ref: refs/heads/v3.0

Kur’an ve Sünnete Göre Tesettür Ölçüsü

Kur’an ve Sünnete Göre Tesettür Ölçüsü
24 Ağustos 2021 06:14
966

setr-i avret yani avret yerini örtmek, tesettür farz mı, örtünme şekli ile ilgili ayetler, nur suresi 31. ayet elmalılı hamdi yazır, hicab ayeti tefsiri


Dinimizde erkeğin ve kadının avret yerlerini örtmesi konusu tartışma götürmeyecek derecede açık, kesin ve şekli belirli bir hükümdür. Fakat son zamanlarda değişik sebeplerle tartışma konusu yapılmaya başlanmıştır. Biz de bu konudaki şüpheleri gidermek için bu temel farzın ne olduğunu değişik yönleri ile ele alacağız. 

Avret yerlerini örtmek farzdır.

Bu konudaki ilahi emir kesindir. Bu emir her mümine verilmiştir ve kıyamete kadar geçerlidir. Yüce Allah namaz gibi örtünmeyi de kesin hükme bağlamış, bunu insanların keyfine ve tercihine bırakmamıştır. Örtünme şekli, şahsa ve duruma göre az çok değişse de hüküm değişmez. Böyle olması rahmettir. O, aynı zamanda örtünmenin bir insan, aile ve cemiyet için ne kadar gerekli olduğunu da göstermektedir.

Akıllı her erkek ve kadın emredilen yerlerini örtmekle yükümlüdür.

Örtünme, Kur’an ve Sünnet’te açıkça emredilmiş, kimlerin ne zaman, nerede, ne şekilde örtüneceği bildirilmiştir. Bütün İslam alimleri örtünmenin farz olduğu konusunda görüş birliği içindedir.

Örtü ayeti indikten sonra bütün Müslüman kadınlar bu emri istenen şekilde uygulamaya başlamışlardır. Son asır hariç, hiçbir devirde Müslüman kadının örtünmesi tartışma konusu yapılmamıştır.

Örtünme bir adet değil ibadettir. Adet olduğu için örtünenler de vardır. Fakat her mümin kadın, örtünün yüce Allah’ın emri olduğunu bilerek örtünmeli, böylece adeti ibadete çevirmelidir.

Kur’an ve Sünnette örtü için ölçüler verilmiş fakat tek tip kıyafet belirlenmemiştir. Bunun için her kadın, verilen ölçülere uymak şartıyla maddi imkanına, iş durumuna, iklim ve çevre şartlarına göre bu emri yerine getirebilir.

Yüce Allah erkeklere şu emri vermiştir: ”Mümin erkeklere söyle: Gözlerini harama bakmaktan çeksinler ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir (1)”

Yüce Allah kadınlara da şöyle emretmiştir: ”Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar. Irzlarını korusunlar. Görülmesi tabii olan yerler hariç ziynet yerlerini açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynet yerlerini izin verilenler dışında kimseye göstermesinler. Bir de ayak bileklerine taktıkları gizli süsler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, (önceki kusurlarınızdan dolayı) hepiniz Allah’a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail olursunuz (2)”

Elmalılı Hamdi Yazır meşhur tefsirinde der ki:

”Bu ayette emredilen şudur: Kadınlar başlarını, saçlarını, kulaklarını, boyunlarını, gerdanlarını ve göğüslerini açık tutmayıp anlatıldığı gibi güzelce örtünsünler. Bunun için onu temin edecek baş örtüsü kullansınlar. Cahiliye (İslam öncesi) kadınları da hiç baş örtüsü kullanmaz değillerdi. Fakat yalnız enselerini bağlar veya arkalarına bırakırlar, yakaları önden açılır, gerdanları ve gerdanlıkları açık olurdu, ziynetleri görünürdü.

İslam önce açıklığı yasaklamıştır. Sonra, kadınların başlarını örtüp başörtülerini yanları ve göğüsleri üzerine sarkıtmasını emretmiştir. Böylece sadece tesettürün farz oluşu değil, aynı zamanda onun ne şekilde olacağı da gösterilmiştir. Kadın edep ve nezaketinin en güzel ifadesi bundadır (3)”

Kadınlara Tesettürü Emreden İkinci Ayet

”Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, evlerinin dışına çıkarken cilbablarını (dış elbiselerini) üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınması ve incitilmemesi için en uygunudur. Allah çok affedici ve çok esirgeyicidir (4)”

Cilbab, bütün bedeni örten elbiseye denir. Kadınların vücutlarını tamamen örttükleri her türlü elbise cilbab yerine geçer (5).

Örtünmenin farz olduğu ikinci yer mescid ve namazdır. Bu konuda ayette şöyle buyrulmuştur:

”Ey Adem oğulları! Her mescide (namaza) gelişte elbiselerinizi giyin (avret yerlerinizi örtün) (6)’

Ayetteki hüküm, Kabe’de yapılan tavafı ve namaz için mescide gelmeyi de içine alır. Buradaki ziynetten maksadın ”elbise ve giysi” olduğu belirtilmiştir. Böylece İslam namaz ve tavaf gibi ibadetlerde avret yerlerinin örtülmesinin farz olduğunu bildirmiştir (7)

Hz. Peygamber (s.a.v) örtünme ile ilgili ayetlerin tefsirini yapmış ve onların nasıl uygulanacağını göstermiştir. Bu konuda çeşitli hadisler vardır.

Biz ikisini nakledeceğiz:

Hz. Âişe (r.ah) anlatır: Bir gün Hz. Ebû Bekir’in kızı Esma ince bir elbise ile Resulullah’ın (s.a.s) huzuruna girmişti, Hz. Peygamber ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: ”Ey Esma! Kadın erginlik çağına ulaşınca onun şu yüzü ve elleri hariç diğer yerlerinin görülmesi helal değildir (8)”

Diğer bir hadiste şöyle buyrulmuştur: ‘

Allah erginlik çağına girmiş bir kadının namazını başörtüsüz kabul etmez (9)’

İmam Ebu Hanife’ye (rah) göre, namaz içinde örtülmesi farz olan bir uzvun dörtte biri kadar kısmı açılırsa namaz sahih olur, fakat açılan kısım uzvun dörtte birini geçerse namaz bozulur. Cinsel uzuv ve arkadan ise, elin içi kadar az bir yer bile açılsa namaz bozulur. Ebu Yusuf’a göre bir uzvun yarısı esas alınmıştır. Yarıdan azının açılması namaza zarar vermezken, fazlası namazı bozar.

Bu hüküm normal durumlarda böyledir. Eğer bir erkek veya kadın avret yerlerini örtecek elbise bulamaz ise o durumda namazını imkanı olduğu şekilde kılar (10).

Bu zaruret halidir. Zaruret olunca, normal durumda yasaklanan şeyler serbest olur. Bu zaruret devam ettikçe, ruhsat da devam eder.

İmam Şafi’ye (r.ah) göre ise avret yerinden herhangi bir kısmın açılması namazı bozar (11)

Kaynak: Turan Yazılım – Mürşit 5 – İlmihal – Kadın Ve Aile İlmihali

1-Nûr 24/30. 2-Nûr 24/31. 3-bk. Elmalılı, Hak Dini, 6/15 (Azim Dağıtım). 4-Ahzâb 33/59. 5-Kurtûbî, el-Câmi’ li-Ahkâmi’l-Kur’ân, 14/232 Nesefî, Tefsîru’n-Nesefî, 3/455 Âlûsî, Rûhu’l-Meânî, 22/127 Elmalılı, Hak Dini, 6/337. 6-A’râf 7/31. 7-Ebû Bekir Cessâs, Ahkâmü’l-Kur’ân, 4/205. 8-Ebû Davud, Libâs, 31 Heysemî, ez-Zevâid, 5/137. 9-Ebû Davud, Salât, 84 Tirmizî, Salât, 160 İbn Mâce, Tahâret, 132 Ahmed, Müsned, 4/151, 218, 259. 10-Kâsânî, Bedâi, 1/544-545 (Beyrut 1997). 11-bk. Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, 2/68 Şâfiî, el-Ümm, 1/77 Zühaylî, el-Fıkhü’l-İslâmî, 1/585-586.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.