DOLAR
19,0180
EURO
20,2828
ALTIN
1.225,94
BIST
5.103,22
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Çok Bulutlu
Salı Hafif Yağmurlu
12°C
Çarşamba Çok Bulutlu
12°C
Perşembe Az Bulutlu
15°C
Cuma Az Bulutlu
16°C

Mülk Süresi Abdülkadir Geylani Tefsiri

Mülk Süresi Abdülkadir Geylani Tefsiri
16 Ağustos 2022 12:13
0

Mülk Süresi 5. ayet, 6. ayet, 7, ayet, 8. ayet, 9. ayet, 10. ayet, 11. ayet ve 12. ayetin Abdülkadir Geylani yorumu ile meali ve tefsiri


Andolsun ki Biz, kudretimizin kemali ve hikmetimizin sağlamlığı ile en yakın göğü, yani dünyanın görünen göğünü kandillerle, yani geceleyin kandil gibi parlayan pek çok yıldızla donattık. Bu yüzden gök görünmektedir. Aksi takdirde felekler görünmezdi.

Kullarımız arasındaki imtihanlarımızın bir numunesi olarak, onları, yani yıldızları şeytanlara atılan taşlar, yani şeytanlar için zan ve cahilliklerinin sebepleri yaptık. Şeytanlarla kastedilen, yıldızların hareketlerine ve konumlarına dayanarak gayb hakkında asılsız tahminlerde bulunan müneccimlerdir.

Onları dünyada yıldızlarla saptırdığımız gibi ahirette de onlara, bilgisi Allah’a has olmasına rağmen gaybi şeyleri bildiklerini iddia etmeleri sebebiyle alevli ve kızgın ateş azabını hazırladık (Mülk Süresi 5).

Onların böyle bir iddiada bulunmalarının sebebi, Allah’ı ve Allah’ın mülk ve melekutundaki bütün tasarruflarında yalnız ve yegane olduğunu inkar etmeleridir.

Rablerini inkar edenler ve O’nun en hususi niteliğinde, yani gaybı bilmesinde ortağı olduğunu iddia edenler için uzaklık, yardımsızlık, kovulmuşluk ve mahrumiyet cehenneminin azabı vardır. Ne kötü varılacak yerdir orası (Mülk Süresi 6) Orası kafirlerin kalacağı yerdir.

Cehennemin korkunçluğunun şiddetinden dolayı, onlar oraya atıldıklarında, yani zebaniler onları sert bir şekilde ve azarlayarak cehenneme atmaya giriştiklerinde onun Allah’ın düşmanlarına duyduğu öfkesinden dolayı kaynarken çıkardığı eşek sesine benzeyen korkunç uğultuyu işitirler (Mülk Süresi 7).

Cehennem neredeyse öfkesinin şiddetinden çatlayacak ve parça parça olacaktır. Oraya kötü bir adet ve ilahi sınırlarının gereğinden ayrılmış bir haslet üzere birleşmiş her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara yerme ve azarlama yollu olarak, “Size sizi korkunç azaptan korkutacak bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar (Mülk Süresi 8). Oysa Allah yasası gereği kullarını uyarıp korkutmadan cehenneme sokmaz.

Bunun üzerine onlar da üzgün ve pişman bir şekilde şöyle derler: “Evet, bize bir uyarıcı gelmiş ve bizi cehenneme karşı en uygun şekilde uyarmıştı. Fakat biz onu yalanlamıştık. Bu yalanlamada öyle ileri gitmiştik ki mutlak olarak Allah’ın peygamberler göndererek insanları uyarması müessesini, hatta bizatihi Hakk’ı ve uyaran peygamberin onun katından getirdiği her şeyi inkar etmiş, onun peygamberlik iddiasını saçmalık ve sapıklık olarak nitelendirmiştik.

Ve sonuç olarak peygamber bizi davet ederken ve kendisine Allah’ın kitap indirdiğini öne sürerken, ‘Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz, peygamberlik iddiasında bulunan kimseler, ancak daha büyüğü düşünülemeyecek olan büyük bir sapıklık içindesiniz’ demiştik (Mülk Süresi 9)

O sapıklar geçmişle ilgili olarak diyeceklerini dedikten sonra son derece üzgün ve pişman bir şekilde temenni kastıyla şöyle derler: “Eğer apaçık mucizelerle desteklenmiş resullerin sözlerine kulak vermiş veya açık ve kesin delilleri üzerinde düşünmek yoluyla aklımızı kullanmış olsaydık, şimdi şu alevli ateştekiler cümlesinden olmazdık (Mülk Süresi 10)

İşte böylece günahlarını itiraf eder ve pişman olurlar. Ama iş işten geçtiğinden onlara itiraf ve pişmanlığın bir yararı dokunmaz. Artık alevli ateştekiler, yani küfrünün ve inkarının uğursuzluğu sebebiyle cehenneme giren bütün herkes Allah’ın rahmetinden uzak olsun (Mülk Süresi 11)

Artık onlar için kabul izzetinin sahasından, Hakk’ın rahmetinin genişliğinden, lütuf ve mağfiretinin eşiğinden uzaklık vardır.

Kafirlerin hallerinin tasvirinden sonra Allah Teala müminlerin halini sunar. Bundan maksad da muhatabı imanda sebatkar olmaya teşvik etmektir.

Görmedikleri halde Rablerinin azabından korkan müminler için, yani dünya hayatında iken görmemelerine rağmen Rablerinin azabından korkan müminler için Rableri katında, beşerliklerinden kaynaklanan günahlarına yönelik olarak Allah’a inanmalarının ve azabından korkmalarının karşılığı olarak bağışlanma ve büyük bir mükafat vardır (Mülk Süresi 12).

Bu mükafat yanında dünya ve içindekiler sönük kalır. Bu da Allah’ın onlara bir ihsanıdır. Söz konusu mükafat Allah’ın onlardan hoşnut olmasıdır. Allah’ın hoşnutluğu ise bırakınız dünyayı, ahiretten ve ahirettekilerden dahi daha hayırlıdır.

Ey kendisinden daha sağlam bir tutamak ve daha doğru bir yol olmayan Mustafavi şeriat kulpuna sarılmış Muhammedi!

Yapman gereken, Mustafavi şeriata sarılmak, gereği ile ameli etmek, yardım eden Rahman’a dayanmak, bütün işlerini kesin bir şekilde O’na ısmarlamak, kötülüğü emreden nefsinin askerlerinden ve onların gereklerinden yüz çevirmek, onlarla savaşmak ve mücadele etmektir.

Böylece başına gelen kazaya razı ve musibete karşı sabırlı olmalısın. Böylelikle nefsin yanlış arzularından fani olmalı ve Hakk’ın hüviyyeti ve bekası ile baki olmalısın. Allah bizi ihsan ve cömertliği ile Kendinde fani ve Kendi ile baki kullarından eylesin.

Kaynak: Abdülkadir Geylani / Geylani Tefsiri / C: VI / bkz: (161-163) (169)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.