Alemlerin Rabbi Allah’a hamd, O’nun peygamberi Muhammed (sav)’e, al ve ashabına selam olsun. İslam alemi bugün çeşitli meselelerle karşı karşıyadır. Küfür ve batıl ehli, Müslümanların can ve mallarına kastetmiş, bu konuda olmadık problemler ortaya çıkararak Müslümanları dağınık halde tutmaya çalışmaktadırlar.
Birlik ve beraberlikten yoksun Müslümanların tek başlarına yapabilecekleri şeyler küfür ehlinin meydana getirdiği birlik ve beraberlik karşısında arzulanan mukavemeti temin etmekten uzaktır. Onun için Müslümanların layık oldukları vahdeti meydana getirerek, içinde bulundukları bu yürekler acısı çaresizliği geride bırakmaları gerekmektedir.
Bunun temini ise;
Ehli sünnet ve’l-Cemaat İmam ve müctehidlerinin ictihad ve görüşlerini iyice bilmeleri, bunlardan şahsi ve içtimai hayatları için bir takım neticeler istihsal etmeye azimli olmaları gerekmektedir.
Bunu yapmadığımız ve bu konudaki gayretleri desteklemediğimiz takdirde içtimai hayatımızın giderek bozulması, ahlaksızlık, katl, hırsızlık, sefalet ve sefahetin giderek büyümesinden şikayet etme hakkımız olmayacaktır.
Kaldı ki, İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık yapanlar sadece dışardan gelen tehlikeler şeklinde tezahür etmemektedir. Hariçten gelen saldırı ve tehlike de, bin bir şeklin arkasına gizlenerek Müslümanların akidelerini bulandırmaya ve İslam’a olan teveccühlerine bir hudut tayin etmeye çalışırken, içerden de bu menfi gidişata yardımlar olmaktadır.
İslam’ı bilmeyen, İslam’ı kendi cehaletiyle sınırlayan bir çok insan ve telakki. Müslümanların zihinlerini bulandırmaktadır. Müslümanların kendi aralarındaki ihtilaf ve nizalarının çoğu cehaletten ve İslam’ı hakkı ile bilip yaşamamaktan kaynaklanmaktadır.
Ancak hiç kimse cehaletle savaşmak, dolayısıyla da İslam’ı bilmek hususunda ciddi bir gayretin içine girmek istememektedir. Her şeye en kolay yoldan ulaşmak ve sahip olmak arzusu bize hakim gözükmektedir.
Ancak hepimizin de müşahede ettiği gibi, İslam dünyası ciddi tehlikelerle yüz yüzedir. Fikri manada görülen bu korkunç tefessüh arkasından tanınmaz bir nesil meydana getirmiş bulunmaktadır. Bu nesil ne Kur’an’ı ne de Resulüllah’ın (s.a.v) sünnetini bilmekte, kısacası manen gidasız kalmaktadır.
Oysa Müslümanın kurtuluşu, Yüce Rabbimizin inzal buyurduğu Kur’an-ı Azimüşşanda ve bunun müfessiri durumundaki Sünnette görmesi gerekmektedir.
Kaynak: Halil Günenç / Günümüz Meselelerine Fetvalar / bkz: 25