Başörtülerini yakalarının üzerini kapatacak şekilde örtsünler (Nur 31)
Ve Rabbin dedi ki; “Mümin erkeklere bakışlarını kısmalarını ve edep yerlerini açmaktan ve zinadan korumalarını söyle! Bu, onlar için en uygun olan davranıştır. Allah yaptıkları her şeyden hakkıyla haberdardır (1)” ve aynı şekilde
“Mümin kadınlara da bakışlarını kısmalarını ve edep yerlerini açmaktan ve günahtan korumalarını söyle! Yine söyle ki mecburen görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerini kapatacak şekilde örtsünler.
Zinet takılan yerlerini kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, üvey oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mümin kadınlar, ellerinin altında bulunanlar (köleler), erkeklikten kesilip kadınlara ihtiyaç duymayan hizmetçileri veya henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocukları dışında kimseye göstermesinler. Saklı zinetlerine dikkat çekmek için, ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz toptan Allah’a tövbe ediniz ki felaha eresiniz! (2)” buyurmasına rağmen; Aman sanki örtünsem ne olacak, örtünmesem ne olacak.
Bu sıcakta neden kendime zulmedeyim, neden sıcakta bunalayım, namahrem olmama rağmen bakanlar varsa eğer bakmasınlar bundan banane diyerekten, kendini haklı çıkarmaya, kendinize haklı sebepler yaratmaya koyuldunuz. O;
Evine misafir çağırıp da gerekli hazırlıkları evin içerisinde yapması gerekirken, evin dışını güzelce boya badana edip güzel bir hale sokup da içerisine aldırış etmediği için, evin içini çöplük götüren ahmak kimsenin yaptığı hazırlığa benzer.
Allah Teala size kapanmanızı, edep yerlerinizi gizlemenizi, saklamanızı emretmişken oralı bile olmadınız, oralı olmadığınız gibi bir şey olmaz diyerekten -haşa sanki Allah keyfiyetine ayet indirmiş- kabak çekirdeği gibi açılıp saçıldınız.
Kimisi arkadaş kurbanı oldu, kimisi nefsinin kurbanı oldu, kimisi kocasının kimisi de anne-babasının ve en önemlisi de insanların bir çoğu cehaletinin, cahilliğinin kurbanı oldu. Kur’an’da ki emir ve yasakların bir kısmını kabul edip, bir kısmını ret mi ediyorsunuz?
“O Kur’an’ı parça parça edenleri, Rabbin hakkı için, onların hepsini sorguya çekeceğiz, Onları yaptıkları işlerden sorumlu tutacağız (3)” ve “Ayetlerimize karşı koymak için çalışanlara, hükmümüzden kurtulacaklarını sananlara, iğrenç ve gayet acı bir azap vardır (4). Yüzleri ateşte gah bu yana, gah öbür yana çevirileceği gün: “Ah!” derler, “ah ne olurdu! Keşke Allah’a itaat etseydik, keşke Peygambere itaat etseydik! (5)”.
O nefsine buyruk hareket edenler, başıboş dolaşanlar ve yaşayanlar, sanki sırf dünyaya yemek, içmek, yatmak, evlenmek, cinsel ilişki kurmak için dünyaya geldiler. Her ne kadar bunlar gerekliyse de ve Allah’ın koymuş olduğu bir Sünnetullah ise; bizlerin ve bizden öncekilerin ve bizden sonra gelecek olanların asıl yaratılış gayesi Allah’a kulluk etmek ve bu imtihan dünyasından Allah’ın izni ile başarı ile geçebilmek.
Mahşer günü “Yüce Allah meleklere şöyle emreder: “O zalim müşrikleri, yoldaşlarını ve Allah’tan başka putlaştırdıkları nesneleri toplayın, Ve hepsini doğru cehennemin yoluna dizin, Hem tutuklayın onları, çünkü sorguya çekilecekler (6)”.
