O gün insanlar işlerinin, amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler. Ya amellerini görmek için ya da amellerinin sonucunun kendilerine gösterilmesi için insanlar grup grup dönerler.
İnsanlar mahşer yerine kimisi binitli, kimisi binitsiz, kimisinin yüzü ak, kimisinin kara, kimisi yürüyerek, kimisi sürünerek, kimisinin ayakları çıplak, kimisi zincirlere vurulmuş vaziyette amellerini görmek, amellerinin sonucuna muttali olmak üzere mahşer yerine getirilecekler.
Nebe Süresinde de anlatıldığı gibi: Sura üfürüldüğü gün hepiniz fevç fevç, (bölük bölük) gelirsiniz (Nebe Süresi 18)
İnsanlar mahşer yerine fevç fevç dalga dalga gidecekler. Ya da inançlarına göre, yaşadıkları hayatlarına ve amellerine göre gruplaştırılacaklar ve öyle gidecekler. Vakıa Süresinin ifade ettiği gibi:
İsra’da da herkesin imamlarıyla, önderleriyle, liderleriyle, tabi olup yolundan gittikleriyle birlikte çağrılacakları, kim kiminle beraberse, kimin yolu, kimin ameli kime uygunsa, kim kimin yolundan gidiyorsa onlarla birlikte çağrılacakları anlatılıyordu:
O gün bütün insanları önderleriyle beraber çağırırız. O gün kitabı sağından verilenler, işte onlar kitaplarını okurlar. Onlara kıl kadar haksızlık edilmez (İsra Süresi 71)
Burada şöyle bir tespit yapalım ve bu gruplamaları şöyle düşleyelim:
İnsanlar yaşadıkları hayatlarına, imanlarına, düşüncelerine, amellerine göre gruplar oluşturmuşlar. Mutlaka bu gruplardan birinde Peygamberimiz var. Tabi diğer peygamberler de bir grup oluşturmuşlardır. Çünkü hadisler öyle anlatıyor. Hadislerden anladığımıza göre her peygamber kendi inananlarıyla bir grup oluşturup hesap yerine gidecek.
Acaba biz neredeyiz? Kendi yerimizin neresi olduğunu düşünelim. Acaba bizim grubumuz bunlardan hangisi? Çünkü eğer peygamber safında, peygamber sınıfında yer almamışsak, o zaman onun gittiği yere gitme ihtimalimiz çok az, çok zor.
Kaynak: Ali Küçük / Besairu’l Kur’an