DOLAR
19,0510
EURO
20,5023
ALTIN
1.211,97
BIST
5.031,98
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Parçalı Bulutlu
19°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
11°C
Salı Az Bulutlu
8°C
Çarşamba Az Bulutlu
11°C

Kur’an Nedir ve Tanımı Nasıldır?

Kur’an Nedir ve Tanımı Nasıldır?
23 Temmuz 2021 05:00
0

Kur’an-ı Kerim, insanın hidayete kavuşması ve doğru yolu bulması için Allah tarafından gönderilmiş son Kelamdır

Müslüman toplulukların Kur’an karşısındaki tutumu konusuna geçmeden önce Kur’an’ın mahiyetiyle ilgili küçük bir girişte bulunmak faydalı olacaktır. Öncelikle belirtelim ki, Müslümanların Kur’an’a bakış açılarını belirlemede en etkili rolü, onların Kur’an’ın mahiyetiyle ilgili anlayışları oynamaktadır.

Kur’an’ın mahiyeti söz konusu olduğundan da sorulacak ilk soru Kur’an nedir? Bu soruya her Müslümanın Allah’ın (c.c) insanlığa gönderdiği son Kelamıdır şeklindeki cevapları, Kur’an’ın mahiyetiyle ilgili bizlere önemli açılımlar suınmaktadır.

Klasik tanımla ifade edecek olursak;

Kur’an: Hz Peygamber’e (s.a.v) indirilen, mushaflarda yazılan, tevatürle nakledilen, tilavetiyle teabbüd olunan mu’ciz bir kelamdır.

Evet, Kur’an-ı Kerim, insanın hidayete kavuşması ve doğru yolu bulması için Allah tarafından gönderilmiş son Kelam’dır. Kur’an’ın kendi ifadesiyle söyleyecek olursak ‘…(bu) bir Kitap’dır ki, hikmet sahibi, her şeyden haberi olan (Allah) tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış, sonra da güzelce açıklanmıştır.

Yukarıdaki genel tanımın tarifi arka planını açıklamaya geçmeden önce Kur’an’ın mahiyeti ile ilgili birkaç hususun altını çizmek gerekmektedir.

Her şeyden önce Kur’an, dini metinler arasında kendi kendine referansta bulunan ve bu özelliği ile hem kendisinin farkında olduğunu gösteren hem de kendi kendini açıklama imkanı sunan eşsiz bir kelamdır.

Kur’an’ı diğer kitaplardan farklı kılan biz başka özellik de kendisinden nasıl istifade edileceğini ona şartsız ve kayıtsız yaklaşanlara bildirmesidir.

Fazlurrahman’ın da belirttiği gibi Kur’an sadece betimleyici (ihbari / descriptive) değil aynı zamanda tayin edicidir de (inşai / prescriptive). Başka bir ifadeyle Kur’an sorunları tasvir ve teşhis etmekle kalmaz, onların çözümü için alternatifler ortaya koyar.

Kur’an’ın mahiyetiyle ilgili göz ardı edilemeyecek önemli bir diğer nokta da insanın Kur’an’la olan ilişkisinde kendisini gösteren farklı süreçlerdir. Müslümanın Kur’an’la kurduğu diyalog sığ, zihinsel, soyut ya da bilgisel bir ilişki değildir.

Her ne kadar anlaşılmaya müheyya bir metin olarak bu tür ilişkilerin varlığı göz ardı edilmezse de Kur’an’ın öncelikli fonksiyonlarından birisi olan rehberliğinden dolayı hidayet gibi, epistemolojik inceleme sınırlarını aşan süreçler de vardır.

Bu nedenle Kur’an’a teorik bir malzeme yığını, anlamı araştırılan bir mevzu, bir nesne ya da Müslümanların bireysel ve toplumsal yaşamlarına ait somut önerileri olmayan herhangi bir kitap olarak bakılamaz.

Evet Kur’an, Müslümanların varoluşunu önceleyen bir kitaptır. O sadece bir bilgi kaynağı değil, aynı zamanda bir varlık kaynağıdır da. Bu tespit bizi, Kur’an’ın bir metin olarak günümüze kadar gelmesi ile bir varlık ve değer kaynağı olarak gelmesi arasındaki farkı fark etmeye zorlamaktadır.

Bu farkın fark edilmemesi, Kur’an’ı anlamayı da anlamsız kılmaktadır. Şayet bu önemli fark fark edilirse, Kur’an’ın anlamı da anlamlaşacaktır. Özetle Kur’an, kendisini doğrudan Allah’a nispet etmekle (Kelamullah) Müslümanların ve Müslümanlığın varoluşunu öncelemektedir.

İnananlar varlıklarını önceleyen bu değer kaynağını kendilerine uyarlamaya çalışmamışlar, bilakis kendileri onun rehberliğinde onun değerler dünyasına etkin bir şekilde katılmışlardır.

Böylece Kur’an’ın anlaşılmasının Müslümanlar için varoluşsal bir esas olması, onunla irtibatın hiçbir zaman kopmadığı ve kopmayacağı anlamına gelmektedir.

Ayrıca Müslümanların Kur’an’la olan bu varoluşsal ilişkisi onlara dindarlıklarını okuma ve dinleme imkanı vermektedir. Kur’an’ın mahiyetiyle ilgili bu yaklaşımları açık bir şekilde bizlere özetleyen bir nebevi hadisle bitirmek istiyoruz;

‘Kur’an aranızda bir hakem ve hüküm kaynağıdır. O, hak ile batılı ayırt eden ölçüdür. Onda her şey ciddidir. Kim baskıdan ve zalimden korkarak ona karşı güveni ve inancı sarsılırsa, Allah’da onu helak eder. Onda sizden evvelkilerin haberleri vardır. Onda sizden sonrakilerin de haberi vardır. Kim onun dışında bir hidayet ararsa Allah onu saptırır. O, Allah’ın en sağlam ipidir. O hikmetli bir zikir, hikmet yüklü bir hatırlatmadır.

O dosdoğru yoldur. O, kendine uyanları hevalarına uymaktan korur. Lisanlar ve beyanlar onun sayesinde herhangi bir iltibasa maruz kalmazlar. Alimler ona asla doyamazlar. Kur’an çok tekrar etmekle eskimez ve usanç vermez. 

İnsanı şaşırtan, hayrete sevk eden güzellikleri bitmez, tükenmez. Bu öyle bir kitaptır ki, cinler onu dinlemeye kendilerini saldıkları zaman şöyle demek mecburiyetinde kaldılar: ‘Biz çok farklı, hayret ve hayranlık verici bir kitap dinledik. Bu kitap doğruluğa götürüyor. Biz de hemen ona inandık (Cin 1)’.

Onu konuşmasına esas alan doğru konuşmuş olur. Onunla amel eden mutlaka mükafat görür. Kim onunla hüküm verirse, adaletle hükmeder. Kim ona çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur.

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı / Kur’an’ın Nüzülünün 1400. Yılı Anısına Diyanet İlmi Dergi Kur’an Özel Sayısı / bkz: 456-459

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.