DOLAR
27,3824
EURO
29,0085
ALTIN
1.630,05
BIST
8.334,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
22°C
İstanbul
22°C
Yağmurlu
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
23°C
Çarşamba Az Bulutlu
23°C
Perşembe Az Bulutlu
22°C

İsar ve Allah İçin İnfak Etmek

27 Temmuz 2022 00:54
184

İnfak; zekat, sadaka, fıtır sadakası gibi mali yükümlülükleri ifade ettiği gibi hayır (iyilik) diye tanımladığımız pek çok gönüllü davranışı da içine alır.

Dinimiz, toplumsal iyilik, sosyal adalet ve dengeyi tesis etmeyi hedefler. Bu nedenle de vahyin iniş süreci içerisinde çokça infak vurgusu yapılmış, bazen bir soru cevap şeklinde mesaj ortaya konulurken bazen de infaka dair misaller verilmiştir.

“Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: Hayır olarak ne harcarsanız o, ana baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolcular içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir (Bakara Süresi 215)

Aslında var olanı harcamak, tüketmek oldukça kolaydır ve çoğu zaman da hesap edilmeden elden çıktığına şahit oluruz. Ayette soruya verilen cevap, harcamada önceliklerimizi belirlemektedir.

  • Anne babamızdan başlamak üzere;
  • Yakınlarımıza,
  • Yoksul ve yoksunlara kol kanat germek.

İnfak, imkanların fırsatlara dönüşmesidir. Mali bir yükümlülük olarak değerlendirdiğimiz gibi ilim, hikmet, yetenek, sevgi ve merhamet paylaşımları da manevi infak listesi içinde yer almaktadır. Ancak bilinmesi gereken ve Kur’an’ın ısrarla üzerinde durduğu bir infak çeşidi olarak;

Zekatın müminlerin kazançlarında yoksul ve yoksunların/fakirlerin hakkı olarak korunduğudur. Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkının verilmesi (Rum Süresi 38), mallarında isteyen ve iffetinden dolayı isteyemeyen için bir hak var edilmesi (Mearic Süresi 24 25), zekatın verene ait mülkiyet olmaktan çıktığına dair kesin ifadelerdir.

Yarattığı bütün varlıkların rızkını tayin eden Allah (c.c), şefkat ve merhametinin bir eseri olarak kullarına sunduğu imkanlardan ihtiyaç sahiplerine verilen payın karşılığını kat kat arttırarak vereceğini müjdeler.

Zekat, İslam toplumunda yardımlaşma ve dayanışma ile başka toplumlarda oluşturulamayan sosyal organizasyon sayesinde adalet ve dengeyi sağlayacaktır. İslam mütefekkirlerine göre zekatın hak sahiplerine verilmesinin bir hikmeti onların, bir müddet sonra zekat veren durumuna yükseltilmesidir.

Zekat Kur’an-ı Kerimde 30 yerde geçmektedir. Dikkatleri çeken bir husus ki 26 yerde zekat namazla aynı ayette zikredilmektedir.

  • “Onlar ki, namazı kılarlar zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar (Neml Süresi 3; Lokman Süresi 4)

Namaz nasıl beşeri ilişkilerdeki temizlikle kulları kötülükten alıkoyacaksa zekat da mali temizlikle nefisleri rahmet şefkat ve ihsan ile arındıracaktır. İnsanlar bu kazanımlarla cenneti arzulamaktadır

Hz Peygamber (s.a.v) Medine’ye hicreti sırasında Kuba’da verdiği ilk cuma hutbesinde

  • “Yarım hurma vermek suretiyle de olsa kendinizi cehennem ateşinden koruyunuz. O kadarını da bulamayanlar, güzel bir sözle olsun kendilerini korusunlar”

buyurarak cehennemden sakınmayı öğretirken;

hadisiyle de cennetin yollarını ümmetine göstermektedir.

Ebu Hureyre’den nakledilen bir rivayete göre, bir adam Peygamber’e (s.a.v) gelerek;

  • “Ben açım” dedi. Allah’ın Resulü, hanımlarından birine haber salarak yiyecek bir şey göndermesini istedi. O da, “Seni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok” diye cevap verdi. Hz. Peygamber bir başka hanımından yiyecek bir şeyler istedi. O da aynı cevabı verdi. Daha sonra Resul-i Ekrem’in öteki hanımları da “Seni peygamber olarak gönderene yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok” diye haber gönderince. Resul-i Ekrem (s.a.v) ashabına dönerek;
  • “Bu gece bu şahsı kim misafir etmek ister?” diye sordu. Ensardan biri, “Ben misafir ederim. ya Resulüllah” diyerek o yoksulu alıp evine götürdü. Eve varınca karısına “Evde yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Hanımı, “Hayır, sadece çocuklarımın yiyeceği kadar bir şey var” dedi.
  • Sahabi, “Öyleyse çocuklan oyala. Sofraya gelmek isterlerse onları uyut. Misafirimiz içeri girince de lambayı söndür. Sofrada biz de yiyormuş gibi yapalım dedi. Sofraya oturdular Misafir karnını doyurdu, onlar da aç yattılar. Sabahleyin o sahabi Peygamber’in yanına gitti. Onu gören Resul-i Ekrem şöyle buyurdu:
  • “Bu gece misafirinize yaptıklarınızdan Allah Teala memnun oldu”

Bu durum, vermenin zirvesi diyebileceğimiz kardeşini kendine tercih etmek demek olan “İsar‘ dan başka bir şey değildi.

Bugün mantığımızın alamadığı tam da burası değil miydi? Bende olanı vermek bende olmayanı vermek benim ihtiyacım olduğu halde başkasına verebilmek

Kur a’nda infak eden ve edilenler üzerinden yapılan benzetmeler Allah yolunda harcamanın ne kadar önemli olduğunun açıkça beyanıdır

“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir (Bakara Süresi 261)

Kaynak: Sedide Akbulut / Diyanet Aile Dergisi / Mayıs 2019 / bkz: 6-7


Anahtar Kelimeler: infak etmek ne demek, yardımlaşma ve dayanışma örnekleri, zekat kuranda kaç kere geçer, kuranda zekat ve namaz ayeti, isar ne demek

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.