Kadın Kocasının Cinsel İlişkiye Girmek İstediğinde Buna Uyması Gerekir: Malumdur ki, kadın kocasının bütün emirlerine itaat etmekle mükelleftir (Helal ve şer-i hükümlere uygun olduğu sürece). Diğer hususlarda olduğu gibi cinsel ilişki hususunda da kocasını anlayışla karşılamalı ve önemli bir özrü dışında kocasının her davetine icabet etmelidir. Kocasının helal olan cinsel isteklerini yerine getirmeli ve yatağından kaçma cihetine gitmemelidir. Zira kadınların bu husustaki görevleri çok önemlidir,
Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki: “Kadın ocak başında bile olsa kocasının davetine icabet etmelidir.»
Resulüllah bu hususta ihmalkar davranan kadınlar hakkında şöyle buyuruyor: «Bir kimse karısını yatağına davet etse ve kadın da meşru bir mazereti olmadığı halde yatağına gitmez ve kocası da ona dargın olarak sabahlarsa, melekler o kadına sabaha kadar lanet ederler.»
Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki: «Nefsin kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, bir adam karısını yatağına davet eder de kadın bu davete uymazsa bütün semalara emreden Allah, kocası razı olana kadar o kadına dargın olur. »
Resulüllah bu hadisleriyle zevciyet hukuku hususunda kadınların vazifelerinin ne kadar önemli olduğunu bildiriyor ve bu vazifeyi ifa etmeyenlerin cezalarının ne derece ağır olduğunu ifade ediyor.
Kocasını seven bir kadın kocasını memnun etmenin yollarını bulur. Evliliğin en güzel ve sevimli yanı kadının kocasının nelere ihtiyaç duyduğunu hissedip O’nu memnun edecek yolları aramasıdır.
Aşk oyunlarına dalmak suretiyle kocasına sevginin en üstününü sunmalı O’nu tatmin etmesini bilmeli.
Erkek, hanımını cinsel ilişkiye girmek için çağırdığında kadın gelmezse,o kadın Allah’a karşı gelmiş olur. Bundan doğacak bir günah olursa o kadının üzerine olur
Hz Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur; Hangi kadın olursa olsun, kocasının kendisinden istediği şeyi yerine getirmezse, o kadına iki kırat günah vardır. Yine hangi erkek de, hanımının kendisinden istediğini yerine getirmezse onada kırat günah vardır.
(Kırat: Mecazi olarak kullanılan bir günah ağırlık ölçüsüdür)
Yine bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Bir kişi hanımını bir ihtiyacı için çağırdığı zaman kadın bir tandır üzerinde olsa bile, kocasının istediğine gitsin.
Hakim b. Muaviye el-Kuşeyri, babasından rivayet etmiş,o da şöyle demiş; Ya Resulullah;
Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurdu; Yediğinde ona yedirmen, giydiğin zaman onu da giydirmendir. Yüzüne vurmaman, kötü olmaman -yüzünü çirkinleştirmemen, evinden dışarı kovmamandır. (Küsersen evinde küseceksin)
Kadın kocasına karşı gelme de ısrar ederde, istediğini yerine getirmekten kaçınırsa ya da geldiği zaman isteksizce gelirse, o zaman kocaya bazı görevler düşer.
İlk başta gelen görev öğüt vermelidir. Allah’ın emrini hatırlayıp korkutur. Kadın bu şekilde söz dinlememeye devam ederse, üç günden az olmak üzere kadınla konuşmaz ve yatağına da almaz.
Kadın bununla da yola gelmezse, çaputtan yapılmış bir şeyle, tura ile döver. Ancak kadının vücudunu dağıtıp parçalayacak bir şekilde ve şiddetle dövmemelidir. Çünkü buradaki asıl gaye, kadını yola getirmek ve itaat etmesini sağlamaktır, onu öldürüp yok etmek değildir.
Bununla da aralarındaki durum düzelmezse, hakim iki kişiyi hakim tayin eder. Tayin edilen bu hakemler, adil hür ve Müslüman olmalıdırlar ve her iki tarafın yakınlarından seçilmelidirler. Aralarını düzeltecek yolları araştırırlar. Artık bir uzlaşma yolumu bulunur, yoksa bir mal karşılığında ayrılıklarına mı karar verilir, bunu hakim değerlendirerek hükmünü verir.
Not: Tekrar tekrar belirtmek istiyorum.
Ayrıca olur ki sizin cinsellik hormonlarınız depreştiği halde eşinizin bir mazereti yada bir rahatsızlığı vardır. Bu konuda eşinize anlayış göstermezseniz eğer bu sefer siz günahkar olursunuz. Ayrıca kadınları dövmeyle ilgili beyanda ise şunu diyoruz: Bu ayete iman edin yalanlamayın. Ama bu ayette nasıl bir hikmet vardır nasıl bir sır gizlidir bilmiyoruz. O yüzden şiddetten uzak durun ve kadınlara vurmayın
vesselam…!
Kaynaklar
a-) Turan Yazılım – Mürşit 5 – İlmihal – Evlilik Hayatı Ve Mahremiyetleri
b-) Abdülkadir Geylani – El Ğunye (Li Talibi Tariki’l Hak) – bkz: 167-168