Resulüllah (s.a.v) insanların namazlarını cemaatle kılmalarını şiddetle tavsiye etmiş ve kişinin cemaatle kıldığı namazın, tek başına kıldığı namazdan 27 derece daha üstün olduğunu bildirmiştir.
Ancak şurası da bir gerçektir ki nasıl ki abdestin şartları ve farzları mevcuttur (bkz: maide 6), aynı şekilde camiye gitmenin ve cemaatle namaz kılmanın şartları da vardır. Her ne kadar erkekler camiye gidiyorsa da erkeğin erkeğe fitne olma ihtimali (ibadetler için) olmadığı için, bayanların camiye gidip gitmemeleri konusu ele alınmalıdır.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim de mealen “Namaz belirli vakitlerde müminlere farz kılınmıştır (Nisa’103) şeklinde buyurmaktadır. Bunu ifa ederken de; geçmişte yada işlemekte olduğun günahlar yüzünden namazdan vazgeçmeyeceksin.
Her ne kadar geçmişte büyük günahlardan olsa da zina da yapmış olsan, içki içmiş de olsan, kul hakkı yemiş de olsan namaza devam etmelisin. Hepsinin günahı ayrıdır. Ha Allah kabul eder veya etmez, orası da onun ilmi dahilindedir ki o büyük günahları işlemeyenlerin kıldığı namazıda kabuldür diye de bir kaide ve kural yoktur. Tabi ki birde işlediğin günahlardan dolayı pişman olmak ve bir daha o günaha girmemek üzere azmetmelisin
Her ne kadar ‘kişinin kıldığı namaz kişiyi kötülükten alıkoymuyorsa eğer, o namaz o kişiyi değil Allah’a yaklaştırmak, aksine Allah’tan uzaklaştırır hadis-i şerifi mevcut olsa da. Bu konuyu Namazla ilgili meselelerde ele almıştım ki ilgili bölümlere bakabilirsiniz.
Madem namaz mükellef çağına ulaşmış ve aklı baliğ yerinde olan herkese farzdır ve ne suretle olursa olsun herkes bu görevi ifa etmek zorundadır; o zaman senin gibi namaz kılacağına hiç kılmayayım sözünün geçerliliği kalmadığı gibi, bu söz tamamen asılsız bir uydurmadan, iradesine hakim olamayıp namaz kılmaya üşenenlerin söylediği bir uydurmacadan başka bir şey değildir.
“Allah’ın kadın kullarını Allah’ın mescitlerine gitmekten engellemeyiniz. Onlar dışarıya dikkat çekmeyecek bir şekilde çıksınlar. Bununla birlikte evlerinde namaz kılmaları onlar için daha hayırlıdır”.
Evet hanım kardeşlerimizin camiye gitmesine müsaade etmiştir ama evlerinde namaz kılmalarının daha doğru ve daha faziletli olacağını bildirmiştir. Ancak o günün şartları ile bugünün şartlarını kıyaslayacak olursak eğer ki Hz Aişe (r.a) annemizin söylediği gibi
“Resulüllah (s.a.v) kadınların olmadık şeyleri ortaya çıkardıklarına yetişmiş olsaydı, İsrail oğullarının kadınlarının engellendiği gibi mescitlere gelmelerini engellerdi sözünün gerçekliği ortaya çıkmaktadır.
Nitekim Resulüllah (s.a.v): “Sizden birisi mescitte bulunacak olursa (öncesinden) elini hoş kokuya değdirmesin” buyurmaktadır. İsterseniz şöyle bir arkamıza bakalım ve camiye gidip namaz kılan hanım kardeşlerimizi inceleyelim.
Evet Resulüllah (s.a.v) kadınların koku sürünmesini yasakladığı gibi, bu şekilde camiye girilmesinin de doğru olmadığını bildirmiştir. Neden diye soracak olursanız eğer; günümüzde parfüm, deodorant adı altında sıkılan kokular bir erkeğe ulaştığı zaman, bütün dikkatler o bayana yönelecektir ve belki de şehveti galeyana gelecektir ki,
Bir de bu namazda meydana geleceği ve oluşacağı içindir ki; kişinin namazını huşu içinde kılmasına engel olacağından dolayıdır ki; bu şekilde hareket eden ve koku sürünerek camiye giren hanım kardeşlerimiz hem kendi günahlarını hem de diğer insanların günahlarını yüklenecektir. Üç-beş gün sonra yok olup gidecek olan dünya hayatı için tüm bunlar değer mi diye insan sormadan edemiyor.
Ve unutmayın ki başka bir hadis-i şeriflerinde Resulüllah (s.a.v); “Kadının, Allah’a en yakın olduğu an, evinin kapalı bir yerinde bulunduğu zamandır. Evin sahanlığında kıldığı namaz, camide kıldığı namazdan, evin içinde kıldığı namaz, evin sahanlığın da kıldığı namazdan, harem (yatak) odasında kıldığı namaz da, evin içinde kıldığı namazdan daha üstündür” buyurmaktadır.
Ve yine Resulüllah (s.a.v): Kadın bir avrettir. Bu sebeple dışarıya çıktığı vakit şeytan onun üzerine dikkatleri çeker. Rabbinin rahmetine en yakın olduğu hal ise, evinin dip tarafında bulunduğu zamandır buyurmaktadır.
Bu hadis-i şerife istinaden günümüz şartları itibari ile size evinizden çıkmayın, başınızı çıkarmayın diyen yok ki desek bile bu sözden öteye geçmeyecek ve belki de bunu hiç kimse başaramayacaktır ancak şurası da bir gerçektir ki en azından dışarıya çıkarken, dikkatleri üzerine toplayacak kılık-kıyafet- parfüm-deodorant sıkmaktan yada giyinmekten başlayabilirsin ve bunu da başarabilirsin.
Ancak siz tüm bunları yalanladınız, nefsinizin arzularını, isteklerini karşıladınız dur diyemediniz, Allah’ın kitabında ve Resulünün sünnetinde belirtilen emir ve yasakları kulak ardı edip, Hakk’a kulluğu bırakıp ya kula kul oldunuz yada nefsinize kul köle oldunuz.
O zaman “Kendilerine bildirilen o hesap gününe kavuşuncaya kadar, onları kendi hallerine bırak, batıllarına dalsınlar, varsın oyalansınlar (Zuhruf’83). ama alay edip durdukları Kur’an’ın bildirdiği olaylar, yakında başlarına gelince, alay etmenin ne demek olduğunu anlayacaklardır (Şuara’6)
O zaman bu halde iken; namazsız, niyazsız, oruçsuz, zekatsız, nefsinizin arzularını gerçekleştirip, açılıp saçılarak, hem kendinizi hem de başkalarını helak ederek ;
“Siz nereye gidiyorsunuz öyle (Tekvir’26)”