Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür:
1– İhlas: Bilindiği gibi bütün ibadetlerin temelini ihlas oluşturmaktadır. İhlasın olmadığı yerde şirke kapı açılır. Bununla ancak Allah’ın rızası kastedilmektedir. Kur’an’ı herhangi bir şeye araç yapmamalıdır. Allah’ı görmese de onun kendisini gördüğünü unutmamalıdır. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) şu sözü daima hatırlanmalıdır. “Ameller niyetlere göredir. Herkes niyetinin karşılığını görür.
2- Misvak: Kur’an okuyacak kişi ağız temizliğine dikkat etmelidir. Çünkü ağız, Kur’an’ın yoludur. Allah Resulü (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kul, misvak kullanıp (ağzını temizler) sonra namaza başlarsa, arkasında bir melek durup, onun okuyuşunu dinler, ona o kadar yaklaşır ki, ağzını ağzına koyar, okuyucunun ağzından bir şey çıkar çıkmaz, meleğin karnına girer (yerleşir). Kur’an için okumaya başlamadan önce ağızlarınızı temizleyiniz.
3- Abdest: Zikirlerin en üstününü Kur’an-ı Kerim tilaveti olması hasebiyle imkan ölçüsünde abdestli olmaya gayret edilmelidir.
4- Temiz bir yer ve temiz bir elbise: Kur’an tilaveti ibadet olduğundan ciddiyet ve ihtiman gerektirir. Yukarıda okunanı melek ve cinlerin dinlediğinden bahsetmiştir. Böyle dinleyici konukların elbette güzel bir ortamda ve iyi bir kıyafette ağırlamak, okunan kelamın şanına layık olacaktır.
5- Kıble: İmkan varsa okuyucu kıbleye yönelerek Kur’an okumalıdır.
6- Sabah vaktini tercih etme: İnsanların uykularının en tatlı yerinde dinleyip rahatlar yada sabah namazını kılıp tekrar uyurlarken Allah kelamıyla baş başa olmak büyük mutluluktur. İnsanlar gaflette iken yapılan ibadet daha makbuldür. Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle dua etmiştir. “Allah’ım! Ümmetim için gündüzün ilk vaktinin (yani bu vakitte yaptıkları işi) bereketli kıl!”
7- Oturarak okuma: Allah kelamını okuyacak kimse oturarak okumaya çalışmalıdır. Bu, okunanı anlamaya, düşünmeye, üzerinde yoğunlaşmaya daha uygun bir şekildir.
8- Mütevatir kıraati okuma: Bu, genelde toplumu ilgilendirmese de, uzman okuyucular şaz kıraatleri değil de, mütevatir okuyuş türlerini tercih etmelidirler. Özellikle bu hususa, toplum içinde Kur’an tilavet edilirken dikkat edilmelidir.
9- Yüzünden okuma: Kur’an-ı Kerim’i mushafa bakarak okumak daha sevaptır. Bunda, hem okuma hemde yüzüne bakma gibi birden fazla eylem vardır. Sahabe ve onların izleyicileri yüzünden okumayı, ezbere okumaya tercih ederlerdi. Gazali’nin naklettiğine göre, Hz. Osman (r.a.) Kur’an-ı Kerim’i yüzünden çok okuduğu için iki mushaf eskitmiştir.
10- Düzenli okuma: Her Müslüman, iş ve konumuna göre, bir Kur’an-ı Kerim okuma ibadet plan ve programı çıkarmalıdır. Mümkün olduğunca buna riayet etmelidir. Bir gün hatim indirip yirmi dokuz gün mushafın yüzünü açmamaktansa, her gün birer cüz okumayı tercih etmelidir. Okuyucunun süreklilik arz etmesinde kul için fayda vardır. Üç günden daha az bir sürede Kur’an’ın tümü okunmamalıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kur’an’ı üç günden daha az bir sürede okuyan onu anlamamıştır.”
11- İstiaze: Kur’an okumaya başlanırken Allah’a yakarılarak, kendisiyle Allah kelamı arasına girmemesi için şeytandan O’na sığınılmalıdır. Bir ayette şöyle buyrulmuştur: “Kur’an okuyacağın zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.”(1)
12- Yüksel sesle okuma: Eğer kişi riyaya düşme korkusu taşımıyorsa, yüksek sesle okumalıdır. Çünkü bunun okuyanın kalbini diri tutma, kendisini okunanı düşünmeye verme, onu dinlemeye yönelme gibi faydaları vardır. Ayrıca bu tarz, uykuyu giderir, okuma aşk ve heycenını arttırır, burada bir noktaya dikkatleri çekmek istiyoruz. Oda bazılarının yüksek sesle okumayı bağırmayla karıştırmalarıdır. Kur’an’ı bağırarak okuma, adaba mugayirdir.
