Ey Salik…! Bilmelisin ki; Eğer bir kimsenin Allah Teala hazretlerinin zikr-i ilah indinde kalpleri korkup ve tüyleri ürperen açıklar ve sadıkların medihleri hakkında olup yukarıda zikri geçen; İnnem’el mü’minune (8/2) kavl-i şerifinden haz ve nasibi olmaz ise… caba… o kimsenin nasibi nasıl şey olur?
İmdi, sen kalbin gafil olduğu halde Allah yahut Lailaheillallah dediğin zaman acaba senin ol İnnem’el mü’minune (8/2) kavl-i şerifinden nasibin olur mu…?
Haşa, sümme haşa, olmaz…!
Hasılı….
Bir kimse ki, onun kalbi o İnnem’el mü’minune kavl-i şerifinin nasibinden hali ola, imdi onun ile puta ibadet edenin arasında ne fark vardır?
Ve…
Onun ile taş ve kayanın arasında ne fark vardır?
Bil ki…! Arada hiç bir fark yoktur…!
Ve bu davaya;
Sümme kaset kulubüküm min ba’di zalike fehiye kelhıcerati ev eşeddu kasveten
Sonra bunun ardından kalpleriniz yine kaskatı kesildi… (2/74) ayet-i kerimesi işarettir ki,
Manayı şerifi;
Ben Azim’üş şan, sizler görüp de ibret alasınız diyerek önünüzde cenazeyi dirilttikten sonra yine kalbiniz katı oldu… çünkü sizin kalbiniz taşlar gibidir. Belki katılık cihetinden daha da dehşettir… demektir.
Allah Teala hazretlerini zikr ederken korkmamak ve tüyleri ürpermemek sebebiyle hacer ve şecar makulesinden bulunan mü’minin kalbi gafil olursa… Acaba kafirin kalbi nasıl olur?
Muvahhidin kalbi böyle olduğu surette acaba münkirin kalbi nasıl olur?
Ve dahi…
Zikri daim zakirin kalbi böyle olduğu surette acaba gafil gayr-i zakirin kalbi nasıl olur?
Artık onlar;
Ülaike hümül gafilun (71//179) Gafillerin ta kendileridir bunlar ayet-i kerimesiyle mevsufin olurlar ki…
Küfürlerinin cezası olarak girecekleri cehennemden haberleri bile yoktur. basiretleri… fehm’leri açılmamıştır…
Adeta bunlar şaşkın haldedirler ki bunlar;
Ve lekad zere’na ilcehenneme kesiyren minelcinni vel’insi lehüm kulubün la yefkahune biha ve lehüm a’yünün la yubsirune biha ve lehüm azanün la yesme’üne biha ülaike kel’en’amil belhüm edali… (7/179)
Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık. Kalpleri var bunların onlarla anlamazlar, gözleri var bunların onlarla göremezler, kulakları var bunların onlarla işitmezler. Davarlar gibidir bunlar… belki daha da şaşkın ayeti kerimesiyle tafsil edilmişlerdir.
Kaynak: Ahmed b. Muhammed Gazali / El Tecrid Fi Kelimetüt’Tevhid / 91-93