Kafirun Süresi Mekki birsüredir. Hz. Peygamber’in elçi olarak gönderilmesinin birinci yılında, bir bütün halinde indirilmiş olup 6 ayettir. Adını birinci ayetindeki, inkar edenler anlamına gelen küfürün kelimesinden almıştır. Hz. Osman’in Mushaf’ındaki kronolojik sıralamaya göre 18, Hz. Ebu Bekirin cem ettirdiği elimizdeki Kuran’a göre 109. suredir.
Muhtevasından da anlaşılacağı üzere Kureyşliler güç kullanarak ve tehdit ederek veya dünya nimetleriyle aldatarak Resulüllahı davasından döndüremeyeceklerini anladılar. İslam’a girenlerin sayısının gün geçtikçe arttığını görüp endişeye kapıldılar ve Allah’ın elçisine uzlaşma teklifinde bulunmaya karar verdiler.
Kureyş’ten bir topluluk Hz. Peygamber’e geldi ve “Muhammed, sen bizim dinimize uy, biz de senin dinine uyalım, bir yıl sen bizim tanrılarımıza ibadet et, bir yıl da biz senin tanrına ibadet edelim. Şayet senin getirdiğin yeni din bizimkinden daha iyiyse, böylece biz de seninle birlikte ona iştirak etmiş ve ondan nasibimizi almış oluruz. Eğer bizim dinimiz daha iyiyse sen de bizimle birlikte dinimizden payını almış olursun” dediler.
Resulüllah’ın (s.a.v) onlara cevabı çok açık ve net idi: “Böyle bir şeyi yapmaktan Allah’a sığınırım”
Zira Allah katında geçerli din İslam’dır (Al-i İmran 19) İslam, inkardan, şirkten, nifaktan, fisk ve şüpheden uzak olarak sadece Allah’a boyun eğmek; kayıtsız şartsız olarak O’nun emir ve yasaklarına itaat etmek demektir.
Allah’ın elçisi Hz Muhammed, onlarla bazı konularda uzlaşabilirdi, ancak İslam’dan sapma, kısmen de olsa şirke yönelme konusu, Resulüllah’ın ya da herhangi bir müminin uzlaşma konusu olamazdı. Karşı taraf, İslam’ı veya onun iman esaslarından bir kısmını inkar ediyorsa, artık din hususunda inkarlarına rağmen onları hoş görmek ve uzlaşacak bir ortak nokta tespit etmek mümkün değildir.
Mesela, Yüce Allah Ehl-i Kitapla uzlaşma konusunda şöyle buyurmuştur: “Zalimleri hariç, Ehl-i Kitap ile en güzelinden başkasıyla tartışmayın ve deyin ki: ‘Biz, bize indirilene de size indirilene de iman ettik. Bizim ilahımız da sizin ilahınız da aynıdır. Biz O’na boyun eğmekteyiz (Ankebut 46)“
Evet, tevhidden sapan, Allah’a oğul isnat eden, O’na ortak koşan, peygamberler ve ilahi kitaplar arasında ayırım gözetip onlardan bir kısmını inkar eden “zalimleri hariç Durum bu noktaya geldiğinde onlara söylenecek söz açık ve nettir: “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.”
Kaynak: M. Zeki Duman / Beyanu’l-Hak / C: I / bkz: 149-150