13- Güzel sesle okuma: Sesin Allah vergisi olduğu bir gerçektir. Herkesin sesi güzel değildir. Ancak Yüce Kitabı okuyan herkes, mümkün olduğunca sesini güzelleştirmeye çalışmalı, o yüce kelama uygun bir ahenk bulmalıdır. Bu konuda Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kur’an’ı seslerinizle süsleyin” Başka bir hadiste de şöyledir: “Kur’an’ı seslerinizle güzelleştiriniz. Şüphesiz güzel ses, Kur’an’ın güzelliğini arttırır.”
14- Tertil: Bu nokta daha önce, yukarıda, ele alındığı için tekrar etmiyoruz.
15- Kur’an herhangi bir maddi menfaat için tilavet edilmemeli: Kimi durumlarda insanların niyetleri bozulmakta, başta okuduklarına karşılık verilen hediyelerin zamanla maddi beklentiye dönüştüğü görülmektedir ki bu, Kur’an’ın ruhuna aykırı bir davranıştır.
16- Huşu’ve tedebbür: Bu tür okuyuş iyi bir Arapça bilgisini gerektirmektedir. Huşu içinde olan insan, her ne kadar okuduğunu anlamasa da okuduğu ile hallenebilir. Bu hal, onu Kur’an’ın atmosferine götürür ki kelamullahtan maksat da budur. Arapça bilmeyenler, okudukları ayetlerin neden bahsettiğini öğrenmek için meallere başvurabilirler. Ancak bu meallerin Allah’ın kelamının kendisi değil onun bir yorumu olduğunu unutmamalıdır.
17- Esnemek: Esnemek, insanın psikolojik olarak Kur’an tilavetine uygun olmadığının belirtilerinden biridir. Kendisini bu durumdan kurtarmaya çalışmalıdır. Kur’an okumayı daha uygun bir vakte tehir etmelidir.
18- Ağlama: Kur’an dinlenirken ağlamanın kalbi yumuşattığı şu ayette ifade edilmiştir: “Hem ağlayarak secdeye kapanıyorlar, (hem de Kur’an’ı dinlemek) onların kalp yumuşaklığını artırıyor.”(2) Kur’an dinleyicilerin halini böyle tasvir ederken, Allah Resulü de okuyanların ne halde olması gerektiğini belirterek şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Kur’an tesirli (hüzün ile) indirilmiştir. Onu okuduğunuz zaman ağlayınız. Ağlayamazsanız, ağlar gibi yapınız (ağlamaya çalışınız)”
19- İcabet: Bu da Arapça bilgisi gerektirmektedir. Ayetlerde rahmetten bahsediliyorsa, bu talep edilmeli; azaptan söz ediliyorsa, bundan Allah’a sığınılmalı, okunan ayet tenzih ayeti ise Allah (c.c.) tenzih edilmedir.
20- Kur’an’ı tertip üzere okuma: Yüce Kitabın çeşitli ayetleri bir araya getirilerek okunmamalıdır. Bir surenin tamamı ya da bir bölümü okunmalıdır ki, siyak – sibak ilişkisi korunmuş olsun. Baştan sona doğru okuma tercih edilmelidir.
21- Yerine göre okuma: Bununla şunu kastediyoruz: Her meclise uygun ayetler seçip okumak, o meclisin mana ve ruhuna uygun düşer. Örneğin güzel bir münasebet için toplanıldığında, tebşir, müjde ayetleri okunmalıdır. Yok eğer, ölüm, afet gibi bir olay için bir araya gelinmişse, ona göre ayetler seçilmelidir. Bu, eski ve yeni alimlerin büyük önem verdiği bir konudur.
22- Tekbir: Vedduha suresinden itibaren okunan her sureden sonra, tekbir getirmek sünnettir. Bunun ülkemizde yaygın olan şekli şu şekildir: Allahü ekber. La ilahe illallah hüvellahü ekber. Allahü ekber ve lillahilhamd. Beyhaki bununla ilgili rivayetleri toplamıştır.
23- Hatim duası yapma: Böyle bir ibadetten sonra yapılacak halisene duaların kabul edilmesi büyük bir ihtimaldir. Sahabe ve onlardan sonrakiler, Kur’an’ı hatmettikleri zaman aile efradıyla birlikte dua ederlerdi. Hatim duası yapılacak yere gelerek buna katılmak adetlerindendi.
24- Okunan Kur’an ile amel etme: Bütün bunlardan sonra işin özü şudur ki, Kur’an rehber bir kitaptır. Okunması ve anlaşılması, bütün boyutlarıyla yaşanması içindir. Hayata aksetemyen, Kur’an tilaveti, amacının dışında bir okuma eylemine tabi tutulmaktadır.
Yukarıda saydığımız bütün maddeler, Yüce Kitabın, insanı manevi ve psikolojik olarak eğitip onun gelişmesine katkı sağlayarak yaşamasına imkan ve zemin hazırlamasına yöneliktir.
Kaynak: Diyanet İlmi Dergisi / 2007 / Sayı: 2 / bkz: 87-90
(1-Nahl suresi 98) (2- İsra suresi 109)