Lokman Süresi 1. Ayet: Elif Lam Mim
Lokman Süresi 2. Ayet: Bunlar pek hikmetli kitabın ayetleridir
Lokman Süresi 3. Ayet: İhsan edenler için hidayet ve rahmettir
Lokman Süresi 4. Ayet: Onlar ki namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar ahirete kesin olarak iman edenlerdir
Lokman Süresi 5. Ayet: İşte onlar Rablerinden bir hidayet üzeredirler ve onlar felah bulanların ta kendileridir
∟ İnsanlardan kimisi bilgisizce Allah’ın yolundan saptırmak ve o ayetleri bir eğlence edinmek için boş sözleri satın alırlar. İşte onlar için horlayıcı bir azap vardır
Lokman Süresi 7. Ayet: O kimseye ayetlerimiz okunduğu zaman güya iki kulağı sağırmış da bunları işitmemiş gibi büyüklenerek yüz çevirir. Sen ona çok acıklı bir azabı müjdele
Lokman Süresi 6 Ayetin Tefsiri: Yüce Allah mutlu insanların halini söz konusu ettikten sonra, Allah’ın kelamını dinleyerek yararlanmaktan yüz çeviren ve bunun yerine nağmeli çalgı aletleri ile birlikte, çalgı aletlerini ve şarkılarını dinlemeye yönelen kimselerin halini söz konusu etmektedir. Nitekim İbn Mesud yüce Allah’ın: İnsanlardan kimisi… boş sözü satın alırlar buyruğu hakkında, O, Allah’a yemin ederim ki şarkıdır diye açıklamıştır.
Hasan-ı Basri de: İnsanlardan kimisi bilgisizce Allah’ın yolundan saptırmak ve o ayetleri bir eğlence edinmek için boş sözleri satın alırlar buyruğu hakkında, o şarkı ve çalgı aletleridir demiştir.
Lokman Süresi 7. Ayetin Tefsiri: O kimseye ayetlerimiz okunduğu zaman güya iki kulağı sağırmış da bunları işitmemiş gibi büyüklenerek yüz çevirir. Yani boş sözlere, oyuna, eğlenceye yönelen bu kimseye Kur’an ayetleri okunacak olursa, yüzünü başka tarafa çevirir. Onlara iltifat etmez, arkasını dönüp gider, duymazlıktan gelir, sağır olmadığı halde onları hiç işitmemiş gibi hareket eder. Çünkü onları işitmekten dolayı rahatsız olur. Buna sebep ise onlardan yararlanmaması, onun bu ayetlerle bir işinin olmamasıdır
Lokman Süresi 8. Ayet: Muhakkak iman edip salih amel işleyenler için Naim Cennetleri vardır
Lokman Süresi 9. Ayet: Onlar oralarda ebedi kalıcıdırlar. Bu Allah’ın hak vaadidir. O, Azizdir, Hakimdir
Lokman Süresi 10. Ayet: O gökleri onları gördüğünüz şekilde direksiz yarattı. Sizi sallamasın diye yere de yüksek ve sabit dağlar koydu. Orada her canlıdan yaydı, gökten de yağmur indirip, orada her türden güzel bitkiler bitirdik
Lokman Süresi 11. Ayet: Bunlar Allah’ın yarattığıdır. Haydi, ondan başkasının ne yarattığını gösterin bana. Hayır, zalimler apaçık bir sapıklık içindedir
Lokman Süresi 12. Ayet: Andolsun biz Lokman’a hikmeti verdik. Allah’a şükret diye. Kim şükrederse ancak kendisi için şükreder. Kim de nankörlük ederse muhakkak Allah muhtaç değildir, hamde layık olandır
Lokman Süresi 13. Ayet: Hani Lokman oğluna öğüt verirken şöyle demişti: Oğulcuğum! Allah’a şirk koşma, muhakkak şirk büyük bir zulümdür
Lokman Süresi 14. Ayet: Biz insana ana babasına tavsiye ettik. Annesi onu güçsüzlük üstüne güçsüzlükle taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yılda olur. Bana ve ana babana şükret, dönüş yalnız banadır dedik
