Muhterem Müslümanlar!
Cenab-ı Allah tarafından insanlara rehberlik yapmak üzere pek çok peygamber gönderilmiştir. İlk peygamber Hz. Adem, son peygamber de Hz. Muhammed‘dir. Hz.Muhammedden sonra artık peygamber gelmeyecek ve onun getirdiği din kıyamete kadar baki kalacaktır.
Allah tarafından gönderilen peygamberlerden biri de Hz İsa’dır. Hz İsa Kudüs’e yakın bir beldede Hz.Meryem’den babasız olarak doğdu. Bu doğum, Cenab-ı Allah’ın bir mucizesidir. Nitekim Yüce Mevla şöyle buyurur:
“(Meryem), onlarla kendi arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail’i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü. Meryem, Senden Rahman’a sığınırım. Eğer Allah’tan çekinen biri isen (bana kötülük etme) dedi. Cebrail, Ben ancak Rabbimin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim dedi.
Meryem, Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?dedi. Cebrail, Evet, öyle.Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle taktir ettik. Bu zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir dedi. Böylece Meryem çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi (1)”
“(Meryem), Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?”dedi. Allah, “Öyle ama Allah dilediğini yaratır. O bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece “ol” der ,o da hemen oluverir (2)” dedi.
Kur’an-ı Kerim‘de; “Şüphesiz Allah katında (yaratılışları bakımından) İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona ol dedi. O da hemen oluverdi (3)” buyrularak Hz İsa’nın babasız yaratılması, Hz. Adem’in babasız ve annesiz yaratılmasına benzetilerek Allah’a göre bunun kolay bir iş olduğu açıklanmıştır.
“Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: ‘Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın! Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi’ Bunun üzerine Meryem, ‘çocukla konuşun diye’ona işaret etti.’ beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?’ dediler. Bebek şöyle konuştu:
‘Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. Bana Kitab’ı (İncil’i) verdi ve beni bir peygamber yaptı. Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti. Beni anama saygılı kıldı. beni azgın bir zorba kılmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selam (esenlik verilmiştir). ‘Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur.
Aziz Müminler!
Hz.İsa’nın bu şekilde toplum huzurunda konuşması, Allah’ın kulu olduğunu söylemesi büyüdükten sonra kendisine “Allah’ın oğlu” olduğu şeklindeki bir isnadın reddedilmesi hikmetine dayanmaktadır.
Hz İsa (a.s), hak dine davet görevini İsrail oğulları içerisinde yürüttü. İsrail oğullarının içine düştüğü dini ve ahlaki çöküntüden kurtarmak, Tevrat’ın terk edilmiş hükümlerini hatırlatmak ve görülen aksaklıkları düzeltmek için İncil ile bu görevini sürdürüyordu.
Hz İsa (a.s) İsrail oğullarını sürekli olarak Tevrat’a uymaya çağırıyor ve “Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmam için gönderildim ve Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin (5)” diyordu.
Öncelikle Hz İsa (a.s), tevhide (tek Allah’a inanmaya) çağırıyor ve Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle şöyle diyordu:
“Ey kitap ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah katında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, ‘(Allah) üçtür’ demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Vekil olarak Allah yeter (6)”
İkinci olarak da Hz İsa(a.s), Yüce Allah’a ibadet etmeye davet ediyordu. Nitekim Kur’an-ı Kerim, bunu şöyle naklediyor:
“Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O’na ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur (7)”
“Ben, onlara sadece bana emrettiğin şeyi söyledim: Benim de Rabbim, sizin de rabbiniz olan Allah’a kulluk edin(dedim). Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit (ve örnek)idim. Ama beni içlerinden aldığında, artık üzerlerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeye hakkıyla şahitsin (8)”
Değerli Müslümanlar!
Hutbemi, Hz İsa’nın ömrünün son günlerini anlatan şu ayetlerle bitirmek istiyorum:
“Hani Allah, şöyle buyurmuştu: Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim. Seni inkar edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim (9)”
“Biz, Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih‘i öldüremediklerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler. Fakat Allah onu kendisine yükselmiştir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir (10)”
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı / Minberden Öğütler / bkz: 179-181
(1- Meryem Süresi 17-22. Ayet) (2- Al-i imran Süresi 47. Ayet) (3- Al-i İmran Süresi 27-34. Ayet) (4- Meryem Süresi 27-34. Ayet) (5- Al-i İmran Süresi 50. Ayet) (6- Nisa Süresi 171. Ayet) (7- Al-i İmran Süresi 51. Ayet) (8- Maide Süresi 117. Ayet) (9- Al-i İmran süresi 55. Ayet) (10- Nisa Süresi 157-158. Ayet)