Kamer Süresi Mekki bir süredir. Hz Peygamber’in elçi olarak gönderilmesinin dördüncü yılında bir bütün halinde indirilmiş olup 55 ayettir. Adını ilk ayetindeki “Ay anlamına gelen kamer” kelimesinden almıştır. Hz Osman’ın Mushaf’ındaki kronolojik sıralamaya göre 37, Hz Ebu Bekir’in cem ettirdiği elimizdeki elimizdeki Kur’an’a göre 54. süredir.
Mekkeli müsşrikler de dahil, ön yargılı bütün inkarcıların Allah’ın ayetleri karşısında tavırları aynıdır, onlar Ay ve Güneş’in yörüngelerinden çıkıp parçalanma sürecine girdiğini dahi görseler ‘böyle bir şey olmaz; galiba gözlerimiz büyülendi’ der, yine de iman etmeye yanaşmazlar.
Burada Resulüllah’ı yalancılıkla itham eden, uyarılarına kulak asmayıp iman etmeye yanaşmayan Mekkeli kodomanlar ve benzerleri uyarılmaktadır. Tarihin hafızasına dikkat çekilmekte ve geçmişteki felaketlerden ibret almaları istenmektedir.
Söz gelimi Nuh, Ad, Semud, Lut ve Firavun’un kavimleri de gönderilen peygamberler vasıtasıyla uyarılmışlardı. Onlar da tıpkı kendileri gibi elçileri ciddiye almamış ve uyarılara kulak asmamışlardı. Fakat kabaran suların istilası, kasırga, korkunç bir ses, deprem gibi her biri dehşet verici bir felaketle cezalandılar. Ayrıca onlar, ahirette ebedi olan cehenneme atıldıkları zaman hak ettikleri cezayı tam olarak alacaklardır.
Bütün bunlar inkarcılar tarafından bilinmesine ve Kur’an vasıtasıyla tekrar tekrar hatırlatılmasına rağmen, bu insanlara ne oluyor da ikazdan anlamıyorlar? Akıllarını kullanmıyorlar? ve gerçeklere kulak tıkıyorlar?
Yoksa bunlar, önceki kafirlerden daha mı iyiler ki ne kötülük ederlerse etsinler cezalandırılmayacaklar! Yoksa öncekilerden daha mı güçlüler ki Allah onlara güç yetiremeyecek! Ya da daha önceki kitaplarda onlara: “Ne yaparsanız yapın siz kesinlikle cezalandırılmayacaksınız” diye söz mü verilmiş?
Öğüt alınması için şu Kur’an daha da kolaylaştırılmıştır; bu insanlar neden hala düşünüp öğüt almıyorlar? İnsan bu kadar vurdum duymaz olabilir mi?.
Bilinmelidir ki insanın bütün yaptıkları, büyük ya da küçük denilmeyip hepsi yazılmaktadır. Uyarılara kulak asmayan inkarcılar cehennem de ıstıraplar içerisinde kıvranırken, muttakiler cennetlerde nehirlerin kenarlarında, Muktedir Melik’in katında, doğruluk makamında refah ve mutluluklar içerisinde gerçek mana da yaşayacaklardır.
Kaynak: M. Zeki Duman Beyanu’l-Hak / C: 1 / bkz: 278