Lokman Süresi 15. Ayet: Eğer onlar bilmediğin şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa sen onlara itaat etme. Bununla beraber dünyada onlarla iyi geçin ve sen bana dönenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz bana oalcaktır. Bende sizlere neler yapmakta olduğunuzu haber veririm
Lokman Süresi 13. Ayetin Tefsiri: Eğer onlar bilmediğin şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa sen onlara itaat etme. Yani dinleri üzere kendilerine uyman için bütün gayretleriyle uğraşıp, sana ısrar edecek olurlarsa onların bu ısrarlarını asla kabul etme ancak bu hal senin dünya hayatında onlarla iki bir şekilde geçinmene yani onlara iyi davranmana engel olmasın
Lokman Süresi 16. Ayet: Oğulcuğum, eğer sen bir kaya içerisinde yahut göklerde ya da yerde olsan ve o (yaptığın) hardal tanesi ağırlığınca dahi olsa Allah onu getirir. Muhakkak Allah Latiftir, her şeyden haberdardır
Lokman Süresi 17. Ayet: Oğulcuğum, namazı dosdoğru kıl, marufu emret, münkerden alıkoy. Sana isabet edene de sabret, çünkü bunlar kesin olarak emredilen işlerdendir
Lokman Süresi 17. Ayetin Tefsiri: Oğulcuğum! Namazı sınırlarıyla, farzlarıyla, vakitleriyle dosdoğru kıl, gücün yettiği ve çaban el verdiği kadar marufu emret, münkerden alıkoy, sana isabet edene de sabrer. Çünkü o iyiliği emredip kötülükten alıkoyan kimsenin insanlardan birtakım eziyetlerle karşılaşmasının kaçınılmaz olduğunu bilmişti. Bundan dolayı ona sabretmesini emretmektedir. Çünkü bunlar kesin olarak emredilen işlerdendir. Yani insanların eziyetlerine sabretmek katlanılması gereken önemli işlerdendir.
Lokman Süresi 18. Ayet: İnsanlardan yüzünü çevirme. Yeryüzünde şımarıklıkla yürüme, çünkü Allah büyüklük taslayan ve böbürlenen kimseleri sevmez
Lokman Süresi 18. Ayetin Tefsiri: Hz Ali (r.a) demiştir ki: Meşhur olmak için kendini gösterme (gösteriş düşkünü olma). Bilinesin, anılasın diye kendini yukarılara çıkartma. Gizli ve saklı ol, esenlik bulursun. Böylelikle iyi olan kimseleri sevindirir, günahkarları da öfkelendirirsin. Yürüyüşünde mutedil ol, sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.
Lokman Süresi 20. Ayet: Göklerde olanları da, yerde olanları da Allah’ın emrinize verdiğini, açık ve gizli olarak nimetlerini üzerinize bol bol tamamlamış olduğunu görmediniz mi? Bununla birlikte insanlar arasında Allah hakkında bilgisiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitap olmaksızın tartışan kimseler vardır.
Lokman Süresi 21. Ayet: Onlara: Allah’ın indirdiğine uyun denildiğinde onlar: Hayır, Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız derler. Ya şeytan onları alevli ateş azabına çağırıyorsa da mı?
Lokman Süresi 22. Ayet: Kim ihsan edici olduğu halde nefsini Allah’a teslim ederse muhakkak sapasağlam kulpa tutunmuş olur. İşlerin akıbeti Allah’ındır
Lokman Süresi 23. Ayet: Kim de inkar ederse onun küfre sapması seni üzmesin. Dönüşleri bizedir. Neler yaptıklarını biz kendilerine bildireceğiz. Muhakkak Allah kalplerin özünde olanı çok iyi bilir.
Lokman Süresi 24. Ayet: Biz onları azıcık faydalandırırız, sonra onları oldukça ağır bir azaba mahkum ederiz.
Lokman Süresi 25. Ayet: Andolsun onlara göklerle yeri kim yarattı? diye sorsan, onlar elbette Allah diyeceklerdir. Allah’a hamd olsun de. Onların çoğu bilmezler
Lokman Süresi 26. Ayet: Göklerle yerde olanlar Allah’ındır. Muhakkak Allah Ganidir, Hamiddir.
Lokman Süresi 27. Ayet: Eğer yerde olan bütün ağaçlar kalem olsa ve deniz de ardından yedi deniz daha ona katılsa yine de Allah’ın sözleri tükenmezdi. Muhakkak Allah Azizidir, Hakimdir.
Lokman Süresi 28. Ayet: Sizin yaratılmanız ve öldükten sorna diriltilmeniz ancak bir can gibidir. Muhakkak Allah her şeyi işitendir, her şeyi görendir.
Lokman Süresi 29. Ayet: Görmedin mi ki Allah geceyi gündüze bitiştirir, gündüzü de geceye bitiştirir. Güneşi ve ayı da musahhar kılmıştır. Her biri belirli bir süreye kadar akıp gider. Muhakkak ki Allah yaptığınızdan haberdardır.
Lokman Süresi 30. Ayet: Bunun sebebi şudur: Çünkü Allah Hakk’ın ta kendisidir. Ondan başka onların çağırdıkları ise batıldır ve muhakkak Allah çok yücedir, çok büyüktür.
Lokman Süresi 31. Ayet: Size ayetlerinden bir kısmını göstermek için Allah’ın nimeti ile gemilerin denizde akıp gittiğini görmez misin? İşte bundan çok sabreden ve çok şükreden herkes için muhakkak ayetler vardır.
Lokman Süresi 32. Ayet: Onları dağlar gibi bir dalga kapladığında dinlerini yalnız Allah’a halis kılanlar olarak O’na dua ederler. Onları kurtarıp, karaya çıakrınca onlardan kimileri orta yolu tutar. ayetlerimizi ise çok gaddar ve çokça nankörlük edenden başkası bile bile inkar etmez.
Lokman Süresi 33. Ayet: Ey İnsanlar! Rabbinizden sakının ve babanın oğluna, oğlun babasına hiçbir fayda sağlamayacağı o günden de korkun. Muhakkak ki Allah’ın vaadi haktır. O halde dünya hayatı sakın sizi aldatmasın, o çok aldatıcı da sakın sizi Allah ile aldatmasın
Lokman Süresi 33. Ayet Tefsiri: Uzeyr (a.s) diyor ki: Kavmimin uğradığı bela ve musibetini görünce oldukça üzüldüm, kederlendim, uykularım kaçtı. Rabbime yalvardım, namaz kıldım, oruç tutum. Ben bu halde bundan doalayı niyaz edip ağlarken Melek bana geldi, Ben de ona: Bana söyle, tasdik edenlerin (yada sadaka verenlerin) ruhları zalimlere şefaat eder mi yoksa babaların oğullarına şefaat etmesi söz konusu mudur? dedim. Şöyle dedi:
Kıyamet gününde ayırt edici hüküm verilecektir. Orada apaçık bir mülk (egemenlik) vardır. O günde bir ruhsat yoktur. Rahman’ın izni olmadan o günde hiç kimse konuşamaz. O günde hiçbir baba oğlundan dolayı, hiçbir oğul babasından dolayı, kardeş kardeşinden dolayı, köle efendisinden sorumlu tutulmayacak. Kimse kendisinden başkasının kederini, endişesini taşımayacak, başkasının üzülmesinden ötürü üzülmeyecek, kimsede ona merhamet etmeyecek, herkes kendisi için korkacak.
Kısacası mahşerde hiçbir insan bir başka insanın yerine sorumlu tutulmayacak. Herkesin derdi kendisine olacak, herkes kendi musibeti için ağlayacak, kendi günahını taşıyacak. Günahını ondan başkası onunla birlikte yüklenmeyecek.
Lokman Süresi 34. Ayet: Saatin ilmi muhakkak Allah’ın indindedir. Yağmuru O indirir, Rahimlerde olanı O bilir. Hiç bir kimse yarın ne kazanacağını bilemez, hiçbir nefiste hangi yerde öleceğini bilmez. Muhakkak ki Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır.
Kaynak: İbn Kesir / İbn Kesir Tefsiri (Tefsiru’l Kur’an’il Azim) / C: VIII / bkz: 423-461