Bu süre Peygamber’in (s.a.v) ömrünün sonlarında inmiştir. Bu süreden, tıpkı sahabenin zekilerinin anladıkları gibi, Peygamber’in kendisinin kastedildiği anlaşılmış ve bu dünyadan göçünün yaklaştığı hissedilmiştir. Bunun için uzun boylu tesbih ve istiğfara hazırlanmıştır.
Gelen yardım putlar yıkılıp devleti çökertildikten, gece-gündüz ‘Allah birdir, kendisine tapılan taşlar ancak kaldırımlar ya da duvar katlarında kulanılabilir’ diye çağıran müezzinler ufukları doldurduktan sonra vuku bulmuştur.
Muhammed, risaletini, Allah’ın kelimesini yücelterek ve egemen olan batıl inançları yok ederek yerine getirmiştir. Geriye uzun cihadından elde ettiği iyiliğin karşılığını görmesi için Rabbine dönmesi kalmıştır. O hiç kimsenin yorulmadığı kadar yorulmuştur.
Ayakları şişene dek teheccüt (gece namazı) için ayakta durmuştur. O yakarışta bilmeden derinlere dalmıştır, savaşta yaralılarla meşgul olsun diye cariyeleri bile savaşa almayı düşünmüş, insanların kendine yaptıklarına aldırmamış ve ardından şöyle yakarmıştır;
‘Eğer gazap senden olmayacaksa başkası hiç önemli değil, aldırış etmem’
Diyebilirsin, savaş kazanıncaya dek ömrü uzun olsaydı ne olurdu?
Derim ki;
Savaş kazanmak ancak dünyada yüce bir istektir. Peygamber ömrünün sonlarında bir Yahudi tacirden evi için yiyecek istedi. Yahudi ise vermedi. Ancak bir rehin karşılığında verebileceğini söyledi.
Peygamber o zamanlar yönetimin doruğunda idi. Bütün güçler ordusunun önünde bozguna uğruyordu. Arap Yarımadasının sınırlarının gerisindeki Roma bölgeleri alınmıştı. Bütün Yahudi bölgeler teslim alınmıştı. Şayet Resul, kendine tabi olan zenginlerden birine istenilen yiyeceğin fiyatını ödemesini teklif etse, o zengin bunu dünya ve ahiret onuru sayardı.
Ama Resul bunu yapmadı. Yahudi’ye dedi ki; İstediğin rehini al. Ona zırhını rehin verdi ve Peygamber zırhı evinin yiyeceği için bir Yahudi yanında rehin bırakılmış olduğu halde vefat etti.
İnsanların dünyasından Muhammed’e ne kaldı?
Ardından vahiy, ona burada kalmayı veya Allah’a kavuşmayı sunmak için geldi. O, aksine Refiku’la’la (en yüce dost) diyordu.
Muhammed Rabbine kavuştu ve O’nun yakınında ağırlandı. ‘O şimdi önceki resullerle ve mukarreb meleklerle birliktedir. Güçlü padişahın huzurunda doğruluk koltuklarında (memnunluk içinde)dirler (Kamer 55)’
Kaynak: Muhammed Gazali / Kur’an’ın Konulu Tefsiri / bkz: 903-904