İslam dininin, kelime-i şehadet, zekat, oruç ve hac ile birlikte beş esasından biri olan namaz, dinin direği ve müminin miracıdır. Peygamber Efendimize (s.a.v) has bir mazhariyet ve tecrübe olan miracın müminlere yansıyan bir bereketi olan namazla, her bir mümine Yüce Rabb’inin huzuruna çıkış ve oraya kabul ediliş imtiyazı tanınmıştır. Dolayısıyla namaz, Rabb’in huzuruna duruş ve gönül dünyasında huzura eriştir.
Kuran-ı Kerim’de namaz en çok zikredilen ibadettir. Namaz Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını. Çünkü sabah namazı (meleklerin katılımıyla) şahitlidir. Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl. (Böylece) Rabb’inin seni övgüye değer bir makama ulaştırabileceğini umabilirsin (1)” ayet-i kerimesi ve pek çok ayetle emredilmiş, namazın adap ve erkanı ise Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) sünneti ile sabit olmuştur.
Allah’a yönelme ve sadece Ondan yardım isteme şuurunu derinleştiren namaz, aynı zamanda bizleri gönül aleminde manevi yolculuğa çıkartıp Rabb’imizin huzurunda olmanın bilincine, daima Onun murakebe ve inayeti altında yaşadığımızın idrakine ulaştırır.
Namaz, dost doğru ve bilinçli bir biçimde kılındığında iç dünyamızdaki manevi yükselişi ve arınmamızı sağlar ve böylece bizi kötülüklerden alıkoyar. Gerçekten, sadece bedeni ile değil özüyle, sözüyle, gönlüyle ve duygularıyla Allah’a yönelen ve Onun huzurunda olduğunu hissederek namaz kılan mümin, namazda Rabb’i ile baş başa kalmanın mutluluğunu yakalar ve namaz sonrasında da bu bilinç halini devam ettirerek her zaman ve bütün davranışlarında Allah’ın huzurunda ve gözetiminde olduğunu fark ederek daha dikkatli, titiz ve sorumlu bir tavır sergiler.
Bu yönüyle namaz “Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı sürekli hatırda tutmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor (2)” ilahi hitabının işaret ettiği bir istikamet ve korunmayı da sağlar.
Camilerde cemaat halinde kılınan namazlar, bütün İslam alemi ile birlikte Beytullah’a yönelmenin, hayatı dünya ve ahiret dengesi içinde bir bütün olarak algılamanın sonucu olarak birlik, beraberlik, kardeşlik ve dayanışmamızı güçlendirir. Nitekim Rahmet Peygamberimiz (s.a.v) cemaatle kılınan namazlara 27 kat sevap verileceğini müjdelemesi, İslam’ın sosyal dayanışmaya, birlik beraberlik içinde hareket etmeye ne kadar önem verdiğinin bir göstergesidir.
Hayatın koşuşturması içinde insanın bir taraftan içe dönüşüne, derin bir nefis muhasebesine imkan veren namaz, diğer taraftan cemaatin birbirinin halini hatırını sorması ve birbirlerinin dertleriyle dertlenmesini de sağlamak suretiyle insanı sosyalleştirir ve aynı zamanda insana zaman bilinci aşılar.
Bizlere ilahi bir müjde niteliğinde bahşedilmiş namaz ibadetinin, manevi dünyamıza olduğu kadar sosyal hayatımıza yönelik hikmet ve kazanımlarından yararlanmak için, tüm benliğimizle ve riyasız olarak namazın bereketli iklimine teslim olmamız kulluk sorumluluğumuzun bir gereğidir.
Kaynak: Ali Bardakoğlu / Diyanet Dergisi / Mart 2010 / 231 / bkz: