!-- Petal Search Webmasteer -->
Cevaben deriz ki; Bunun hiçbir geçerli tarafı yoktur. Çünkü yüce Allah “Ta ki insanların peygamberlerden sonra Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın! Allah izzet ve hikmet sahibidir (Nisa 165).
Yani Allah, müjde ve uyarılarla kitaplarını ve peygamberlerini göndermiş, sevdiği ve hoşnut olduğu şeylerle sevmediği ve hoşnut olmadığı şeyleri açıklamıştır ki, mazeret öne sürmek isteyen hiç kimsenin böyle bir şey yapabilecek durumu kalmasın.
Nitekim yüce Allah şöyle buyurur:
Eğer biz, bundan (Kur’an’dan) önce onları bir azapla helak etseydik, muhakkak ki şöyle diyeceklerdi:
Ya Rabbi! Bize bir elçi gönderseydin de şu aşağılığa ve rüsvaylığa düşmeden önce ayetlerine uysaydık (Taha 154). Yüce Allah yine şöyle buyurur: Yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde, Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uysak ve müminlerden olsaydık olmaz mıydı (Kasas 47) derler (9)”
Nitekim Resulüllah (s.a.v):
“Kötülüğün işlenmesinden Allah’tan daha çok rahatsız olan yoktur. Nitekim açık ve gizli fuhşiyatı bu yüzden haram kılmıştır. Övülmeyi Allah’tan daha çok seven yoktur. Allah (c.c) kendisini bu yüzden övmüştür. Mazerete yer bırakmamayı ondan daha çok seven yoktur. Peygamberleri ve kitaplarını müjdeleyici ve uyarıcı olarak bu yüzden göndermiştir (10)”
Kaynak: İbn Kesir / Tefsiru’l Kur’an’il Azim (İbn Kesir Tefsiri) / C:3 / bkz: 392