Evet o uğruna açıldığın, saçıldığın arkadaşın, dostun ahbabın, eşin, çocuğun, annen-baban nerede kaldı. Şimdi sana kim yardım edecek, şimdi Allah’ın cezalandırmasından seni Allah’tan başka kim kurtaracak. Hani dostluğunuz ve o can ciğer olduklarınız “Ne oldu size, neden birbirinize yardım etmiyorsunuz? Doğrusu bugün onlar birbirini yardımdan mahrum bırakıp azaba teslim etmişler, acz içinde kıvranmaktadırlar (7)”
Ve artık aralarındaki bütün yakınlık bağları kopmuş, birbirlerini suçlayacaklar ve kınayacaklardır. Evet o gün yaratılanı yaratandan üstün tutanlar “Birbirlerine dönüp itham ederek karşılıklı soru yöneltirler, Tabi olanlar önderlerine:
“Siz, derler, bize (en çok önem verdiğimiz taraftan), sağ cihetten gelir, ısrarla size tabi olmamızı isterdiniz?, Hayır, bilakis!” derler, “öbürleri, siz zaten iman eden kimseler değildiniz, Hem bizim, sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu ki! Bilakis, siz azgın bir güruh idiniz! (8)”.
Artık birbirimizi ne kadar suçlarsak suçlayalım, sapıtan da, saptıran da “Ne dersek boş! Artık Rabbimizin azap hükmü hakkımızda kesinleşti. Biz hak ettiğimiz cezayı mutlaka tadacağız (9)”
Her ne kadar beşeriyetin icabı unutkan olsan da, bu unutkanlığı bir ömür boyu sürdüremezsin. Her ne kadar unutkanlık da insan için bir nimet olacak olsa da; istemeyerek, kazayla görmesi haram olan bir yerinin görünmesi ile haram olan bir yerini göstermek arasında dağlar kadar fark vardır. Her ne kadar dikkatli olunması gerekse de birisi mesuliyet gerektirmese de diğeri günahtır.
Kazayla bir cana kıyanla, bilerek birisinin canına kıyan arasında nasıl bir uçurum varsa, buda öyledir. Yüce Allah sizden hiç hata yapmamanızı yada günah işlememenizi değil tam aksine günah olduğunu bildğiniz bir davranışa bilerek meyletmemenizi, şayet bulunmuşsanız eğer de hemen tevbe edip birdaha o günahı işlememenizi emrediyor. Ama siz hanım kardeşlerim; Ne yapıyorsunuz hiç sordunuz mu kendinize?
Size sorsam ki Müslüman mısın evet dersin, Allah’a inanıyor musun desem evet dersin, Allah’tan korkuyor musun dersem evet dersin? Madem bunlara o dilinle evet diyorsun da neden bedeninle, hal ve hareketlerinle hayır diyorsun. Benim okuduğum Kur’an-ı Kerim’de, benim İnandığım Kur’an-ı Kerim’de sizin yaşayış tarzınıza göre bir Müslümanlık anlayışı yok.
Madem Kitap bir, Allah bir, Resul bir, emir ve yasaklar herkes için geçerli, o zaman nedir bu muhalefet, nedir bu mücadele. Şayet sen mücadele ediyorsan, muhalefet ediyorsan, bilerek ve isteyerek Kur’an-ı Kerim’in ayetlerine karşı çıkıyorsan, sen dilinle 24 saat Müslümanım desende sen saf bir münafıksın, yalancısın.
Nitekim yüce Allah “Allah’ın ayetlerine karşı ancak kafirler mücadele ve husumet edereler (10)” ve o “Hakkı inkar edenlerin diyar diyar, refah içinde gezip durmaları sakın seni aldatmasın (11). Pek kısa bir zevk ve eğlenme! Sonra varacakları yer ise cehennem! Orası ne fena bir yataktır (12)”. Evet “Hem siz, hem de Allah’tan başka taptığınız tanrılar, hepiniz cehennem odunusunuz, siz hep beraber cehenneme gireceksiniz! (13)”.
Geçmiş bölümlerde söylemiştim yine söylüyorum; Nefsinin peşinden gittiğin, kulu kölesi olduğun, kısacası Allah’tan fazla sevdiğin her şey senin için puttur. Buna ister çocuklarını, ister eşini, ister anne-babanı, ister nefsinin arzu ve isteklerini vs vs. Allah’tan gayrı Allah’tan başkasını Allah’a denk tutarcasına sevemezsin.
Anlayana…!!!
(1-Nur 30) (2-Nur 31) (3-Hicr 91-93) (4-Sebe 5) (5-Ahzab 66) (6-Saffat 22-24) (7-Saffat 25-26) (8-Saffat 27-30) (9-Saffat 31) (10-Mü’min 4) (11-Al’i İmran 196) (12-Al’i İmran 197) (13-Enbiya 98)