Kur’an, Müslümanlarca “kadir” yani şeref ve yüksek makam gecesi olarak bilinen belli bir gecede inmeye başlamıştır. Müslümanlar bu geceyi belirlemede ise ihtilaf etmişlerdir. Cumhur (alimlerin geneli), bu gecenin Ramazan’ın son on gecesinde olduğu görüşündedir.
Hilal, doğup hicri sene boyunca farklı yerlerden batınca bu gecenin tek bir vakit olduğunu söylemek zordur. Güzel ayda, gecenin diğer yarısında ya da son çeyreğinde teheccüd için kalkmayı sevenlerin böyle bilmeleri gerekir.
Kuşkusuz Kur’an’ın inişi, sevinç, ibadet ve dua için güzel bir vesiledir. Kur’an, vahyin sonuncusu, nimetin tamamlayıcısı ve risaleti taşıyıp onu bozulmadan koruyan Arap tarihine bir müdahale olan Allah’ın kelamıdır.
Bu gecede Allah’ın şu buyruğu ile açıklanan bol hayır inmektedir: “Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. (Kadir: 2-3)“
“Melekler ve Ruh, o gece Rablerinin izniyle (o yıl takdir edilmiş olan) her iş için iner de iner (Kadir: 4)“
Bu ibarenin bir benzeri Duhan Sûresi 4-6. ayetinde geçmektedir: “Bir gece ki, her hikmetli emir onda ayırt edilir. (Yani) katımızdan verilen her emir. Çünkü biz elçi göndericiyiz.”
Kur’an, hidayet ve uygunluk açısından insani aktivitenin ihtiyaç duyduğu her şeyi içermektedir. Aklı, Kur’an’ın ayetleri dışında ikna eden ve onun açıklamaları dışında yakine erdiren hiçbir şey yoktur.
Eşya karşıtlarıyla ortaya çıkınca herhangi bir okuyucu Kur’an ile diğer semavi kitaplar arasında bir karşılaştırma yapabilir. Ardından kendi görüşünü söyleyebilir: Allah’a işaret eden ve O’nun gücünü ortaya koyan ne muhteşem şey!
Kur’an’ın indiği gece, selam (esenlik, barış) gecesidir. Selam, biz Müslümanların asıl amacıdır. Ancak müşriklerin, muvahhidlere (tevhid ehline): “Sizin burada hiçbir yeriniz yoktur” dediğinde bizim kendi konumumuzu sorgulamamız gerekir.
“İnkar edenler, peygamberlerine dediler ki: Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkarırız, ya da bizim dinimize dönersiniz (İbrahîm: 13)“
Kaynak: Muhammed Gazali Kur’an’ın Konulu Tefsiri / bkz: 875-876