Kamer Süresi 1 ve 3 Ayetlerin Meali: Kıyamet saati yaklaştır. Ay da yarıldı. İnkar edenler eğer mucizevi bir işaret görseler hemen ondan yüz çevirir ve ‘Hep aynı sihirdir’ derler. Bunlar, Allah’ın ayetlerini yalanladı ve keyfi arzularına / hevalarına uydular. Oysa olması gereken şey olacaktır
Kamer Süresi 1 ve 3 Ayetlerin Tefsiri: Dileyen iman edecek, dileyen de inkar edecektir. Sonuçta, amellerin değerlendirileceği hesap günü de gelecektir. O gün herkes iman ve inkarının karşılığını tam olarak alacaktır.
Kamer Süresi 4-8 Arası Ayetlerin Meali: Andolsun ki onlara kötülüklerden uzaklaştıracak mesajlar içeren nice haberler geldi. Bunlar son derece ikna edici bilgilerdir. Fakat uyarılar onlara fayda vermedi. Peki öyleyse, sen de onlarda yüz çevir. Bir çağırıcı hiç görülmedik bir şeye çağırdığı gün onlar, gözleri önlerine eğilmiş olarak kabirlerinden çıkacak ve dört bir yana saçılmış çekirge sürüsü gibi boyunlarını uzatarak o çağırıcıya doğru süratle koşacaklardır. O kafirler: Bugün çok zorlu bir gündür diyecekler
Kamer Süresi 9-17 Arası Ayetlerin Meali: Kendilerinden önce Nuh’un kavmi de yalanlamıştı. Evet kulumuzu yalanladılar ve ‘O bir mecnundur’ dediler. Nuh’u yıldırdılar. O da ‘Rabb’im ! Ben mağlup edildim, bana yardım et’ diye Bize dua etti. Biz de bunun üzerine bardaktan boşanırcasına yağan yağmur ile göğün kapılarını açtık. Arzın her tarafından kaynaklar fışkırttık ve takdir edilen plana göre (göğün ve yerin) suları birleşti. Nuh’u, tahtalar ve çivilerle inşa edilmiş gemiye bindirdik.
Gemi, inkar olunan Peygamber’e bir mükafat olmak üzere nezaretimiz altında yüksek dalgalar arasında yüzüp gidiyordu. Biz o gemiyi bir ibret olarak bıraktık, şimdi ondan ibret alan var mıdır? Onlar benim azabım ve uyarılarım nasılmış gördüler! Andolsun ki Biz, öğüt alınsın diye Kur’an’ı kolaylaştırdık; hiç düşünüp de öğüt alan var mı?
Kamer Süresi 9-17 Arası Ayetlerin Tefsiri: ‘Her tarafı su bastığında, hem sizin için bir ibret olsun hem de anlayan kulak işittiği zaman anlasın diye sizi yüzen gemide biz taşıdık (Hakk 11-12)’. Şimdi bunu işitip anlayan ve bundan ibret alan var mı ki !
Muhataplar, anlamada ve uygulamada güçlük çekmesinler ‘Muttakileri müjdeleyesin (19/97)’ ve ‘işitenler öğüt alsınlar diye Biz, Kur’an’ı senin lisanın ile kolaylaştırdık (44/58)’. Ayrıca açık seçik bir metin ve dil ile; hakikat, mecaz, teşbih, temsil ve konuyu farklı yönleriyle tekrarlamak suretiyle beyan çeşitlerinin hepsini kullanarak daha da kolaylaştırdık. Çünkü ‘Bu, ayetlerini inceden inceye düşünsün ve akıllılar öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır (38/29)’
Kamer Süresi 18-22 Arası Ayetlerin Meali: Ad kavmi de uyarıları yalanlamıştı; azabımın ve uyarımın nasıl olduğunu onlar da gördüler. Üzerlerine, uğursuz, hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bir günde kesintisiz esen, soğuk ve şiddetli bir fırtına gönderdik; sanki içi boş kütüklermiş gibi onları yerlerinden söküp (ordan oraya) savuruyordu. Benim azabım ve uyarılarım nasılmış, gördüler. Andolsun ki Biz, öğüt alınsın diye Kur’an’ı kolaylaştırdık; hiç düşünüp de öğüt alan var mı?
