce de açıkladığımız gibi, ev işleriyle bizzat uğraşırdı. Mesela;
Bir gün Peygamberimiz, saadetle dolu evinden çıktığı zaman, herkes O’na saygı göstermek için ayağa kalkmış, Peygamberimiz;
✓ “Böyle yapmayınız! Bu yabancıların adetlerindendir.” demiştir.
Bir gün adamın biri Peygamberimizi ziyarete gelmiş, bir Peygamber huzurunda olduğunu duyarak adam titremeye başlamıştı. Sevgili Peygamberimiz ona şöyle demişti:
✓ Arkadaş titreme, ben bir melik değilim. Ben Kureyşten kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum”
Bir gün adamın biri O’na, “Efendimiz! En hayırlımız! En hayırlımızın oğlu” tarzında hitabetmiş, Sevgili Peygamberimiz bu sözlere karşı;
✓ Ey insanlar! Allah’tan korkunuz! Şeytana uymayınız. Ben yalnız Abdullah’ın oğlu Muhammed’im. Allah’ın kuluyum. Cenab-ı Hak beni Peygamberliği ile şereflendirdi. Bana bundan fazlasıyla tazim göstermenizi istemem buyurdu.
Salat O’na, selam O’na…
Bir defa bir savaşın sonunda öldürülmüş bir kadın cesedi gördü. Çok üzüldü ve, “Size kadınları öldürmenizi yasaklamamış mıydım?” dedi.
Bir defa bir kediye kendi eliyle su içirmiş, bir horozu tedavi etmişti. Bir gün çok hasta bir deve gördü. Hayvan ağır yük altında ezilmiş ve zayıflamıştı. Bu hayvanlar hakkında Allah’tan korkun, onları iyi besleyin ve gerekli şekilde onlardan istifade edin buyurdu.
Bu dünyadan göçtüğü zaman ne bir dirhemi, ne de dinarı kalmıştı. Ganimetlerden gelen arazisini vakfetmişti.
“Biz Peygamberler, bir şey miras bırakmayız. Bıraktığımız sadakadır” diyordu. Bir defasında kendine birçok mal gelmişti, birkaç dirhem hariç hepsini akşama kadar infak etti. O akşam elinde kalan paralardan dolayı gözüne uyku girmedi. Sabah olunca ilk işi kalanları infak etmek oldu.
Ashab-ı Kiram Peygamberimizin bu sıfatı hakkında;
Kim olursa olsun hakkın aynen sahibine verilmesini isterdi.
✓ Ey insanlar! Sizden öncekiler, itibarlı bir insan hırsızlık yaparsa bırakırlar, zayıf biri çalarsa cezaya çarptırırlardı. Bu yüzden helak oldular. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yaparsa bilmiş olun ki Muhammed onun elini kesecektir derdi.
Azmi, doğruluğu, hak ve hakikati ilanı gibi sıfatlarının hepsi bu sıfata istinad eder. Sevgili Peygamberimiz binlerce tehlike karşısında kalmış, fakat bunlarda en küçük zaaf alâmeti göstermemişti.
Birçok olayların kahramanı olan Hz. Ali bu konuda şöyle diyor:
“Bedir’de savaş bütün şiddetiyle devam ederken biz Peygamberimizin arkasına sığınmıştık. Hepimizin en cesuru O idi. Düşman saflarına en yakın yerde O bulunuyordu”
Kaynak: Dr: Lütfi Doğan / Diyanet İlmi Dergisi / Haziran 1970 / bkz: 70-72