Kalbin Başka Şeyle Meşgul Olmaması: Bundan kastımız kalbin namazla ilgili olmayan her şeyden uzak durmasıdır
Anlamı: Namazda söylenen kelamın manasını anlamak, kalbin başka bir şeyle meşgul olmamasından sonra gelen bir husustur. Bazen kalp okunan kelamla meşgul olmakla beraber manasından gafildir. Bizim burada ‘anlama’ ifadesiyle kast ettiğimiz şey, kalbin lafzın anlamını bilmesidir. İnsanlar bu hususta farklı makamlarda yer alır.
Çünkü insanlar okunan ayetlerin ve zikirlerin manalarını anlamada aynı seviyede değillerdir. Bu yüzden namaz çirkin sözleri ve kötü fiilleri yasaklar. Çünkü namaz birtakım şeyleri anlamaya neden ve o şeyler de çirkin sözleri ve fiilleri yapmaya engel olur.
Tazim: Bu, kalbin başka bir şeyle meşgul olmaması ve anlamadan sonra gelen bir husustur. Çünkü insan bazen kölesine aklı başındayken ve söylediği sözün manasını anlayarak hitap eder, ancak ona tazim edip saygı duymaz.
Heybet: Bu tazime ilave olan bir husustur. Hatta heybet, kaynağı tazim olan bir çeşit korkudan ibarettir.
Mesela; Akrepten korkmak heybet olarak nitelendirilmez. Aksine, tazim ve saygı gösterilen bir hükümdara karşı heybet hissi duyulur. Heybet, bir kimseyi yüceltmekten kaynaklanan korkudur.
Umut: Bunun da ilave bir husus olduğunda şüphe yoktur. Bir krala tazim eden nice insan vardır ki satvetinden korktuğu ve kendisine bir iyilik yapmasını umut etmediği için ona karşı heybet duyar.
Namaz kılan kimsenin ise kusurlu olduğunda cezadan korktuğu gibi, kıldığı namazın sevabını almayı umut etmesi gerekir.
Haya: Bu ise diğerlerinin hepsine ilavedir. Çünkü hayanın temeli kusurlu olduğunu hissetmek ve günah işlediği zannına kapılmaktır..
Kaynak: İbnü’l Cevzi / Minhacü’l-Kasıdin Ve Müfidü’s-Sadıkin / C:1 / bkz: 128-129