ref: refs/heads/v3.0

Ölen Kişinin Namaz Borcu Varsa Bu Nasıl Ödenir?

Ölen Kişinin Namaz Borcu Varsa Bu Nasıl Ödenir?
22 Eylül 2023 22:00
17

Iskat-ı salat; Sözlükte, namaz borcunun düşürülmesi demektir. Istılahatta ise ölünün kazaya kalmış beş vakit farz namazlarıyla, vitir namazlarının bağışlanması umuduyla yapılan bir sadaka verme işlemine denir.

Bir kimse hayatta iken namaz için fidye veremez. Çünkü geçirdiği namazları kaza etmesi gerekir. Fakat bunları kaza edemeyeceğini dikkate alarak vasiyette bulunursa, bu vasiyet, terekenin (geriye bıraktığı malın) üçte birinden yerine getirilir.

Ölen kimse ıskat-ı salat için bir şey vasiyet etmemişse erginlik çağına gelen mirasçılarının bağış olarak vereceği bir miktar para veya mal ile de yapılabilir.

Ölen kişi fakir olup da fidyesi için ayrılan para ıskat-ı salat için yeterli olmazsa devir yapılabilir. Devir, fakirlere verilen paraların birkaç defa alınıp tekrar verilmesine denir.

Örneğin;

Bir yıllık namaz borcu olan kimse ölse bir aylık namaz vitirle birlikte yüz seksen vakit, bir yıllık namaz ise iki bin yüz altmış vakit olur. O yılın fidyesi iki yüz eli bin lira kabul edersek beş yüz sekiz milyon lira olur.

Iskat-ı salat için elli dört milyon ayrılmışsa, bu meblağ on fakire beş milyon dört yüz elli bin lira olarak hibe edilir. Fakirler de aynı parayı tekrar ölünün mirasçılarına hibe ederler. Bu hibeleşme on defa devir edilince bir yıllık namazın toplam fidye tutarına ulaşılır. Daha sonra ölünün oruç ve yemin kefareti ile oruç fidyesi için de bir miktar devir yapılabilir.

Namaz için fidye vermeye dair açık bir delil yoktur. Bu yüzden ıskat-ı salatın kazaya kalmış namazların yerine geçeceği kesin olarak ileri sürülemez. Bazı Hanefi fakihleri istihsan deliline dayanıp namazı oruca benzeterek “kaza imkanı olmayan namazlar için fidye vererek Cenab-ı Hak’tan af dilemek bir ihtiyattır.” demişlerdir.

İmam Muhammed “Ziyadat” adlı eserinde namaz fidyesi için “inşallah yeterli olur” demiştir. Fidye ile namaz borcunun düşeceği nassa veya kıyasa dayansaydı, daha kesin bir uslüp kullanılması gerekirdi. Konunun Allah’ın dilemesine bırakılması, bunun bir ümitten ibaret olduğunu gösterir.

Diğer yandan İbnü’l-Hümam da “Fethu’l-Kadir” adlı eserinde, Hanefi imamlarının istihsanına göre namazın oruca benzediği, oruçla fidye arasındaki ilginin, namazla fidye arasıda da sabit olduğu, bu benzerliğin sabit olması durumunda maksadın hasıl olacağını aksi halde namaz fidyesi bir iyilik ve ihsan kabilinden olacağını, iyilik ve ihsanın da kötülükleri yok ettiğini” belirttikten sonra;

  • “Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir” mealindeki ayet-i kerimeyi nakleder.

Fidye bir fitre miktarı kadardır. Oruç ve Namaz fidyesinin tamamı bir günde bir fakire verilebilir. Fakat, oruç ve yemin kefaretleri böyle değildir. Bunlardan bir günde aynı fakire bir fitre miktarından fazla verilemez.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.