DOLAR
19,0180
EURO
20,3817
ALTIN
1.211,67
BIST
4.975,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
11°C
İstanbul
11°C
Çok Bulutlu
Çarşamba Çok Bulutlu
12°C
Perşembe Az Bulutlu
14°C
Cuma Az Bulutlu
14°C
Cumartesi Az Bulutlu
14°C

İslami Açıdan Dostluk ve Arkadaşlık

İslami Açıdan Dostluk ve Arkadaşlık
31 Temmuz 2021 01:00
0

Kendisine yakınlık ve dostluk duyulan kimse. Bir işte, bir ortamda beraber olma. Huyları ve düşünceleri birbirlerine yakın olan kimselerin kurduğu dostluk.

Rebah b. Rebi şöyle anlatıyor: “Peygamber (s.a.s.) ile birlikte bir savaşa çıkmıştık. Resulullah her üç kişiye bir deve vermişti. İki kişi deveye biniyor, üçüncüsü de deveyi çöllerde sürüyordu.

Dağları inmekte iken Resulüllah yanıma geldi. Ben o sırada yürüyordum. Bana: “Rebah, yürüyorsun ha” dedi. “Ben deveden henüz indim. Şimdi sıra arkadaşlarımda”, diye karşılık verdim.

Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.v) arkadaşlarımın yanına geldi. Onlar hemen deveyi çöktürerek indiler. Yanlarına varınca bana: “Şu deveye bin ve geri dönünceye kadar da inme, biz seni takip ederiz,” dediler.” “Niçin”, diye sordum. “Çünkü Resulullah senin için; “Doğrusu salih bir arkadaşınız var. ona iyi davranın,” buyurdu” diye cevap verdiler

Salih arkadaşlar edinmek her insan için çok önemli bir konudur.

Resul-u Ekrem: “Mümin, mümin kardeşinin aynasıdır. ” buyurmuştur. Bir düşünür de: “Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” demiştir. Başka bir hadis-i şerifte de: “İnsan sevdiği kişi ile beraberdir” buyrulmuştur. Arkadaşlar, sevilen insanlar arasından seçilir. İnsan sevdiğinin kusurunu görmez eksikliklerini farketmez.

Onun ahlakını benimser. Bunun için arkadaş seçerken dikkatli olmak gerekir. Rastgele bir arkadaş seçimi insanı felaketlere sürükleyebilir. Akıllı, Allah’tan korkan güzel ahlaklı insanlarla arkadaş olmaya çalışılmalıdır. Kötü arkadaş, başkalarının bizim için besledikleri iyi duyguları yok eder. Kötülüklerine bizi de bulaştırır.

Akılsız dost, akıllı düşmandan daha çok zarar verir.

Anne ve babalar, arkadaş seçiminde çocuklarına yardımcı olmalı, onlara yol göstermelidirler. Çocukların kimlerle dost ve arkadaş oldukları devamlı kontrol edilmeli, kötü arkadaşın insanı sürükleyeceği kötülükler hakkında uyarılmalıdır. Gerekirse iyi kişilerle arkadaş olmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki iyi arkadaş; bizi insanlara sevdiren, ihtiyaç duyduğumuzda ve yalnız kaldığımızda yanımızda olan, düştüğümüzde elimizden tutan kişidir.

Said Cubeyr’den şöyle rivayet edilmiştir: “Ensar’a mensup birisi Resulullah’ın huzuruna geldi. Adam mahzundu. Resulullah buyurdu ki:

“Seni üzgün görüyorum, neden?”

Adam dedi ki:

“Ya Resulallah, beni bir şey düşündürüyor . “

“Nedir? “

“Biz her gün akşam sabah sizin huzurunuza geliyoruz. Yüzünüze bakıyor meclisinizde bulunuyoruz. Yarın siz resuller birlikte olacaksınız. Yücelere varacaksınız. Ama biz, size nasıl vasıl olabiliriz ki?”

Resulullah (s.a.v) hiç cevap vermedi. Cibril-i Emin Cenab-ı Hakk’dan Nisa Suresi’nin 69. ayetini getirdi:

“Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse işte onlar, Allah’ın nimet verdiği, resuller, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraberdir. Onlar ne güzel arkadaştır. “

Kur’an’ın müminlere bu müjdesi, ne engin bir mutluluktur. Dünyada biri birini Allah için sevmiş, birbirine destek verip yardım ederek kardeşlik kurmuş müminler, ahirette, kerim olan Allah’ın huzurunda şerefli bir arkadaşlık içindedirler. Mümin, bu saadeti, Allah’a ve Resulüne itaatle elde etmiştir.

Mümin, Allah ve Resulüne itaat edenlerle arkadaşlık kurarak ve onlarla birlikte İslam toplumunu oluşturarak bu mertebeye ulaşmıştır.

Enes b. Malik’den rivayet edilen bir hadis-i şerif şöyledir:

“Resulullah’a, bir topluluk tarafından sevilip de onlara ulaşamayan kimse hakkında soru sordular. Efendimiz şöyle buyurdu:

“-Kişi sevdiği ile beraberdir. “

Enes b. Mâlik diyor ki: “Müslümanlar bu hadise sevindikleri kadar hiçbir şeye sevinmemişlerdir.

İslam toplumu, müminlerin oluşturduğu ve esası; İman üzerine kurulu bir kardeşlik ve arkadaşlık toplumudur.

