Kefaret, sözlükte gidermek ve örtmek manasındadır. Istılahta ise bozulan bir gün orucun yerine iki kameri ay peş peşe oruç tutmak veya altmış fakiri sabah ve akşam doyurmak demektir.
Kefaret orucu, kameri aylardan birinin ilk gününde başlanırsa iki ay peş peşe tutulur. Bu aylardan ikisi de yirmi dokuzar gün olsa bile iki tam ay oruç tutulduğu için kefaret tamamlanmış olur. Ayın ilk gününde değil de başka bir günde başlanırsa hiç ara vermeden altmış gün oruç tutularak kefaret ödenir.
Yaşlı veya hasta olup kefaret orucu tutmaya gücü yetmeyen kimse, kefaret olarak altmış fakiri sabah ve akşam doyurur. Her günlük yiyecek bir fitre miktarıdır
Fitre miktarı olan bu para veya yiyecek ayrı ayrı altmış fakire verilebileceği gibi her gün bir fitre miktarı olmak üzere altmış günde bir fakire de verilebilir (Şafi mezhebine göre hem gıda maddesi olarak ve hem de altmış fakire ayrı ayrı verilmesi şarttır)
Kefaret gerektirecek şekilde orucunu bozan kimse aynı gün oruç tutmayacak derecede hastalanır veya kadın ay hali olursa kefaret düşer. Ancak hastalığın kendi isteği dışında olmalıdır. Kendisi hastalığa neden olursa kefaret düşmeyeceği gibi yolculuğa çıkmasıyla da kefaret düşmez.