Hz Osman’ın Mushaf’ındaki kronolojik sıralamaya göre 57, Hz Ebu Bekir’in cem ettirdiği elimizdeki Kur’an’a göre ise 31. süredir
Sosyal hayatta ileri gelenler olarak saygı gören iki tip insan vardır. Biri aklını kullanan, hakikatleri gören, düşünen, Rab’ini tanıyıp haddini bilen, yapmakta olduğu hikmetli ve hayırlı işleriyle hem kendisine hem de başkalarına yararlı olan, dolayısıyla çevresinde saygıyı hak eden iyi kimse iken diğeri;
Hevasına mağlup olup, sahip olduğu maddi imkanları sebebiyle mağrur; anlamaya, düşünmeye ve değişmeye tamamen kapalı; bilgiden, hikmetten uzak, mutassıp, aynı zamanda gaddardır. Bu ikincinin toplumdaki saygınlığı ise ya etrafına saldığı korkudan ya da menfaat ilişkisindendir
İyiler, Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş, peygamberleri ve vahyi kendilerine rehber edinmiş, güzel ahlaklarıyla temayüz etmiş, ağır başlı, olgun ve bilge insanlardır. Bunların bütün çabaları, Sırat-ı Müstakim üzere yaşamak ve başkalarını da dünya ve ahirette mutlu kılmaya çalışmaktır
Lokman (a.s) da hikmetli, söz, iş ve davranışlarıyla insanlık tarihinde temayüz etmiş örnek bir şahsiyettir. Onun oğluna nasihatleri, her çağda ve her anne ve babanın benimsemesi gereken eğitim esaslarını içermektedir. Her biri İslami bir ilkeyi ve hikmeti ifade eden bu nasihatler, aynı zamanda saygı değer insanların yetiştirilmesi için gerekli olan temel prensiplere vurgu yapmaktadır.
Mesela; şirkten uzak bir Allah inancı, her şeyden önce insanın, Rabb’ini ve kendisini tanıyıp saygı duyması anlamına gelir. Tevhidi, Allah’ı ve masivayı takdir edebilme kabiliyeti ve basiretidir, gerçek manada insan olmanın ve yaratılmışlara kulluktan azade hür bir hayat yaşayabilmenin olmazsa olmaz şartıdır
Yetişme çağında iyi bir eğitim süreci geçirmiş olmak, namaz ve zekatla bireysel kirlerden arınmak, sosyal hayatta yükümlülük ve sorumluluklarının bilinciyle yaşamak, toplumdaki yerini ve haddini bilmek kimlik ve kişilik sahibi gerçek bir insan olarak İYİLER arasına girmek için şarttır. Yaşadığı çevrede, bir anlamda otokontrol sistemi vazifesini gören, Emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’l-münker bilinci, yolcusu olduğu geminin kazasız belasız olarak sahile çıkabilmesi için esastır
Her türlü zenginliğin başında, güzel ahlakın insana bahşedeceği zenginlikler gelir. Kendini bilmeyen haddini de bilemez. İnsanlara tepeden bakanlar bir gün onların ayaklarının altına düşebileceklerini düşünemeyen basiretsiz kimselerdir. Ökçelerini yere vurarak, uzun adımlarla büyüklenerek çalımlı yürüyenler, yeri delemeyeceklerini ve boylarının dağları aşamayacağını bilemeyen KÜÇÜKLER’dir.
Rahatsız edici sesleriyle diğer sesleri bastıranlar, seslerinin eşeğin sesinden daha güzel olmadığını bilseler herhalde onu yükseltmezlerdi. Çünkü seslerin en baskını eşeklerin sesidir. Her aklıselim sahibi bilir ki, sosyal hayatta BÜYÜK’lerden olmanın yolu, tevazudan geçer. Zira tohum ancak toprakta yeşerir
Allah’ın nimetleri sonsuzdur. Ayetleri açık ve aydınlatıcıdır. Her şey, O’ndan daha yüce bir varlığın olmadığını söylemektedir. Tanrılık iddiasında bulunan nice zavallılar bugün toprağın altında değiller mi? Atalarını körü körüne taklit edenler de kendilerini helaka sürükleyen zavallılardır; Ya ataları doğru yolu bulamamışlarsa! Ya şeytan onları alevli bir ateşe çağırıyor idiyse
Kaynak: M. Zeki Duman / Beyanu’l-Hak / C: II / bkz: 157-158