Bu arkadaşlıkta bağlar, akide bağıdır, Allah’a itaat ve resulüne itaat bağıdır. Bu cemiyette arkadaşlıklar ve dostluklar, dünya menfaati için kurulmaz. Arkadaşlıklar, ahirette resullerle, sıddıklarla, şehitlerle ve salihlerle beraber olmak ve Allah’ın ahiretteki nimetine nail olmak için kurulur. Bu ulvi gaye için kurulan arkadaşlıkları Allah’u Tealâ “görülmeyen askerleriyle” desteklemektedir:

“Eğer siz o (Resulullah)’a yardım etmezseniz, iyi bilin ki Allah ona yardım etmişti. Hani yalnız iki kişiden biri olduğu halde (Mekke’den) kafirler tarafından çıkarılmıştı. İkisi de mağarada iken arkadaşına: “Üzülme, Allah bizimle beraberdir.” diyordu. Allah ona yardım etti, kalbini yatıştıran huzur ve güvenini indirdi. O’nu sizin görmediğiniz askerlerle destekledi. İnanmayanların sözünü alçalttı. Yüce olan yalnız Allah’ın sözüdür. Allah, daima üstündür ve hikmet sahibidir” (et-Tevbe, 9/40)

Bu ayet-i celile de, İslam tarihinde meşhur bir olaya, Resulullah (s.a.s.)’ın Mekke’den Medine’ye hicretine işaret vardır. Hatırlanacağı üzere. Ebû Bekr es-Sıddık ile birlikte Medine-i Münevvere’ye hicret eden Resulullah (s.a.v)’ı müşrikler yolda yakalamak için çok sıkıştırmışlar, her ikisi de bir mağaraya saklanmışlardı. Hz. Ebu Bekr Sıddık’ın bu arkadaşlığına ve desteğine Allah Azze ve Celle de görünmez ordularla destek olmuştur. Allah sabredenlerle beraberdir.

Buna karşılık isabetle seçilemeyen arkadaş ve dostlar insanı hem dünyada hem ahirette felakete sürükler. Felaket gelip çatınca da hemen uzaklaşır giderler. Onları çevrelerindeki insanlara bağlayan şey menfaatleridir. Menfaatlerinin bittiği yerde dostlukları yok olur gider. Halbuki hakiki arkadaş kişinin, “kara gününde”, felaket anında yanında bulduğu arkadaş ve dostudur.

Kur’an-ı Kerim, dünyada sapıklığa düşenlerin ahirette şöyle söyleyeceklerini haber veriyor:

“Orada putları ile çekişerek: “Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi alemlerin Rabbına eşit tutmuştuk. Bizi saptıranlar ancak suçlulardır. Şimdi şefaatçımız, yakın bir dostumuz yoktur. Keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak, derler” (Şuara’96-102)

Şu halde, bizi hak yoldan ayırarak ahirette pişmanlığa sürükleyecek kötü arkadaşlardan özellikle uzak durmalıyız.

Dost ve arkadaşlarımızı mutlaka doğru yoldan ayrılmayan samimi Müslümanlardan seçmeliyiz.

Dost ve arkadaşlarını Allah’a kavuşmayı reddeden, arzu, heva ve şehvet düşkünü kişilerden seçenlerin dostluklarına şeytan destek olmakta ve onları yalnız bırakmamaktadır. Bunların, Allah’ı anmaktan uzaklaştıkça şeytan ile dostlukları artar. Şeytan devamlı olarak ona fısıldamaktadır. Yaptıkları fenalığı hoş göstermekte, gittikleri yolun doğruluğunu onlara telkin etmektedir. Ama:

“Nihayet bize gelince der ki: “Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı. Ne kötü arkadaşmışsın sen” (Zuhruf’38) hükmü gereğince, kötü arkadaş seçen gerçeği anlayacaktır. Ama şeytan ve kötü arkadaş görevlerini yapmışlar, hakdan onu uzaklaştırmış ve Allah’ın azabına hazırlamışlardır.

‘Onlardan bir sõzcü “Benim bir arkadaşım vardı. ” dedi. “

“(Alayla) Der ki: “Sen doğrulayanlardan mısın?”

“Biz ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz mi (diriltilip) cezalandırılacağız?”

“(Sonra yanındakilere): “Bakar mısınız” dedi. “

“Sonra onu Cehennem’in ortasında gördü. “

“Tallahi, dedi, sen az daha beni de alçaltacaktın . “

“Rabbimin nimeti olmasaydı ben de şimdi oraya getirilenlerden olurdum” (Saffât’51-57).

Arkadaşını Cehennem’in ortasında görmesi,kendi ve arkadaşları olan ihlaslı kulların sahip olduğu nimetlerin büyüklüğünü hissetmesine vesile olur. Bu nimetleri anmak, devamlılığından emin bulunmak mümin için en büyük mutluluktur. Bu, arkadaşının vesvese ve kandırmasına inanmayıp onunla birlikte uçuruma düşmekten kurtulmanın ve Allah’ın nimetlerine ermenin mutluluğudur. Allah’ın lütfu ile arkadaşının kötülüklerine uymamış, onu dinlememiş, hatta ondan uzaklaşarak Allah’a ve Resulüne gönülden itaat eden ihlaslı kulları arkadaş edinmiş ve bu engin saadete mazhar olmuştur.

Kötü arkadaşına uymuş olsaydı, onun eliyle Cehennem’in ateşini davet etmiş olacaktı. Şeytanın eliyle, ateşlerini yakmış olacaktı. Ama Allah’a hamdolsun ki kötü arkadaştan uzaklaşmış ve azaptan kurtulduğu gibi sonsuz nimetlere de kavuşmuştu. Şimdi, resuller, sıddıkler, şehitler ve salihlerle beraberdir.

Kaynak: Şamil İslam Ansiklopedisi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.