Etiket: Michel de Montaigne / Mutluluk ve Yaşama Sanatı

▬ Herkes kendisi için bir derstir. Yeter ki insan kendisini yakından görmesini bilsin ▬ Kendini az olduğundan göstermek, alçak gönüllülük değil budalalıktır. Kendine değerinden az paha biçenler ise korkak ve pısırıkça davranmış olurlar ▬ Bir kapının kapalı olduğunu anlamak için, önce o kapıyı itmek gerekir ▬ İnsanın yapısı öyle karmaşıktır...

▬ Her iyi cilalanmış deri; pabuç değildir. ama her iyi yapılmış pabuş içindeki ayağın biçimini belli eder ▬ Hiçbir şey öfke kadar insan düşüncesini bozamaz ▬ Tehlikelerden kaçmakta aşırı telaşa düşmek, kendimizi tehlikenin kucağına atmanın en kestirme yoludur ▬ Doğru dürüst adım atıp yürümesini bilmeyen bir insanla gerçeği aramaya çıkmanın...

Ünlü bir nükte vardır eskilerden. Konusu şöyle: Bir adam Roma’da büyüklere dalkavukluk eder dururmuş. Bir gün gelmiş, sabah akşam yanlarında bulunup arkalarında dolaşmaktan yorulmuş. Dalkavukluktan kurtulmak için kendini kangren hastalığına  tutulmuş gibi göstermiş. İyice inandırıcı olayım diye bacaklarını ovduruyor, sardırıyor, velhasıl kangrenli bir hasta ne yaparsa aynısını yapıyormuş. Sonunda ne...

Toplum için yüklendiğimiz görevlerde dikkatimizi, adımlarımızı, sözlerimizi, alın terimizi, gerekirse kanımızı esirgememeliyiz. Ama gelip geçici ve tesadüfen getirdiğimiz bu görevlerde kafamız rahatını, sağlığını yitirmemelidir. Pasif olmamalı, ancak öfkesiz ve tutkusuz kalmalıdır. Ruhumuz eylemlerde pek çaba harcamaz. Düşünsenize uykuda bile rüya görür, eylem içindedir hiç yorulmadan. Ama onu coşturmada ölçülü davranmalıyız....

Kendimi kaptırmamaya çalıştığım çocukça bir huyumuz vardır. Kendi dertlerimize dostlarımızı acındırmaya çalışmak; kendimize vah vah dedirtmek. Bunun için başımıza gelenleri öylesine büyütür şişiririz ki karşımızdakini ağlatmak isteriz. Diğer insanları kendi dertleri karşısında soğukkanlı gördüğümüz zaman överiz. ama aynı soğukkanlılığı bizim dertlerimize karşı gösterdiler mi onlara kızarız, küseriz. Yalnızca dertlerimizi anlamaları...

Yılların elimizden çekip aldığı yaşama zevklerini dişimiz tırnağımızla savunmalıyız. Sağlığım yerindeyken de, hastalık zamanlarında da canımın istediğini yapmaya her zaman devam ederim. İçimden gelen isteklere büyük bir güvenim vardır. Çivi çiviyi söker diye düşünüp acıyı acıyla gidermem Hele ilaçlardan nefret ederim, bence insanı hastalıktan daha fazla rahatsız eder bunlar. Karnımız...

İnsanoğlunun bizleri en çok şaşırtan davranışları Bilgeye öğrencileri; İki sorumuz var demişler. Bilge: Sorun demiş İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir? Bilge: Hepsi demiş ve bir sır sıralamaya başlamış; ► Çocukluktan sıkılırlar,  Büyümek için acele ederler ama büyüdükçe de çocukluklarını özlerler ► Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, sonra sağlıklarını...

Kendimize, bir arka bahçe, bir oksijen çadırı, kısacası yalnız bizim için olan, bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü yaşamalı, gönlümüzce saltanatımızı kurmalıyız. Orada hiçbir yabancı konuğa yer olmamalı. Sadece kendi kendimizi ağırlamalı, her gün hatırımızı sormalıyız. Karımız, çocuğumuz, adamlarımız ve beş paramız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. O kadar ki,...

İnsan düşüncesi, başkalarının düşüncesini hiçe sayan böyle bir yola saptı mı, yanlış yola girmiş olur. İster sözlü olsun, ister davranışlarla, zorbalığın her çeşidinden nefret ederim. Düşüncemizi duyular yoluyla aldatan gösterişlere her zaman karşı koymuşumdur. Üstün sayılan insanlara yakından bakınca anladım ki, çoğu herkes gibi insandır. Yüksek mevkilerde sağ duyuya az...

Bilmek ve bilmemek nedir? Öğrenimin amacı ne olmalıdır? Mertlik, tok gözlü olmak ve doğruluk nedir? İyi olana özenmekle aç gözlülük, yöneticilere bağlı olmakla kölelik, özgür yaşamakla keyfine göre yaşamak arasında ne gibi farklar vardır? Bilmek ve bilmemek nedir? Öğrenimin amacı ne olmalıdır? İşte öğrencilere bunlar anlatılmalıdır İnsanın zihnine dolduracağımız ilk...