Anne olan kimsenin, oğlunun bütün hayatı boyunca mesut bir yuva kurabilmesi ve bu saadetini devam edebilmesi için gelin hakkında uyması gereken bazı görevleri vardır.
Her evde alışılagelen bir yaşayış tarzı mevcuttur. Evlerdeki vaziyetler değişik olduğu gibi her insanın da ahlakı değişik değişiktir. Yeni gelen gelin o evin için deki garip bir kuşa benzer.
Bu sebeple yeni geldiği evin durumunu ve evdekilerin ahlakını bilemez. Buna iyice alışıncaya kadar ufak tefek hatalar işleyebilir ve bu hataların bulunması mutlaktır, işlediği ufak tefek hatalar gelini hem üzer ve hem de sıkar, işini bilen ve halden anlayan bir kayınvalde sabırla tatlı dil ve güler yüzle gelinin hatalarını düzeltmesini sağlar.
Ona bilmediği şeyleri öğreterek eve alıştırır. Gelinin yaptığı işler içinde beğendikleri olursa onu methederek gönlünü almalı ve daha rahat hareket etmesini sağlamalıdır.
Geline her hususta öz evladı gibi davranmalı ve yemek, giymek hususunda dinin emirlerine uymasını kendisinden istemelidir. Bu şu demektir: Kaynana sanki yeni gelin olmuş gibi eski günlerini hatırlamalı ve gelinine karşı kaynanasının kendisine davranmasını istediği şekilde davranmalıdır.
Kaynanasının bu derece güzel muamelelerine karşılık akıllı ve kafası çalışan bir gelin ona karşı olan hürmet ve saygısında asla kusur etmez. Böyle olunca da o ailede saadet, bereket, selamet olur. Eğer gelin hürmet değil de, hürmetsizlik ederse, o ailede hüsrandan başka bir şey olmaz.
Üzülerek ifade edelim ki, devrimizde birçok kaynanalar gelinin gelmesinden daha on beş gün geçmeden ona karşı olan hareketlerini kabalaştırıyor ve geline karşı gayet kıskanç oluyorlar. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi gelinler ufak tefek hatalar işlese onu örtmek bir yana daha da büyüterek geline sözle hakaret ederek hakir görür sinirli hareketlerle onun beceriksiz olduğunu ifade eder yapmış olduğu işleri beğenmez.
Erkek, cahil ve aile geçimi hususunda gerekli bilgiye sahip olmayınca gelin, hem kaynana ve hem de kocasının hareketlerine karşı moralman yıkılır. Hele biraz da alıngan biri ise hepten kalbi kırılır ve her ikisine karşı kalbinde gizli bir düşmanlık duymaya başlar.
Bu durum ailede huzursuzluğun ve geçimsizliğin başlangıcıdır
Bazen de kaynanalar gelinlerine karşı çok anlayışlı oldukları halde gelinler onlara kargı gayet kibirli, gururlu, cahil, inatçı ve huysuzdurlar ki, zamanımızın gelinlerinin ekserisi maalesef böyledir.
Kaynanaya itaat bir yana ailede huzursuzluk çıkardığı yetmiyormuş gibi bir de kocasına annesini şikayet eder. Erkek bu hususta cahil ise kimin hatalı ve kimin kusurlu olduğunu iyice araştırmadan karısının sözüne uyarak suçu annesinde bulacak ve annesine çıkışıp onun kalbini kıracaktır.
Bu sebeplerle anne babasına bağıran söven hatta düven ve anne babasını bırakıp karısına kaçan evlatların sayısı zamanımızda maalesef hayli çoktur. Bu durumlara düşmemek için ne yapmak gerekir?
Evlenecek çağa gelen erkek aile hukuku ile anne baba hukukunu öğrenmeli her iki tarafı da incitmemek için gayet ihtiyatlı hareket etmeli ve böylece ailenin huzur ve saadetini temin etmelidir.
Kaynak: Turan Yazılım – Mürşit 5 – İlmihal – Evlilik Hayatı Ve Mahremiyetleri