Kamer Süresi 9-17 Ayet: Bunlardan önce Nuh’un kavmi de (peygamberlerini) yalancılıkla itham etmişti. O kulumuzu yalancı saydılar, “Delinin biri!” dediler ve o görevinden alıkondu.Bunun üzerine Nuh, “Artık yenik düştüm; yardımını esirgeme!” diye rabbine yalvardı. Hemen göğün kapılarını bardaktan boşanırcasına inen bir yağmura açtık.
Yerden de sular fışkırttık; derken sular önceden belirlenmiş bir iş için birleşti. Onu tahtalar ve mıhlarla yapılmış gemide taşıdık. Gözetim ve korumamız altında akıp gidiyordu, kendisine inanılmamış olan o kulumuza bir mükafat olmak üzere. Andolsun, bunu bir ibret levhası olarak bıraktık; ibret alacak yok mu? Azabım ve uyarılarım nasılmış görün! Andolsun ki Kur’an’ı düşünülsün diye kolaylaştırdık. Düşünecek yok mu?
Tefsir
Peygamberlerin yalancılıkla itham edilip türlü eziyetlere maruz bırakıldıkları konusunda Hz. Nuh’un hayatı önemli bir örnek teşkil etmektedir ve Kur’an onun verdiği mücadeleyi oldukça ayrıntılı biçimde değişik vesilelerle gözler önüne sermiştir
13. ayetin son kısmında Nuh kavminin tufan ile helak edileceği yönündeki ilahî takdire veya gökten inen sularla yerden fışkıranların birbirine denk olduğuna değinildiği yorumları yapılmıştır. Sonuncu yoruma göre bu kısmı, “Böylece sular önceden belirlenmiş ölçüye göre birleşti” şeklinde çevirmek mümkündür
14. ayette gemi kavramı kullanılmadan niteliklerine değinilmiştir; başka ayetlerde bu anlama gelen fülk kelimesi geçmektedir. Burada gemiyi anlatmak üzere hangi maddelerden imal edildiği bilgisinin verilmesinde, Nuh’a hazır bir gemi gönderilmiş olmayıp onun tarafından yapıldığına, daha önce bu işi bilmediği halde ilahi vahiy ile bunun kendisine öğretilmiş olduğuna işaret vardır
“Mıhlar” diye çevrilen düsür kelimesinin tekili olan disar, “eğser, geminin tahtalarını birbirine bağlayan rabıta, kenet, perçin veya halat” anlamlarına da gelir
17. ayette geçen ve “Andolsun ki Kur’an’ı düşünülsün diye kolaylaştırdık. Düşünecek yok mu?” diye çevrilen ifade 22, 32, 40. ayetlerde de aynen yer almakta, böylece Kur’an’ın üzerinde düşünülüp öğüt alınacak bir kitap olduğu, onun bu aydınlatıcı özelliğini önceki kavimlere dair verdiği örneklerle daha da canlı duruma getirdiği halde muhataplarınca gösterilen duyarsızlığa vurgu yapılıp bu tutum kınanmaktadırBu ayetteki “düşünecek” diye çevrilen müddekir kelimesini “ibret alan, öğüt alan, ders çıkaran” şeklinde de tercüme etmek mümkündür.
“Düşünecek yok mu?” cümlesi, “Hayırlı olanı isteyen var mı ki yardım edilsin!” manasıyla da açıklanmıştır .Öte yandan buradaki “kolaylaştırma” anlamına gelen lafızdan hareketle Kur’an’ın kendine özgü ifade özellikleri, anlaşılma ve ezberlenmesinin kolay oluşu gibi hususlar üzerinde durulmuştur
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları / Kur’an Yolu / C:3 / bkz: 184-188