Kamer Süresi 23-28 Arası Ayetlerin Meali: Semud kavmi de uyarıları yalanlamış ve şöyle demişti: Biz, içimizden bir adama mı uyacakmışız? O zaman biz, kesinlikle sapkınlık ve çılgınlık etmiş oluruz. Öğüt verme görevi / vahiy aramızdan ona mı düşüş? Hayır, küstah bir yalancıdır o ! Onlar, yarın kimin küstah bir yalancı olduğunu bileceklerdir. Bir imtihan vasıtası olarak onlara deveyi gönderen de kuşkusuz Biz idik. Öyleyse (Ey Salih), onların akıbetini gözet ve sabret. Onlara suyun deve ile kendi aralarında teksim edildiğini ve her içimin nöbetleşe olduğunu da söyle dedik.
Kamer Süresi 29-32 Arası Ayetlerin Meali: Bu haber üzerine (dokuz kişilik bir çete) arkadaşlarını çağırdılar ve aralarında fikir alış-verişi yapıp deveyi boğazladılar. Tabii ki azabımın ve uyarılarımın ne demek olduğunu da gördüler! Onlara korkunç bir sayha gönderdik de ağıldaki çiğnenip ufalanmış ata döndüler. Andolsun ki Biz, öğüt alınsın diye Kur’an’ı kolaylaştırdık; hiç düşünüp de öğüt alan var mı ki?
Kamer Süresi 33-40 Arası Ayetlerin Meali: Lut’un kavmi de uyarılarımızı yalanladı. Biz de Lut’un ailesi hariç, onların üzerlerine taşlar savuran bir kasırga gönderdik. Onları tarafımızdan bir nimetle seher vakti bölgeden çıkarıp kurtardık; Biz, şükredenleri işte böyle ödüllendiririz. Andolsun ki Lut, onları uyarmış; azaba çarptırmamızın çetin olacağını kendilerine haber vermişti. Fakat onlar uyarılarımızı dikkate almayıp şüphe ile karşılamışlardı. Onlar (pis emellerine alet etmek için) Lut’tan misafirlerini istediler. Biz de onların gözlerini silme kör ettik. Şimdilik, azabımı ve uyarımı dinlememenin cezasını tadın dedik. Azabımız, bir daha kalkmamak üzere sabah erkenden üzerlerine çöküverdi. Şimdilik. azabımı ve uyarılarımı dinlememenin cezasını tadın dedik. Andolsun ki Biz öğüt alınsın diye Kur’an’ı kolaylaştırdık; hiç. düşünüp de öğüt alan var mı ki ?
Kamer Süresi 41-42 Ayetlerin Meali: Uyarılarımız Firavun ailesine de gelmişti. Onlar mucizelerimizin tamamını yalanladılar. Güçlü ve muktedir bir kişi düşmanını nasıl yakalayıp cezalandırırsa, Biz de onları işte öyle elimize alıp cezalandırdık
Kamer Süresi 43-48 Arası Ayetlerin Meali: Sizin kafirleriniz, önceki kafirlerden daha mı hayırlıdır? Yoksa ilahi kitaplarda sizin berat ettiğiniz mi yazılmıştır? Yoksa onlar, biz yenilmez bir topluluğuz mu diyorlar? Bu topluluk da yakında hezimete uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır. Onlara vaat edilen zaman kıyametin kopma anıdır. O an ne korkunç, ne acı verici bir andır. Kuşkusuz suçlular bir sapkınlık ve çılgınlık içerisindedirler. Yüz üstü cehenneme sürüklendikleri gün onlara ‘Tadın çılgın alevlerin sizi okyaşıyışını’ denir.
Kamer Süresi 49-55 Arası Ayetlerin Meali: Kuşkusuz, Biz her şeyi bir ölçü, hesap ve plan dahilinde yarattık. Bizim işimizin yerine gelmesi için bir an kafidir. Aynen göz açıp kapamak gibi. Sizin gibi nice toplulukları helak ettik; hiç düşünüp de ders alan oldu mu?! Onların yaptıkları her şey kitaplarda kayıtlıdır, küçük büyük denilmeyip hepsi yazılmıştır. Kuşkusuz Allah’a karşı gelmekten titizlikle sakınan müminler cennetlerde, nehirlerin kıyılarında, güçlü bir Hükümdarın katında, doğruluk makamında olacaklardır.
Kaynak: M. Zeki Duman Beyanu’l-Hak / C: 1 / bkz: 280-284