Meveddet + Rahmet = Aile

aile ve toplum, toplum ve birey için ailenin önemi, köyden şehre göçün sonuçları, meveddet, ailevi değerlerde kaybettiklerimiz
Herkesin, her zaman, her yerde söylediği bir cümle:
- Aile toplumun temelidir.
- Aile ortamı çok önemlidir.
- Aile terbiyesi sağlam olan toplumlar ayakta kalır.
Geleneksel aile yapımızda üç nesil bir arada yaşardı: Babaanne-dede, anne- baba ve çocuklar. Bu üç unsurun bir arada oluşu dayanışmanın ötesinde bilgi ve tecrübenin de tabii ortamda bir sonraki nesle aktarılması açısından önemli idi.
Özellikle son elli yılda ülkemizde yaşanan köyden kente göç bütün dengeleri alt üst etti. Geçim derdine düşen insanlar bölünüp parçalandı. Kendi toprağını terk edenler başkalarının fabrikalarında yevmiye ile çalışmaya başladı. Köyünden koptu, şehirli olamadı. Evinden, eşinden ayrıldı, huzurlu olamadı. Daha rahat olabilmek umuduyla eşini yanına aldı. Bu defa yaşlılar ortada kaldı. Zorunlu olarak şehre göç eden yaşlılar ise kelimenin tam anlamıyla ortada kalakaldı.
Elli-altmış yıllık alışkanlıklarından ayrılamayan bu insanlar ne yapacağını şaşırdı. Köyde kalsa bir türlü, şehre taşınsa bir türlü. Genç karı- koca ise ekmek parası kazanmak ve gecekondu sahibi olmaktan başka bütün değerlerini kaybetmekle yüz yüze geldi. Bu hengame içinde temel değerlerden uzaklaşan ailede yetişen çocuklar problemli gençlerin sayısını yükseltti.
Çocukluğuna doymadan hayata atılan yavrular âdeta kurda kuşa yem oldu. İstismarcıların tuzaklarına düştü. Mahabbetle tanışmadan şekavetle, nezaketle tanışmadan habasetle tanıştı. Merhametle buluşmadan sefahatle, sükunetle buluşmadan asabiyetle buluştu.
Kur’an-ı Kerim ise evlilikle kurulan aileyi Allah’ın ayetlerinden, belgelerinden biri olarak görmüş ve şu üç kelime ile dikkatimizi çekmiştir:
Sükünet-Meveddet-Rahmet. “O’nun işaretlerinden biri de sizi cezbeden kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranıza sevgiyi ve şefkati yerleştirmesidir. Bunda, kuşkusuz düşünen insanlar için dersler vardır (Rum 21)“
Kendimize sormamız gereken soru şudur:
Ailelerimizde bu üç kelimenin hakim olma oranı nedir? Soruyu şöyle de sorabiliriz: Aile ortamımızdan bu üç değeri çekip alan şey nedir?
Bunun sebebini mutlaka bulmamız ve çaresine bakmamız gerekir. Sebep, ehem-mühim sıralamasını yapamamak mıdır? Geçim derdinden başka bir şeyi dert edinmemek midir? Allah Teala aile yuvası için Vedud ve Rahim isminin tecellilerini kullanırken doğacak yavrular için “gözlerin nuru” ifadesini kullanarak bize dün öğretmektedir.
“Onlar, Ey Rabbimiz, diye niyaz ederler. Bize göz nuru olacak şeyler ve çocuklar bahşet. Bizi sana karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için örnek ve öncü yap (Furkan 74)“
Toplumlar için hayatî önem taşıyan meveddet ve merhameti aile yuvasında teneffüs etmeyen, edemeyen çocuklardan oluşan cemiyetlerin hali nice olur? Ya Vedûd, Ya Rahim’i vird-i zeban edinmeyenlerin yanında yetişen yavruların hali nice olur? Çocuklarının maddi ihtiyaçlarından başka hiçbir şeyi düşünmeyen anne-babalardan meydana gelen toplumların hali nice olur?
Çarpık gündelik hayat, dikkat edilmesi ve gereğince amel edilmesi gereken bütün işaret levhalarını yok etti. Reklam ve tüketim şehvetinin çerçevelediği “sapık” hayat çizgisi bizi sükunetin sahiline değil, kavga ve anarşinin, meveddetin sahibine değil kin ve nefretin, merhametin sahibine değil, kabalık ve huşunetin gırdaplarna sürükledi.
Böyle insanlardan oluşan aileden, böyle ailelerden oluşan toplumlardan ne beklenebilir?
Akif, 1912’de “Ya İlahi” diye başla yan duasının bir yerinde şöyle diyor:
- Boğuyor alem-i İslam’ı bir azgın fitne
- Kıtalar kaynayarak gitti o girdab içine
- Mahvolan aileler bir sürü masumundur
- Kalan avarelerin hali de malumundur
- Nasıl olmaz ki? Tezelzül veriyor arşa enin
- Dinsin artık bu hazin velvele ya Rab – Amin!
Kaynak: Prof. Dr. Mustafa Kara / Aile Rehberi / Yeni Dünya Dergisi / bkz: 291-292