İslam, Cebrail (a.s) vasıtasıyla Cenab-ı Hak’tan alınıp, dünyaya ve Son Peygamber Muhammed (s.a.v) tebliğ edilen vahiy mecmuası; hakikat manzumesidir. Bu vahyi insanlara ve dünyaya bildiren Hz Muhammed olmuştur.
İslam, insanlığın, Yaratıcımızın emrine uygun olarak mesut bir geleceğe ulaşmasını hedef almıştır. Cenab-ı Hakk’ın, Peygamberi (s.a.v) vasıtasıyla insanlığa göndermiş olduğu gaye ve hedefler umuma şamildir ve son bulmamıştır.
Zira ilahi hikmetlerin ve onun fevkalbeşer kudretinin son bulması söz konusu değildir. Cenab-ı Hak Kitab-ı Hakim’inde şöyle buyuruyor:
“De ki: Rabbimin sözlerini yazmak için bütün denizlerin suyu mürekkep olsa (ve bir o kadar daha yardımcı olarak ilave etsek) Rabbimin sözleri tükenmeden o denizler tükenir (1)“
Zira İslam eskimeyen fıtri temellere ve her asırda varlığını devam ettirecek olan esaslara dayanmaktadır, İslam çeşitli durum ve şartlar altındaki zümre ve toplulukları Allah’ın (c.c) insanları yarattığı ortak ve belirli fıtrat üzerinde birleştirir.
Bazıları ya pozitivizm taassubuyla veya hissi sebeplerle dinin aleyhinde bulunurlar ve derler ki:
Böyle düşünenler İslam ile batıl dinleri aynı görmekle büyük bir gaflet ve cehalet içerisine düşmüşlerdir, İslam başka dinlerle bir görülemez, İslam, Musevilik ve Hıristiyanlık gibi muharref kitaplara yahut insanlar tarafından uydurulmuş nazari doktrinlere değil, Cenab-ı Hakk’ın vahyine dayanmaktadır.
Kaldı ki, İslam çalışmayı emreden ve her asırda hükümran olan bir dindir. Peşin hükümlerle İslam hakkında fikir yürütenlerin, önce, Kur’an’ın inzalinden evvel insanlığın ne durumda, olduğunu incelemeleri gerekir. Bu nokta üzerinde dikkat ve ilim zihniyeti ile düşünenlerin İslam hakkındaki yanlış kanaatlerinde düzelme olması zaruridir.
Asrımızda, insanlık, ıstırap ve komplekslerin vermiş olduğu bir sıkıntı ile bunalımlar içine düşmüş ve bunalımları başka bir bunalım illeti ile gidermek gibi tezatlar ve karışıklıklar girdabına düşmüştür. Bu manevi illetlere yakalanmış olan insanlar çeşitli inanış sistemlerine bağlanmakta fakat bunların hiçbiri saliklerine bir çıkar yol göstermemektedir.
Artık beşeriyet neticesi belli olmayan hayali sistemlere uymanın doğru olmadığını kavramaktadır. insanlığın kurtuluşu tekrar ve yeniden İslam’a dönmekle olacaktır!
Yazan: M. Eş-ŞÜREFA
Çeviren: İbrahim URAL
(1-Kehf Süresi 109)