Maun Süresi 1. Ayet: Şu, son duruşma / hesap gününü yalanlayan şahsı gördün mü?
Müşrikler Allah’ın varlığına ve her şeyi O’nun yarattığına inanıyorlardı: Onlara ‘Gökleri ve yeri kim yarattı, Güneş’i ve Ay’ı doğal yasalarına kim bağladı’ diye soracak olursan ‘Elbette Allah ..’ diyecekler. O halde siz, Hak’tan nasıl döndürülebiliyorsunuz (Ankebut Süresi 61. Ayet)’
Gökten su indirip ölümünden sonra toprağa tekrar hayat veren kimdir’ diye soracak olursan ‘Elbette Allah…’ diyecekler.’ Elhamdü lillah’ de! Fakat onların çoğu aklını kullanmıyor (Ankebut Süresi 63. Ayet)
Bu inançlarına rağmen onlar, ahiret gününe iman etmeye yanaşmıyorlar, öldükten sonra tekrar diriltileceklerini, hesap ve ceza gününü tekzip ediyorlardı
Bunlar Kabe’yi tavaf etmek suretiyle kendilerince Allah için namaz/salat kılıyorlardı. Hem inkar hem ibadet! Bunlar ikisini bir arada yapıyorlardı.
Maun Süresi 2. Ayet: Bu zat yetimi itip kakıyor
Yetim; küçükken, henüz buluğa ermeden babası ölmüş çocuk, dul kadın, emsalsiz inci gibi manalara gelmektedir. Bu zat, yetime merhamet etmiyor, haklarına saygı duymuyor, itip kakarak onların haklarını ihlal ediyordu..
Maun Süresi 3. Ayet: (varlıklarını) yoksulu doyurmaya teşvik etmiyor
Miskin, karnını doyuracak veya diğer ihtiyaçlarını karşılayacak kadar dahi bir şeyi olmayan ve dilenmekten başka çaresi bulunmayan yoksul kimsedir. İhtiyacını, kıt kanaat da olsa karşılayabilen, ama dilenecek durumda olmayan kimseye fakir denir. Sosyal hayatta yoksulların ihtiyaçlarını karşılamak, toplumun varlıklı kesimleri için bir görevdir.
Böyle olmasına rağmen din gününü yalanlayan, yetimin haklarına saygı duymayan, miskinleri doyurmaları için zenginleri teşvik etmeyen bir kişi, hiçbir zaman kalkıp Allah rızası için namaz kıldığını söyleyemez
Maun Süresi 4. Ayet: Böylesi namaz kılan kimselere yazıklar olsun
Buradan anlaşılıyor ki tam olarak eda edilen namaz, insanı kötülüklerden uzaklaştırmakla kalmıyor; aynı zamanda kalpleri yumuşatıyor, şefkat ve merhameti artırıyor, ahlakı güzelleştiriyor; özellikle de yetimler, yoksullar ve ihtiyaç sahibi kimselere karşı daha kibar ve daha nazik davranmaya sevk ediyor. O halde kılınan namaz, bir süre sonra sahibinin kalbini yumuşatmıyor, onu kötülüklerden uzaklaştırmıyorsa, o etkinlik namaz değildir.
Maun Süresi 5. Ayet: Onlar, kıldıkları namazı ciddiye almıyor
Maun Süresi 6. Ayet: Hep riyakarlık yapıyor
Haddizatında, imandaki kusurlarından ötürü müşriklerin salatları mükemmel de olsa, Allah katında hiçbir değeri olmaz. Zira onlar, ahiret gününe inanmamaktadırlar.
Bu sürede, ahiret gününü inkar eden müşriklerin salatından söz edildiği muhakkaktır. Fakat, bu sürenin, namaza gereken önemi vermeyenler perspektifinden bakıldığında, ahirete iman eden bazı müminlere de mesajlar içerdiği söylenebilir.
O nedenle denilebilir ki gerektiğince önem verilmeyen, şart ve rükunları ile birlikte, ihlasla ve tadil-i erkana uyarak, huşu ve hudü içerisinde, vaktinde eda edilmeyen namaz, müminden beklenen namaz değildir.
Kılınan namaz, şahsı kötülüklerden uzaklaştırmıyor, hayra ve iyiliğe teşvik etmiyor, insana yardım ve destek bir yana, ödünç alıp vermelere dahi teşvik etmiyorsa, bu namaz da müminin kıldığı namaz olamaz. Özellikle de kılmış, kılmamış pek önemsemeyen, vakte riayet etmeyen, aklına geldikçe kılan; bazen yüksünerek, tembel tembel kalkıp ‘Kılmadı’ demesinler diye, bir faydanın celbi ya da zararını def’i için kılan kimsenin namazı ise sadece kendisini ancak Allah’tan uzaklaştırır Müslümanlardan olup da böyle namaz kılanlara da yazıklar olsun
Maun Süresi 7. Ayet: ve en küçük bir yardımlaşmayı bile men ediyorlar
Namaz kılsa da imanında kusurlu olan, yetimi itip kakan, miskini doyurmaya teşvik etmeyen, gösteriş düşkünü kişinin cömert olması, komşularıyla insani ilişkiler içerisinde bulunması mümkün değildir. Böylesi kimselerden ödünç almak, destek görmek, daraldığı zaman yardım beklemek de olası değildir..
Kaynak: M. Zeki Duman / Beyanu’l-Hak / C:1 / bkz: 146-148